Dürüst olmak gerekirse ben delirdim. Ama size en zeki delinin bir kaç sözü var.Kulaklarınızı dikip bütün zihninizi arındırın herşeyden. Sözlerime kulak verin. Bir koku var biraz acımsı hiç ışık olmayan karanlık bir mekandasınız merdivenlerden aşağı iniyor hemen sağdaki demir kapıyı itiyor ve kapıdan girişte sağa dönüp biraz daha yürüyorsunuz. Kışın sıcak yazları serin bir alan burası. Çok az eşya var ve tavanı iki manken uzunluğunda. Hadi bir daha sağa dönün bir kaç kolon var alanın orta yerlerinde.Yere konmuş , en köşede iki kişilik bir yatak süngeri ve karşısında bir motorsiklet. Tişörtünü ve pantolonunuzu çıkarın. Yatağın hemen köşesine öylesine bırakın. Uzanın yatağın üzerine ve tavana bakın. Bir el dolaşsın üstünüzde sizi istediği gibi yönlendiren istediği şekle sokabilen . karşı koymayın sakın bir anlamı olmuyor çünkü. O yine bana karışma deyip devam ediyor yaptıklarına. Ve tam olarak o zaman başlıyor her şey. Üstünüzde sağınızda solunuzda -bi önemi yok- sizden çok ağırca biri var. siz alışkanlık edinmiş nefes alış verişlerinizi hızlandırıyorsunuz ve ufak çığlıklar inlemeler dökülüyor dilinizden. Düşünmeye başlıyorsunuz ve konuşmaya.Sanki insanlarla aynı dili konuşamıyorsunuz.Sizi anlayan tek kişi o karanlık ve sessizlikte içinizde yaşayan kişi. Her gün farklı ,her gün farklı konular kimi zaman siyaset kimin zaman felsefe kimi zaman ufak bir söyleşi. Biliyor musunuz bazen hepsi. Belki size dokunan kişi sizi seviyor olsaydı bunlar tamamen farklı olabilirdi ama karşılıksız bir aşka inanmak zor. Soruyorsunuz kendinize defalarca neden burdayım diye cevaplayamıyorsunuz. İstediğiniz tek şey biraz sevgi hiç kimseden görmediğiniz sevgi. Dudaklarınız kıpırdıyor tam konuşacaksınız tekrar susuyor ve onun sizinle işini görüp sırtını size dönmesini bekliyorsunuz. Vücudunuzdan iğreniyorsunuz yüzünüzden bacaklarınızdan kalçanızdan her yeriniz,her yerinizden. Ve o an işte o an sizden uzaklaştığı an. Huzur doluyor içiniz. O an aydınlanıyor herşey. Yatağın bir köşesine yığılmış yorgun bir şekilde uzanıyor. Ona yaklaşıyorsunuz sarılıyorsunuz öpüyorsunuz . İstiyorsunuz ki size bakıp gülümsesin. Sarılsın size öpsün sizi. Sevsin istiyorsunuz yalandan da olsa. Bir kedi gibi sevilmeye ihtiyaç duyuyorsunuz. Sizin sevdiğiniz şarkı çalsın arka fonda. Ona yeni öğrendiğiniz bir kaç şeyden bahsetmek istiyorsunuz. Konuşmak istiyorsunuz çünkü o kadar özlemişsiniz ki sesli konuşmayı.
Sizi dinlemiyor gözlerini kapatmış bir şeyler düşünüyor belki suçluyor kendini belki memnun halinden. Siz yine içinizdeki kişiye dönüyorsunuz ve devam ediyorsunuz sözlerinize. Evet , içinizdeki Tanrı'yla böyle tanışıyorsunuz.
