19,

2.5K 198 59
                                    

"Hemen gözlerimi açın hemen!"

"Açalım gözlerini." dedi Salih.

"Hayır, açmayın." dedi Hakan. Hakanın amacı ne gerçekten anlamıyorum.

"Hakan, ne saçmalıyorsun? Neden açmıyorlarmış!!"

"Hilal, herşey senin iyiliğin için anladın mı? Biraz çeneni kapat! Üzülen sen olacaksın ben değil, Salih değil, Liam değil, sen olacaksın sen!"

"Bir şeyler biliyorsun değil mi?" dedim kendimden emin bir şekilde.

Sıkıntılı bir nefes verince "Anladım, açmayın istemiyorum." dedim.

İçimde bir yerlerde açmamı isteyen bir dürtü vardı fakat bir yanımda istemiyordu.

O sırada Salih'in telefonu çaldı.

"Alo."

"..."

"Ciddi misin sen? Emin misin?"

"..."

"Tamam patrona söyleyin salıyorum adamları."

Ardından kapattı ve etrafta dolaştı sanırım. Bilmiyorum çünkü göremiyorum.

Kollarım açılırken gözlerimi açmadım.

"Birisi borçlarınızı ödemiş. Gidebilirsiniz."

Gözlerim açılınca etrafta kimsenin kalmadığını gördüm.

"Salih abi, neden gözlerim açılmadı?" dedim.

Salih Abi sıkıntılı bir nefes verdi.

"Yaptığım kötülükleri bir kenara bırakıp, kızım yerine koyuyorum seni. Bak Hilal, bazen hayatımızda bazı şeyleri bilmememiz gerekir, öğrenmememiz gerekir. Çünkü sonuçları acıtır, anlıyor musun?" dedi ve devam etti.

"Eğer gözlerini açsaydık şok olurdun, bayılabilirdin ne bileyim kötü şeyler olurdu işte. Bu yüzden Hakan'ı da zorlama. Hadi şimdi git, Hakan dışarda."

"Liam denen çocuk nerde?"

Güldü, "Onu çok merak ediyor gibisin."

"Hiçte bile. Sadece onu dövüp durdunuz. Merak ettim nedenini."

"Seninkiyle aynı diyelim." Daha fazla sorgulamadım.

Hakan'ın yanına gittim ama yüzü o kadae kötüydü ki yanına gidip ona sarıldım.

"Bizi çok merak etmişler midir?"

Ayrıldı ve "Etmişlerdir. Hadi gidelim." dedi ve arabaya bindik.
~
Bizimkilerin yanına gittiğimizde Hakan anlatırken ben odama çıktım ve duş aldıktan sonra yatağa yattım. Uykum yoktu fakat yorulmuştum.

Geldiğimizden beri borcu kimin ödediğini, Liam denen çocuğun kim olduğunu ve daha bir çok şeyi düşünüyordum.

Gökay meseleside vardı. Salih abi unutmamıştı. Çantamdan sigarayı alıp yaktım.

"Ah, gerçekten başım ağrıdı." dedim kendi kendime.

"Tüm bunlar sadece bir günde nasıl oldu?!"

Söylene söylene yatağa girdim ve uyumaya çalıştım.
~
Bu sırada Gökay'da uçakla evine geri dönmüştü. Her tarafı ağrıyordu fakat umursamadan eve girdi.

Aklından Hilal'in o hali çıkmıyordu. Sinirle masanın üstündeki vazoyu duvara fırlattı.

"Sikerim böyle işi! Sıkıldım artık, sıkıldım!"

"Aptal gibi kendi kendime söyleniyorum."

Söylene söylene yatağa girdi ve ağrılar içinde uykuya daldı, Ay gibi.

• Ay Kadın | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin