§ Otuz İki §

En başından başla
                                    

"Nasıl? Olmuş mu?" Anka'ya döndüğümde gözleri şaşkınlıkla açıldı. Elbise giymeyi pek sevmezdim ama herkes yakıştığını söylerdi. Ben yine de özel günler dışında pek tercih etmiyordum.

"Muhteşem görünüyorsun." dedikten sonra etrafında döndü. Onun da üzerini değiştirdiğini ancak fark edebilmiştim. "Ben nasılım?"

"Harikasın!" Giydiği toz pembe kombin sanki ona özel dikilmişti. Askılı ve düz bir büstiyer, aynı şekilde düz bir etek. Boynunda da elbiselerin kumaşından bir parça vardı. Oldukça şık göründüğünü bir kez daha yineledim.

Anka'yı süzmeyi kesip elime fön makinesini aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anka'yı süzmeyi kesip elime fön makinesini aldım. Kısa sürede saçlarımı dümdüz yaptım. Maşa yapmayı sevmiyordum çünkü zaten saçlarım dalgalıydı. Düzleştirmek benim için daha farklı oluyordu.

"Ben maşa yapacağım."

"Yardım ede-" Sözümü tamamlayamadan kapı çaldı. Anka söyleyeceğim şeyi anlayıp, "Gerek yok, ben hallederim." dedi. Kafamla onayladım ve hızlıca kapıyı açtım. Karşımda Ekin duruyordu. İlk başta gözlerimi kaçırsam da sonradan biraz toparladım.

"Hazır mısınız diye sormaya gelmiştim." diyerek söze girdi. Gözlerimi devirdim.

"Kendimiz gidebiliriz biliyorsun, değil mi?"

"Eşlik edeceğim sadece." Ekin cümlesini bitirir bitirmez içeriden Anka'nın sesi duyuldu. "Ben Selim'le gideceğim! Ona sözüm var!"

"Ne sözü?"

"Eşlik etme sözü." Beni yanıtlayan Anka değil, Ekin değil, Selim'di. Onun nereden geldiğini çözmeye çalışırken odalarının kapısı açıldı ve içeriden Tuğçe çıktı. Selim'i kolundan tutup içeri çektim. Ardından hiç beklemeden Ekin'in yüzüne kapıyı kapattım. Arkamı döndüğümde şaşkın şaşkın bakan Selim'le karşılaştım.

"Kusura bakma Tuğçe'ye alerjim var." Yanından geçtim ve aynanın karşısına geçip makyaj malzemelerimi çıkardım. Fondöteni boşverip eyeliner çektim, rimel sürdüm ve kırmızı rujumla makyaj faslını kapattım. Doğum günümü onlar hatırlamamış olabilirlerdi ama ben çok net hatırlıyordum. Süslenmemin sebebi oydu zaten. Kendi kendime bir şeyler yapıp mutlu oluyordum. Canım arkadaşlarım sağ olsun, her şeyi yapmışlardı(!)

Makyaj malzemelerimi toplayıp kaldırdıktan sonra Anka'ya baktım. Selim'le sohbet ediyordu. Ne ara maşasını bitirmişti de makyajını yapmıştı acaba? Makyajda yavaş olduğumu biliyordum da bu kadarını tahmin etmemiştim.

"Çıkalım mı?" diye sordu Selim. Açılan gözlerimle onlara baktım ve kendimi tutamayıp, "Bence de çıkın!" diye bağırdım. Anka tek kaşını kaldırmış ciddi ciddi bakarken Selim kahkaha atıyordu.

Mükemmel esprilerim son bulduğunda odadan çıktık. Ekin'le Tuğçe'yi ortalıkta görmüyordum. Ancak biz çıkarken Can da odasından çıkmıştı ve şu anda bana eşlik ediyordu. Topukluyla verdiğim uzun uğraşlar sonucunda gece kulübüne varabildiğimizde ilk dikkatimi çeken kocaman adamlardı. Ama bize bir şey demeyeceklerini biliyordum. Aşırı yüksek müzik eşliğinde içeri giriş yaptığımızda bar taburesinde yan yana -yoksa kucak kucağa mı demeliyim?- oturan Tuğçe ve Ekin'i gördüm. Bize arkaları dönüktü. İnsanların arasından zar zor geçerken sonunda oraya ulaştığımızda Ekin'in aniden Tuğçe'yi itişine tanık oldum. Daha doğrusu hepimiz olduk. Bunu bizi gördüğü için yapmamıştı. Şu anda bizi görmüyorlardı.

Yaz KampıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin