iki

321 27 8
                                    

Sanal dostunun anlattığına göre bahsettiği işin maddi bir getirisi yoktu, Ayşe'nin tanıştığı insanların kurduğu bir organizasyondu. Film önerisiyle başlamış ve çok sevilince kitap da önermeye karar vermişlerdi ancak boş vakti olup yeterli donanımı olan birilerini bulamayınca bu konu Mehtap'ın önüne kadar gelmişti.

Anlaşma şöyleydi, göre günün belirli saatlerinde -kendisi seçecekti derslerine uyacak şekilde- telefonla konuşması gerekecekti. Belki bu şekilde yabancılarla konuşması gelişir ve kim bilir, platonik aşkına herhangi bir şey sorabilirdi.

Balıklama atlamadı teklife, arkadaşından biraz düşünmek için vakit istedi. Anlayışla karşıladı Ayşe de.

Konuşmaları bittiğinde eve dönme vakti de gelmişti, toparlanıp kafeden ayrılırken kahveci kıza kolaylıklar diledi, bakmaya korktuğu masaya kendine bile çaktırmadan ufacık bir bakış attı ve küçük, tatlı, gürültülü bir şekilde dönüm noktasından geçti.

Henüz kapatmadığı çantası, içindeki kitaplar ve tabii çantayı taşıyan kendisi tüm kafenin dikkatini çekecek şekilde yere düştü.

Dizleri, avuç içleri ve birden bire fazla utançla yüklenen başı ağrıyordu, tam olarak yerde sayılmazdı, ayağı masaya takılmış ve avuç ileriyle kendini düşmekten korumuştu. Şimdi tek yapması gereken bulunduğu yerde havaya karışmaktı.

Eski çağ cadıları hikâyelerinin aksine, pek mümkün değildi bu.

Yerden kalkmakla eşyalarını toplamak arasında sıkışıp kalan genç kızı kurtarmaya, ya da daha beter utandırmaya bir çocuk geldi.

Ayşe'ye anlatsa, daha iyi nasıl bir tanışma olabilir diye düşünse de hâlâ yerde olan kızımız pek de aynı fikirde değildi şu anda.

Uzaktan hayran hayran izlediği çocuktu gelen, yanında biri daha vardı ve ikisinin de endişeli bakışları kızın üzerindeydi.

Kendisine uzatılan eli tuttu, ayağa kalktı ve başını kaldırdı.

"İyi misin?"

Mehtap'ın dili tutulmuştu sanki, kendisine sorulan sorudan bihaber henüz bırakmadığı elin sahibini izliyordu. Uzaktan seçemediği gözler kapkaraydı, siyah kalın kaşların altında ve bir erkeğe göre oldukça uzun siyah kirpiklere gizlenmişlerdi. Çocuğun yüzü temizdi, sakalı ya da bıyığı yoktu, gür saçlar alnına dökülüyordu.

Ne kadar güzeldi!

Anın büyüsünü, görüş açısına giren bir başkası bozdu. Esas oğlanla birlikte masadan ayrılan çocuk kitaplarını toplamış ancak çantasını esgeçmişti.

Gözlerini kapattı ve açtı, gerçekten yaşanıyordu bunlar. Elini çocuğun elinden çekti ve sonunda ilk cümlesini kurdu.

"İyiyim, bir şeyim yok."

Uzanıp kitaplarını aldı, dikkat etmemişti onları kendine uzatan çocuğa. Siyah gözlerin dışındaki her şey bir sisin ardındaydı sanki.

"Teşekkürler."

Çantasını da alıp koşar adımlarla önce kafeden çıktı, daha sonra da gözlerin sihrinden. Evine yürümeye başladı.

Olanları arkadaşına anlatmak için sabırsızlanıyordu.

🎉 2. Şapka Ve Fil Yutmuş Boa Yılanına Dair hikayesini okumayı bitirdin 🎉
2. Şapka Ve Fil Yutmuş Boa Yılanına DairHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin