final.

36.2K 2.3K 1.1K
                                    

"tam bir bebeksin."

"hayır, bebek sensin ki."

jeongguk bakışlarını yere çevirmiş, hızlandırdığı adımları ile taehyung'un önüne geçmişti. esmer olan, dudaklarını birbirine bastırarak gülüşünü durdurmaya çalıştığında sevgilisine yetişmeye çalışıyor, ince beline sıkıca sarılma isteğini bastırmaya çalışıyordu. "tamam, tamam benim. gel buraya." elini uzatarak yavaşça küçük olanı kolundan tutup kendine çekmiş, yan yana gelmelerini sağlamıştı. "özür dilerim, sadece sinirlenince çok şirin oluyorsun, napayım?" taehyung kaşlarını kaldırarak dudaklarını büzmüş, jeongguk'u yumuşatmaya çalışıyor, ve küçük sevgilisinin gülümseyen suratını gördükçe amacına ulaştığını anlıyordu.

"tamam, eğer elma şekeri yersek bir öpücüğü hak edersin." dudaklarını birbirine bastırarak minik gamzelerini ortaya çıkaran jeongguk, ellerini esmer olanın beline sarmış, alnını göğsüne yaslamıştı. taehyung, hafifçe gülümseyerek küçük olanın saçlarına birkaç öpücük bıraktığında kollarını ona sokulan bedene dolamış, yolun ortasında olmalarını umursamadan bir süre öyle kalmış ve hafifçe esen rüzgarın bedenlerini sarmasına izin vermişlerdi.

birkaç hafta önce jeongguk'a, taehyung'la bu halde olacaklarını söyleselerdi muhtemelen gülüp geçerdi fakat şimdi olduğu yer, onu o kadar mutlu ediyor ve iyi hissetmesini sağlıyordu ki, esmer olanın yanından hiç ayrılmak istemiyordu. paylaştıkları her an, gittikleri her film ve çıktıkları her randevu jeongguk için çok değerliydi. ve aramızda kalsın, ne zaman yatağına uzansa bu küçük anları düşünüp duruyordu! hatta bazen ellerini göğsüne sertçe bastırıyor, hızla atan kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu.

"hava da serinmiş birazcık." yürümeye devam ettiklerinde, jeongguk sessizce mırıldanmış, gözlerini gökyüzünde gezdirmişti. üşüyen ellerini üzerindeki kapuşonlunun kollarını çekiştirerek sakladığında, sevgilisinin gözleri kendisine dönmüş ve azarlamaya hazır yüz ifadesini takınmıştı. "ben sana dedim kalın giyin diye, değil mi? sonra da bebek değilim diyorsun." söylenmesine rağmen küçük olanın ellerini kendi montunun ceplerine sokan taehyung, kahverengi saçlarını örten beresini çıkararak sevgilisine giydirmiş ve şimdiden kıpkırmızı olmuş kulaklarını örttüğünden emin olmuştu. "ama, ama ne yapayım? bilmiyordum böyle olacağını, kızmasana." dudaklarını büzerek taehyung'u zaafından vurması, jeongguk'un yüzüne yaramaz bir gülümseme yerleştirmiş, ve sevgilisinin montunun cebinde duran elini sıkıca tutmasını sağlamıştı. "bak, ısındım işte. gördün mü?"

"hm hm, gördüm." yüzüne yerleşen tatlı gülümseme ve jeongguk'a ne zaman baksa ışıl ışıl olan gözleri ile sevgilisinin minik gamzelerini izlemiş, dayanamayıp ufak birer öpücük kondurmuştu.

"taehyung! dışarıdayız, yapmasana!"

"eve gidince yapabilir miyim?"

"taehyung!"

2 ay sonra

"bu koli de amma ağırmış!"

jeongguk, terden ıslanmış ve alnına yapışmış olan saçlarını üfleyerek yüzünden uzaklaştırmaya çalışıyor, inadı yüzünden saçlarını toplatmamasına lanet ediyordu ve evet, evet taehyung dakikalarca elindeki bebek mavisi tokayla jeongguk'a küçük topuzlar yapmak istemişti.

"bebeğim, az kaldı zaten, hadi gel." asansörün düğmesine basmış, bekleyen taehyung, dizine yasladığı koli ile kollarını dinlendiriyor ve jeongguk'un kırmızı yanaklarını, huysuz kaşlarını izliyordu. "bunu her asansöre binişimizde söylüyorsun taehyung fakat eşyaların bitmiyor! ne yapıyorsun bu kadar çok şeyi anlamadım ki." mırıldana mırıldana asansöre binen jeongguk, ellerindeki koliyi yere bırakmış ve nihayet alnındaki saçları itebilmişti.

room for 2 | taekook ✓Where stories live. Discover now