9. Bölüm ☁ Kovalamaca

Start from the beginning
                                    

''Aferin,'' dedi tek kaşını kaldırırken.

''Sus. Bunu bir daha asla yapmayacağım,'' dediğimde Kuzey dizlerinin üstüne çökmüş ve adamların üstlerini armaya başlamıştı. ''Ne yapıyorsun?'' dedim şaşkınlıkla. Umarım onları soymayı, paralarını çalmayı falan düşmüyordur.

''Merak etme. Irzlarına geçmeyeceğim,'' dediğinde eline aldığı silahı pantolonunun yanına koymuştu. Diğerinin de silahını alıp tekrar elime yapışırken tekrar koşmaya başlamıştı.

Mahallenin dışına çıktığımızı anlamam uzun sürmemişti. Yine bir köşe başına geldiğimizde Kuzey duvarın arkasına geçmiş ve yere çöküp sırtını duvara vermişti. Başını arkaya doğru uzatırken tek dizini kendine doğru çekmişti. Hırkasının iç cebinden çıkardığı sigara paketinden bir sigara alırken bende nefes nefese onun yanına çökmüştüm.

İçine çektiği dumanlı nefesi dışarıya üflerken kaşlarını kaldırarak sigara paketini bana uzatmıştı. Dik dik önce pakete sonra yüzüne baktığımda umursamadan sigarayı yerine koymuştu.

''Sen hasta değil misin? Üstelik ameliyatın üstünden bir ay bile geçmedi. Nasıl bu kadar hızlı koşabiliyorsun?'' dediğimde gülerek bir nefes daha çekti ve gözlerini kısarak verdi.

Daha önce hiçbir erkek üzerinde bunu düşünebileceğimi düşünmezdim ama bu görüntüsü nefesimi kesiyor gibi hissediyordum. Çok farklıydı. Çok çok farklı. Önce elmacık kemiklerini dışarıya çıkarak derecede bir nefes alıyordu ve sonra hafifçe başını daha da arkaya atarak onu üflüyordu. Dumanın yoğun gri rengi havaya karışırken üstümüzde turlamayı ihmal etmiyordu. Bunu her yaptığında kısılan, koyu ela gözlerine bakmadan edemiyordum.

''Herkes biraz hasta. Senin şu haline bakarsak sen benden daha kötü durumdasın. Zaten bu göbekle bu kadar koşuya dayanman bile mucize. Ben daha çabuk nefesin kesilir diye düşünmüştüm,'' dediğinde kaşlarımı çatarak ve büyümüş gözlerle ona bakıyordum.

''Bir dakika bir dakika! Ben göbekli falan değilim! Üstelik her hafta koşu yaparım ben. Sen kendi göbeğine bak!'' dediğimde aslında cümlemdeki yalanı sezebiliyordum. Genellikle 'Her hafta koşu yapmaya üşenirim ve sadece yada yılda bir, canım sıkıldığında yaparım.'

''Gerçekten baktığında baklava değilde göbek görüyorsan bir göz doktoruna git,'' dediğinde tıslayarak ona baktım. Ne kadar ukala ve küstahtı.

''Ben hayatımda senin kadar küstah birini görmedim!'' dediğimde gülerek bana döndü.

''Sigara istemediğine emin misin?'' dediğinde tekrar başımı salladım. Pislik.

''Sağlığa zararlı şeyleri genellikle hayatımda barındırmıyorum,'' dediğimde tekrar güldü.

''O zaman beni de hayatından çıkart,'' dediğinde gülerek başımı salladım.

''Yapabilsem keşke,'' dediğimde bir nefes daha çekmişti.

''Alkolden daha az zararlı ve alkol kullanıyorsun,'' dediğimde içimden onun taklidini çıkarmaya başlamıştım bile. Hep bu kadar bilmiş ve ukala olması sinirlerimi bozuyordu.

''Kullandığın her şeyi alkolle kıyaslama,'' dediğimde güldü.

''Seni buraya kadar getiren şey ne?''

''Şey... bilmiyorum. Unuttum galiba,'' dedim ve başımı tekrar duvara yasladım.

Gözlerim Kuzey'in eski kotuna ve uç kısımları hafiften sökülmeye başlamış tişörtüne bakıyordum. Hırkasının rengi hafif solmuştu ama sanki giydikleri eski değilde tarz gibi görünüyordu. Saçları hafiften dağılmış ama yine rampa halini koruyordu. Oldukça yumuşak durmalarına rağmen pek özen gösterilmediği belliydi.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now