Kızıl saçlı adam 72 saattir getirildiği odada tek başındaydı. Ne bir ses duyuyor ne de biri yanına geliyordu.
Onu buraya getiren adamların ona ne yapacaklarını düşünmekten kafayı yiyordu o'da.
Kendisini korkutuyordu ve bu hiçbir işine yaramıyordu doğal olarak.
Birkaç dakika sonra kapının açıldığını duydu. Gözleri bağlı olduğu için gelenin kim olduğunu görmemişti. Görse bile tanıyacak mıydı sanki?
Aniden göz bağı açıldı ve karşısında sarışın, uzun boylu, ince vücutlu ancak buna rağmen biraz yapılı bir adam vardı.
Adam onun ağzını da açtıktan sonra içinde su olan bir şişeyi dudaklarına götürdü.
Ron susadığının da yeni farkına vararak kana kana içti.
Su bitince karşısındaki adamla olan sessiz bakışmaları sürdü.
Adam şişeyi bir kenara fırlattıktan sonra yatağa oturdu.
"Bir süre burada bizimle olacaksın. En azından biz arkadaşın Potter'ın işini batırana kadar. Onun işleri için buraya geldin, ona yardımcı olmak için. Ama buna izin veremeyiz. Sana zarar vermeyeceğiz ancak bizi zorlarsan acı dolu, kolay olmayan bir ölümle karşılaşırsın. "
Adam, Ron'un konuşmasına izin vermeden ağzını kapattı ve hızlıca odadan geri çıktı.
YOU ARE READING
stockholm syndrome |blairon|
FanfictionLosing track of time, lose our minds Got me homeward bound My hands, can't get out, I'm tied Hostage of your eyes Oh, I'm so tired, but I take your side You know love is blind, oh, help me I I'm affected by Stockholm Syndrome