Fiona daha da ciddileşerek Moneta ile ellerini birleştirdi. Sanırım ben gerçekten ölüyordum. Benden sonra ise yenilgi baş gösteriyordu. Ölecek olmama değil de ardımda kalanların bu halde olacaklarına içim yanıyordu. Bunu engelleyemez miydim? Bunları yaşamak zorunda mıydılar?

Etraf siyahlaşırken aniden gözlerimi açtım. Yattığım yerde ter içinde kaldığımı hissederken yavaşça koltukta doğruldum. Arkamı yavaşça dönerek Azrail ile göz göze geldiğimde onun boş bakışlarını umursamayarak konuştum.

"Mutlu son olmayacakmış. Her şey bundan ibaretmiş."

Bakışlarım bir yere daldığında üzgünce bekledim. Olacakları öncesinden biliyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Koltuktan kalktıktan sonra banyoya yönelerek duş aldım. Fazlasıyla terlediğim için bu duş bana çok iyi gelmişti. Kurulanıp üzerimi giyindikten sonra alt kata indim.

Fazlasıyla yorgun bir haldeydim. Göz altlarım morarmış ve şişmişti. Gözlerim kızarmış ve omuzlarım çökük haldeydi. Bu kadar ağır yükü taşımak beni mahvediyordu.

Zoraki bir halde mutfağa ilerleyerek biraz su içtikten sonra salona geri döndüm. Kahvaltı yapmak istemiyordum. Hem hazırlamaya üşeniyor hem de aç hissetmiyordum. Bu olayları yaşarken açlık düşüncelerime asla uğramıyordu.

Salona döndüğümde koltuğu toparlayıp bağdaş kurarak oturdum. Diğerleri henüz uyanmamıştı. Onların uyanmasını beklerken Azrail'in boş bakışlarına bakarak zamanımı geçiriyordum. Bugün bu durum çözülecekti. Beni mutlu edecek tek şey buydu. Ölecek olsam bile Azrail'in düzelmiş halini görmek istiyordum. Bunu görmeden ölemezdim.

Üst kattan hareketlilik duyulduğunda uyandıklarını anladım. Hermia merdivenin başından esneyerek alt kata inerken 'aydınlık sabahlar' demişti.

"Aydınlık sabahlar."

"Bir şeyler yedin mi?"

"Hayır canım hiçbir şey yemek istemiyor."

Hermia elleri belinde bir müddet bekledikten sonra 'benim de istemiyor' dedi. O sırada Erastus odasından çıkarak alt kata indi. Bizi selamladıktan sonra koltuğa oturdu. Hermia o sırada söze girdi.

"Azrail'i bugün kurtarıyoruz. Biraz neşelenelim."

Gülümserken 'evet' dedim. Bakışlarım Azraile çevrilirken 'kurtaracağız' diye devam ettim. Azrail kurtulmadan ben iyi olmayacaktım. Bir müddet sonra evin kapısı tıklatıldı. Ayaklanarak kapıyı açtığımda Fiona gelmişti. Onu içeri alırken kapıyı örttüm.

"Laneti kırmak için yapmamız gereken her şey tamam. Karşı özeller duruma müdahale edemesin diye Egeria onları oyalayacak. Ne kadar hoş olmasa da cin bölgelerinden bir kısmını suya gömecek. Dikkati oraya çekecek."

"Kendisi tehlikeye girmeyecek mi?"

"Girecek ama göze alıyor."

İçimden Egeriaya sonsuz teşekkür ederken Fiona konuşmasına devam etti.

"Büyücüler lanetin yapıldığı bölgeyi buldular. Buraya biraz uzak ama biz özeller öncesinden gideceğiz. Bölgeyi öncesinden koruma altına almalıyız."

Başımı olumlu anlamda sallarken 'ne zaman başlayacağız' diye sordum.

"Moneta ve ikizler şu an bölgeye gidiyor. Elka ve Hyacinthe ise birazdan bölgeye ilerleyecekler. Yardımcılarımız da zaten bizimle olacak. Beraber gidelim diye yanına geldim."

Fiona 'çıkalım o zaman' dediğinde Azraile yöneldim. Fiona beni durdurarak söze girdi.

"Şu an Azraili götürmemize gerek yok. Kisor büyücüsü Azrail'i getirmesi için birini görevlendirecekmiş. Şu an bizimle birlikte gelirse zincirleriyle çok dikkat çeker. Azrail de diğerleriyle birlikte gelir."

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin