⚘bir

11.3K 373 83
                                    

//dördüncü hikayedir. serinin isimleri sırayla o gece, hep sen/ masum ve yasak/ tenimin altındasın/ vahşi kadın/ bir zehir gibi şeklindedir.
//18+ ögeler içerir.
//medya: dennis boyle

🎞mc4d x charlie miller*will you love me

[dennis ve thomas'ın doğum günü gecesi]

Chalsea, diğer herkes için bir baş belası olduğunu biliyordu. İstediğini elde etmek için oyunlar oynamayı severdi. Küçükken oğlanlara yaptığı buydu, büyüdükçe oyunu bambaşka boyutlara taşımıştı ama nedense, hoşuna giden her erkek başka bir kıza aşık olup onu bırakıyordu. Bunu, ilk on altı yaşındayken yaşamıştı. Daha sonrasında ise sayamadığı kez başına geldi. Chalsea, fazlasıyla güzel olduğunun ama karakterinin kimse tarafından beğenilmediğinin farkındaydı.

Thomas Boyle'un doğum günü partisinde, artık onun için klasik haline gelen olayı bir kez daha yaşamıştı. Thomas'la sadece takıldıklarının farkındaydı ama belki çabalarsa kendine aşık edebileceğini düşünmüştü. Sonra birden Bellanita Hill adında ufak tefek bir kız çıkageldi ve hayatına bomba gibi düştü. Daha öncesinde de Veronica ile Matthew'da benzerini yaşamıştı. Ondan önce Joel vardı... Sayamayacağı kadar isim vardı. Hepsi başka bir kıza aşık olduğunu söylemişti. Tek fark, Thomas ona bunu söylemeden Chalsea'nin kendini çekmeye karar vermiş olmasıydı. Sıkılmıştı artık bu durumdan. Yine de şişelerden birini kapıp, müziğin sesinin daha az geldiği verandaya çıktı ve kendini düşürdüğü hale tekrar tekrar küfrederek içmeye başladı.

Ağlıyordu. Ağlamayı hak ediyordu da. Üzüldüğü şey Thomas ya da bir başkası değil, ta kendisiydi. Ne kadar berbat biri olduğunu biliyor, en çok da buna bozuluyordu. Çünkü yanına gelen ve neyi olduğunu soran ilk erkekle zaman geçirmek için konuşacak, eğer kafasını dağıtacak potansiyeli görürse de muhtemelen evine gidecekti. Bir kafe ya da başka bir yer değil. Çünkü erkekler dert dinlemeyi sevmezdi. Onun da anlatmaya ihtiyacı yoktu. Bugünü atlatsa yarın zaten yaşayacaktı, yine ve yine.

"Küçücük kızda bende bulamadığı ne buldu acaba?" diye hırlayarak, şişeyi sertçe yanına bıraktı. Yere oturduğu için soğuk, elbisenin açıkta bıraktığı bacaklarına vuruyordu ama kanında dolaşan alkol sayesinde uyuşmuştu. Sarhoş sayılmazdı, Chalsea içmeye alışkındı ama hafifçe başı dönüyordu. Yanaklarını şişirerek ofladı. Eve gitmek istiyordu ama birinin onu tamamen iyiliğine eve bırakmayacağını da biliyordu. Taksiden de nefret ederdi. Annesini aramak istedi, bu akşam evde olmayacağını hatırladı ve iç çekti. Birlikte geldiği arkadaşları da partiyi bırakacak gibi değildi. Zaten Chalsea'yi bu halde görseler muhtemelen alay konusu olurdu ve ağızlarını kapatmak için Chalsea'nin uğraşması gerekirdi.

Kapı hızla açıldı ve dışarı biri çıktı. Chalsea başını kaldırmadı, gözyaşlarını silmeye de yeltenmedi. Gelen kişinin sesi tanıdıktı, telefonda konuşuyordu. Chalsea en başta iş görüşmesi yaptığını sandı, ardından da konuştuğu kişiye 'baba' diye seslendiğini duyunca yüzünü buruşturdu. Gerçekten de sarhoş mu olmuştu acaba?

Omzundan dürtüldüğünü hissettiğinde başını kaldırdı ve çömelmiş Dennis Boyle'u gördü. Yüzünü buruşturarak elini başından gitmesini istercesine salladı.

Dennis, "Üzgünüm ama benim verandamda oturuyorsun ve sabaha ölü bulunursan kabak benim başıma patlar." dedi ciddiyetle.

"Ölmem." diyen Chalsea onunla zorla konuşuyormuş gibi görünmek istedi. Ki aslında öyle de sayılırdı. Dennis, peşine takılmak istemediği sayılı erkeklerden biriydi. Onların içinde Brant Wood da vardı ama Brant, Chalsea'nin Rosalinda adındaki manyaktan korktuğu için listedeydi. Gerçi şu anda Rosalinda figürü ortadan kalkmıştı da Brant'in kardeşi olan Veronica vardı. Chalsea ile o, birbirlerine nefret besliyorlardı.

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin