Sen Anlat Karadeniz 23.bölüm

1.5K 40 10
                                    

Tahir Nefes'in öpmesiyle şaşırmıştı, aklı başından gitti. "Ula Nefes!" dedi, kendine gelince Nefes'in arkasından odaya girdi. Kolundan tutup kendine döndürdü. Gözlerine baktı, bakmaya kıyamadığı gözlerinin ta içine... Nefes derince bir yutkundu, yutkunduktan sonra gülümsedi. Nefes'in sanki ayakları yerden kesilmişti.
"Kaptan sen en güzel imtihanımsın..."
"Sende benim Tahir Kaptan..."
İkisi de güldü, ikisi de birbirlerine sıkıca sarıldı. O sırada kapı çaldı, Yiğit geldi. Birbirlerine baktılar, güldüler.
"Annem..."
Eğilip öptü oğlunu, kokusunu içine çekti. Yüzünü okşadı oğlunun... Sanki bir daha göremeyecekmiş gibi öpüp sevmiş, okşamıştı. Vedat'ın ölmesiyle daha bir mutlu olmuşlardı. Ya da ölmemişti, onlar öldü sanıyordu.. Gülümsedi, Yiğit'te gülümsedi.
"Ay ışığında uluyan kurt, Mavi Tüylü Geyik ve Denizden Gelen Kaplan artık çok mutlu. Heyoo!"
"Evet anneciğim çok mutlu."
"Acayip güçlü takım için yepyeni bir macera vakti, hadi hazırlanın.."
"Nereye Tahir abi?"
"Trabzon'u karış karış gezmeye."
Yiğit çok mutlu olmuştu, çıktı, odasına giyinmeye gitti. Nefes ayağa kalktı. Yaralarını hiç sıkılmadan, bıkmadan, usanmadan saran kocasına hayranlıkla baktı. Gözleri gülümsüyordu, dalmıştı.
"Ne bakaysın?"
"Sana."
"Ne görüyorsun?"
"Sevdamı, sevdiğim adamı. Bıkmadın değil mi?"
"Neyden?"
"Yaralarımı sarmaktan.."
Tahir Nefes'i elinden tutup yatağa oturttu, sonra kendi oturdu. Bir eli Nefes'in yanağında diğer eli ise Nefes'in ellerindeydi.
"Bıkmayacağım. Hiçbir zaman. Senin yaralarını sarmaktan bıkmam ben..."
Tahir'in öyle dediğini duyan Nefes, kocasına bir kez daha sevdalandığını anladı. Yüzünde ister istemez gülümseme oluşmuştu. Bir kez daha sevdalandığını sarılarak anlatmayı tercih etti Nefes. Tahir ilk şaşırdı."Nefes?" dedi. Sonra kendi de sarıldı.
"Seni seviyorum Deli Tahir.."
"Ben de seni seviyorum Nefes'im."
Tahir fazla romantikliğe gelemeyip hemen kalkıverdi. Nefes şaşırmıştı, Tahir aniden kalkınca.. "Nereye?" der gibi bakıyordu. Bunu anlayan Tahir hemen cevap verdi.
"Hazırlan Kaptan.."
Nefes güldü. Gülerken de ağzını kapatmıştı sesi fazla duyulmasın diye.. Gülmesini gören Tahir, karısına hayranlıkla baktı. Sonra kendi de gülmeye başladı. Güldükten sonra kolundaki saate baktı, saatin geçtiğini anlamamıştı.
"Nefes Kaptan hadi da hadi. Bak saat kaç olmuş."
"Kalktım Tahir Kaptan."
Tahir Nefes'in hazırlanması için odadan çıkmıştı. Nefes dolabını açtı, Tahir'in nutkusunun tutulduğu elbiseyi giymişti, yayla evinde kuymak yaparken nutkusunun tutulduğu elbiseyi giydi. Tahir aşağıya inmişti.
"Mustafa."
"Efendim Asiye."
"Anan tutturdu yine 'oğluma sen ölünce karı alacam' diye."
"Ee?"
"Ne e si Mustafa? Alır mısın benden başkasını?"
"Yok Asiye'm almam, alamam. Sen benim helalimsin."
"Oo ihtiyar seni mi paylaşamıyorlar?"
"He yaa."
Mutfakta çorba karıştıran Saniye, karıştırmayı bıraktı. Çok ciddi bir şekilde Tahir'e doğru yaklaştı. Oğlunun gözlerinin içine bakıyordu. Tahir Saniye'nin kötü bir şey diyeceğini anladı, ona göre hazırladı kendini.
"Sen ne zaman boşayacaksın Nefes'i?"
"Af buyur ana?"
Tahir sinirlenmişti, şaşırmıştı. Saniye'nin dediklerine Asiye ve Mustafa şahit olmuşlar, ikisi de sinirlenmişti. Asiye sinirlenmiş, Tahir'in yanına geçmiş, Saniye'nin ta gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Ana?!"
"Hı!"
"Paşam sevdalı, ne yaparsan yap bunu değiştiremezsin, anca kendini boşu boşuna yormuş olursun. Sevda bu, sevdaya dil geçmez, kimse ne bu sevdayı yıkabilir ne de aralarındaki bağı koparabilir.."
Asiye'nin dediklerini dinleyen Saniye, köşeye sıkışmış, oğlundan yardım istemişti.
"Mustafa, oğlum demeyecek misin bu kız yüzünden başımız yandı, sen ölüyordun diye?"
"Ana karım gereken cevabı verdi, haydi hepinize iyi günler ben işe gidiyorum."
"Hepimiz karşıma geçiysınız öyle mi?"
O sırada Nefes geldi. Her şeyi duymuş, ağlamıştı. İçeriye giderken gözyaşlarını silmişti. Salona geçti, Tahir'in elini tuttu. Ellerini havaya kaldırdılar.
"Ana bu kadın benim karım, sen kabul etsen de etmesen de karım! Ben karımı seviyorum! Anla artık, anlamazsan da sevdamı alıp giderim bu evden!"
"Sen bu kadın için aileni yok sayaysun he mi?"
"Benim yok saydığım yok ama seni bilemem."
Tahir Nefes'in ve Yiğit'in elinden tutup dışarıya çıktı. Tahir Nefes'i ve Yiğit'i arabaya bindirdi. Sonra kendi bindi, arabayı çalıştırdı. Saniye, Mustafa ve Asiye'ye ağzını geleni söylüyor, Mustafa'da eskisi gibi değil bu sefer Nefes'i bacısı olarak görüyor, koruyordu.
"Mustafa sen hangi ara o karıyı korur oldun?!"
"Hangi ara mı? O kadın bu eve gelin geldiği gün."
"Duydun ana! Kocam eskisi gibi değil artık, bir şeylerin farkına vardı. Ama sen, sen hala bir şeylerin farkına varamadın. Bilmem farkında mısın ama Nefes senin gelinin, Yiğit senin torunun!"
"O kadın yüzünden benim oğ-"
"Ama ölmedi ana, bak sapasağlam kardeşim, yaşayi!"
"Nefes'in artık bi abisi, bi ablası var. Tabii kendi abisi olmasa da..."
Mustafa ve Asiye'nin laflarından sonra Saniye kaçmayı tercih etti. Odasına gitti, kapıyı yüzlerine çarptı. Asiye Mustafa'nın dediklerine şaşırmıştı, bakakaldı.
"Ne bakaysun Hatun?"
"Uu sen Mustafa'ya bak, ne de güzel korudi Nefes'i."
"O eski Mustafa yok artık Asiye'm. Ben aylar önce Tahir'e söz vermiştim, Nefes'i bacım gibi koruyacaktım ama korumadım, gittim oğlunu o ite teslim ettim bedelini fazlasıyla ödedim."
"Eski defterleri açmayalım istersen Mustafa."
Tahir Nefes'e baktı, yüzü beş karıştı. Nefes'in başı yere eğikti, gözünden yaşlar dökülüyordu. Araba süren Tahir, Nefes'in yüzüne elini koyup gözyaşlarını sildi.
"Beni korumayabilirdin."
"Sen benim karımsın, sevdamsın, Nefes'imsin, yarimsin... Ben seni, sizi koruyamayacaksam kimi koruyacağım Nefes."
Nefes gülümsedi, Yiğit'e baktı.
"Yepyeni küçücük bir maceraya hazır mısın ay ışığında uluyan kurt?"
"Heyoo! Hazırım!"
Nefes önüne döndü, Tahir Nefes ve Yiğit birbirine bakarak güldü. Sonra Nefes Tahir'e dönüp soru sordu.
"İlk durağımız neresi Tahir Kaptan?"
"İlk durağımız Sümela Manastırı."
Diyip gülümsedi. Nefes Tahir'e hayran hayran baktı. Derin nefes aldı. Tahir'in direksiyonda olan elini tuttu, Tahir Nefes'e aniden dönüp baktı. Eskiyi hatırladılar, Tahir'in Nefes'e 'elini tutup köyde gezeceğim' derkenki zamanı. Birbirlerine bakıp gülümsediler. Sümela Manastırı'na gelmişlerdi. Tahir arabadan inip Nefes'in kapısını açtı sonra Yiğit'in,indiler. Tahir ve Nefes'in arasında Yiğit vardı, el ele gezmeye başladılar. O günde Trabzon sisli olduğu için daha güzel bir manzara vardı. Bir yerde durup sadece doğanın sesini dinlediler. Nefes ve Tahir alınlarını birbirlerine yasladılar, gülümsüyorlardı.
"Tahir bu manzara, burası çok güzel..."
"Öyledir, burası daha farklı diğer yerlerden.."
°°°
Vedat adamlarıyla beraber Kaleli Konak'a gelmişti. Arabasından indi, Konak'a baktı, etrafı kolaçan etti. Ölmemişti, ama onu vuran Ali'den ve Kaleli Ailesinden intikam alacaktı.
"Nerede kalmıştık?"
Dedi ve bölüm burada bitti.

Sen Anlat Karadeniz Where stories live. Discover now