Hiç bir söze gerek duymadan aralarına katıldım ve Kerim'in ceketinin cebinde ki sigara paketinden bir dal aldım.

''Hoş geldiniz''dedim elimdeki zıkkımı ateşlerken.

Hepsi sessiz bir şekilde sözlerimi kafalarını eğerek onaylamış,yine sessiz bir şekilde sigaralarını içmeye devam etmişlerdi.

Ta ki Hasan yanan sigarasının sonunu ayağının altında ezene kadar.

''Yenge nasıl?''

Sahi nasıldı sevdiğim kadın?

''Nasıl olunursa öyle işte.Korktuğu her halinden belli''

Bir nefes daha aldım iki parmağımın arasına sıkıştırdığım sigaradan.

''Kimin yaptığı hakkın da bir fikrin var mı?''

Kerim'in sorduğu soruyu cevaplayamadan kapı açıldı ve Demir  ağa içeri girdi.Saçı sakalı bir birine karışmıştı.Attığı yanlış bir adım,verdiği yanlış bir karar onu bu hale getirmişti.Çekiyordu Demir ağa ve yıllar boyu çekeceğini kendi adı gibi biliyordu.

''Hoş geldin ''dedim tıpkı diğerlerine olduğu gibi.

''Daha az önce duydum.Neler oluyor?''

''Neler olmuyor ki?Siktiğimin biri geliyor sokak ortasında karıma saldırıyor''

Ellerimi sinirle saçlarımdan geçirip,okkalı bir bir küfür savurdum ve elimde ki zıkkımı yere atıp ayağımın altında ezdim.

''Eski kocası denen yavşak olabilir mi?''

Demire döndüm ve bilmiyorum dercesine kafamı salladım.

''Sanmıyorum''

Başımı çevirip kara gözlerin sahibine baktım.Hasan'dan daha neler olduğunu dinlememiştim lakin bakışlarından anladığım kadarıyla bir bildiği olduğu çok belliydi.

''Neler olduğunu ne zaman anlatacaksın?''dedim en sonunda.

''Gördüğüm pek fazla bir şey yok''

''Olsun sen yine de anlat''

''Pazar alışverişi yapıyordum''

Pazar alışverişi?

''Ne zamandır pazara çıkar oldun Hasan ağa?''

''Kendime değil bağ evine''

Homurdanarak söylediği sözlerin ne anlama geldiğini hepimiz biliyorduk.Bağ evinde Güllü vardı ve o alış veriş onun için yapılıyordu.Kimsenin varlığından bile haberi olmadığı kadını orada saklamaya çalışıyordu fakat çok yanlış yapıyordu.Sevdiğin kadını saklamak yerine göğsünü gere gere elinden tutup sahiplenmesi gerekiyordu onu.Onsuz olmayacağını bir bakışıyla herkese belli etmeliydi.Ama bu adam bunları yapmak yerine başka türlü davranıyordu.Neden,niçin böyle yapıyordu bilmiyorum ama oda zamanı geldiğinde köpekler gibi pişman olacaktı.Tıpkı Demir ve Kerim gibi.

Sevgiyi avuçlarında tutmayı bilmiyorsan,parmaklarının arasından kayıp yok olduğunda ağlamayacaktın...O parmakları bir birine kenetleyecek ve arasından sızmasına izin vermeyecektin.Aşkın,sevginin o zaman anlamı oluyordu.

''Seni dinliyorum devam et''dedim en sonunda düşüncelerimi bir kenara bırakarak.Onlara bunu anlatacak ne halim vardı,ne de mecalim.

''Olay nasıl olduğunu bilmiyorum.Ben sadece olayın gerçekleştiği yere yakındım o kadar.Sadece boğuk sesler duydum.Sonrada sesin geldiği tarafa baktığım da yengeyi gördüm ve hemen koştum.Gerisini zaten biliyorsunuz''

FERİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin