2.bölüm " seni seviyorum"

788 52 68
                                    


HAESOO (Go ha jin)

Seni unutmayı  istemek aptalca. Zihnimden kısa bi süre atabildim seni. Kalbimden hiç bir zaman atamam.

Biliyor musun? Sensiz ve o dünyadan çıktığımda belki çektiğim acıları unuturum dedim. Ama öyle olmadı işte...

Tablo'nun yanında yazanları okudum. Gözüm karardı. Ölmek istedim. Senin içinde ki iyiliği , sevgiyi ben çıkarmışken , ben den sonra daha da kötü olman içimi yakıyor. Kaderini değiştirmeye çalıştım.

Herkesin korktuğu, insan öldüren,  o kanlı kral olma istedim. Engel olamadım. Kendimi kaybedip yere düşüp bayıldım. Akıttığım gözyaşlarım yanağımdan süzülüyordu.

Yarı baygın yerde yatarken birinin beni kucaklayıp götürdüğünü fark ettim.

" İyi misiniz hanımefendi? Kendinize gelin lütfen!!! "

Gözlerimi hafif aralayıp baktığımda yüzü tanıdık geldi. Göz kapaklarım ağır gelip gözlerimi kapadım. Sesler kulağıma buğulu buğulu geliyordu.

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Yatağımın baş ucunda doktor ve o vardı. Gözlerimi biraz daha açtığımda onun bi erkek olduğunu Gördüm.  Daha dikkatli bakmak için ayağa kalkmaya çalıştım.

Beni fark ettiler. Doktor eliyle beni yatırmaya çalıştı.

" Hayır !! Hanımefendi. Serumunuz bitene kadar burada kalmanız gerek. Ani haraketler yapmayın lütfen..."

  " Benim neyim var? Bana ne oldu? "

" Sadece kan şekeriniz düşmüş. Geçmiş olsun. "

Gülümseyerek kapıyı kapatıp çıktı. Doktor çıkınca çocuğu göz ucuyla inceledim. Gözlerim büyüdü ve kısık sesle birden
" Beak ah" dedim. Benim dünyam da ne arıyor ki ?  Sanırım goerye'da ben ölünce o hayataydı. Ama orada zaman bu zamana göre hızlı ilerlediği için o öldü bu dünyada onun 2. Yaşamı...

Endişeli gözlerle beni inceledi.  Ardından elini pantolo'nun cebine koyarak ;

" Sadece merakımdan soruyorum adınız nedir? Ve neden kucağımda baygınken " seni seviyorum " dediniz? "

" Adım Go ha jin. Ve teşekkür ederim. Beni o halde bırakmayıp hastaneye getirdiğin için... Seni seviyorum bu dedim. Bilmiyorum kendimde değildim... "

" Tamam önemli değil. Benim Ki de 
Jung woo. Evine kadar bırakmamı  ister misin? " 

Tebessüm etti. Hiç değişmemişsin
Beak ah. Yine aynı  yardım severliğin ve merhametlisin...

" Yok hayır teşekkür ederim. Ben gidebilirim. " dedim gülümseyerek. 

       WAND SOO

Nerede olduğumu anlamaya çalışırken bi kızın buraya doğru geldiğini gördüm.
Hızlıca nehir den çıkmaya çalıştıkça suyun içine düştüm.

Kız geldiğinde bana dik dik baktı. Bana ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydi. Kafamı kaldırıp kızın yüzüne baktığımda istemeyerek evlendiğim karım....

Haesoo kraliçem olucaktı. O benim herşeyim... sen herşeyi bozdun... Gerçi hanedan için gerekliydi bu evlilik ....

Bana elini uzattı.

" Iyi misiniz? Burada  ne işiniz var?  " dedi.

Kendi bulunduğum durum bana saray hamamına girdiğimde birden haesoo çıkmıştı. Keşke yine olsa ... olmasın dediğim şeyleri istiyorum.

Elimi eline yaklaştırdım. Elini tutup ;

" Iyim." Dedim.

Kalkmama yardım etti. Sonra bana anlamsızca baktı. Ben üstümü temizlemeye uğraşırken  yeong hwa'da dudaklarını aralayıp

" Hımmmm. Peki ...senin burada ne işin var. " dedi sakin ama bi o kadar tedirgin hareketleriyle...

Ne diyeceğimi bi süre bulamayıp sadece yeong hwa'nın yüzüne baktım.  Ardından aklıma harika bir yalan gelmişti...

" Şey burada dolaşıyordum. Sonra nehri fark etmeyip düştüm. "

Yeong hwa beni dikkatlice süzdü sonra koluma girdi.

" O zaman gel seni şehir merkezine kadar bırakayım. Nerede oturuyorsun?

Çok güzel bi soru evet ben nerede oturuyorum? Kalcak bi yerim de yok...
Tuttuğu kolumdaki koluna baktım.

" ben aslında burada  oturmuyorum. Burayı gezmeye gelmiştim. En iyisi otel'e gitmek... " dedim. Hafiften gülerek.

" Otellerde sürünmene gerek yok. Ben kalabilirsin. Adınız nedir? " dedi.

İsteksizce kabul etme isteyi duydum. Gülümsedim. Aslında yeong hwa'yı sırf bana asıldığı için öldüresim var da neyse..
Hâlâ bana karşı aynı sürtüklüğü...

" Teşekkür ederim ama daha yeni ve tuhaf tanıştığınız birini evinize almanız doğru mu? Bilmiyorum. Soo... Adım  soo... Sizin adınız nedir? "

Sanki yanlış birşey söylemişim gibi baktı. Bakışları soğuk aynı zaman da sıcaktı. Söylediklerimden sonra hareketleri yapmacıklaştı.

" hımmm. Doğru ama fikrim hâlâ aynı ama teklif etmişken geri alamam. Benimki de sung raon. "

Yürümeye devam ettik. Ormanın içinden.  Şuan yeong hwa'nın yanında durmam saçma ama zorundayım. Demek bu dünya da adlar değişiyor..

Bedenim üşüyor ve yalnız haesoo... Sadece bedenin değil kalbimde yalnız...

Benim sorunum ne? Aşk 'ı hissediyorum ama korumasını bilmiyorum... Yada koruyorum... Koruma hırsımdan aşkımı öldürdüm .

Seviyorum hemde delicesine... belki de bu yüzden acı mı bu kadar fazla yaşıyorum...
Herşeyden çok seviyorum ama sen bana yalan söyledin...

Hayatım boyunca herkes bana yalan söyledi. Kalplerinde bana bir yer açmadılar. O kadar çok ihtiyacım vardı ki..

Öldüğün zaman bu küsmelerin anlamsız olduğunu anladım.

Hani bana demiştin yaa   " faklı biryerde,  farklı zamanda tanışmış olsaydık iyi olmaz mıydı? " diye..

Şimdi anlıyorum o imanı...evt gerçekten harika olurdu...

sana olan sevgimi kelimelere sığdıramıyorum. Herşeyi bir kelime açıklar

O da

SENİ SEVİYORUM !!!

SENİ SEVİYORUM !!!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



moon lovers sezon /2/Where stories live. Discover now