Annem göstermelik olarak saçlarımı öpüp yerine geçtiğinden beri bir kez bile benimle konuşmamıştı.İnsanlar bana olan övgülerine ona dizerken o bir projeymişim gibi bana bakıp gülümsüyordu.

Babam baş köşede oturmuş varlığımdan bile haberdar değildi.Gözlerinde ortaklık yapacağı bu adamları tavlamak için planlar dönüyordu.

Midem bulandı.

Masadan ani bir şekilde kalkıp odama girdiğimde kimse bunu fark etmemişti bile.

Kendime verdiğim sözü yerine getirerek göz yaşlarımı durdurdum.Evin duvarları üstüme üstüme geliyordu.Anahtarımı ve telefonumu alarak evden çıktığımda yol boyunca nereye gideceğimi bile düşünmemiştim.

Sonunda arabayı sahilde durdurduğumda alnımı direksiyona yaslayarak derin nefesler aldım.

Neden umutlanmıştım ki?

Hiç bir zaman doğum günüm kutlanmamıştı.İstediğim her doğum günümde bana kargolanan pahalı hediyeler değildi istediğim onlarla olmaktı.

Arabadan inerek sahilde pek yürümeden şarkı söyleyen çocukları görebileceğim bir yere oturdum.Çimenlerin üzerinde mini elbisem ile pek rahat olmasam da şu an dünya yansa umursayacak değildim.

Telefonuma gelen mesajlara bakıp hiç birine cevap vermeden ekrana boş boş baktım.Ellerim bir an için benden izinsiz havalanarak bir mesaj attı.

Bu gün benim doğum günüm.

Neden o askere yazmıştım ki?Omuzlarım düştü.Aptal biri gibi gözükecektim.Belki de ilgi bekleyen salak biri olduğumu sanacaktı.

Öyle mi?Neredesin?

Mesajıma anında cevap vermesine şaşırmıştım.

Sahilde bir grubu dinliyorum.Sen?

Dakikalar geçmesine rağmen bir cevap yoktu.Belki de işi vardır diye düşündüm.Şarkı söyleyen çocuklar çok hoştular.Bu işten zevk aldıkları belli oluyordu.Kalktığımda onlara para bırakmayı aklıma yazdım.

Az biraz üşüsem de kalkmak istemiyordum.Sık sık telefonuma bakıp annem aramış mı diye baksam da hiç bir arama yoktu.

"Bir doğum günü çocuğuna göre fazla hüzünlüsün."

Şaşkınca yan tarafıma döndüğümde Devran ben gibi yere oturmuş ileri bakıyordu.Üzerinde siyah bir deri ceket ile siyah bir kot vardı.Siyah postallarını ileri doğru uzatmıştı ve iki elini arkaya doğru koyarak destek alıyordu.

"Bu sıra hiç olmadığım kadar."dedim dürüstçe.

"Neden geldin?"

"Gelmem için mesaj atmadın mı?"

Aslında hiç öyle düşünmemiştim.Geleceğini bile düşünmemiştim ama inkar etsem de inanmazdı.

"İşin var mıydı?"

"İzin günüm."dedi."Bu sıra hep sende harcıyorum."

O gülmese de bu beni güldürdü.

"Kötü izin günleri mi?"

Cevap vermeden ileri bakmayı sürdürdüğü için bende bir şey söylemedim.Bir süre ikimizde boş boş denizi izledik.

"Hadi kalk acıktım."

Benden bir cevap beklemeden atik bir şekilde ayağa kalktığında yukarıdan doğru bana bakmaya başlamıştı.

"Yemek mi yiyeceğiz?"

KATRANWhere stories live. Discover now