Porfiria

32 12 0
                                    

  Bir suça karışmadığın halde sana esareti yaşatan şeyin adı porfiriadır. Benim suçum bu dünyaya gelmek oldu. Annem ve babamın hikayesi benim aynadaki görüntüm yüzümden bitti.

  Herkes hayatı boyunca en az bir kere vampir filmi izlemiştir. Eğer benimle yaşamak zorunda olsaydınız her gününüz yirmi dört saatlik bir vampir filmi izlemekle geçerdi. Neyse ki şanlısınız.

   Kocaman sivri dişleriniz olduğunu düşünün. Bir domuzu andıran burun ve yüzün her yerine bulaşmış lekeler. Gözlerim nerdeyse yerinden fırlayacakmış gibi ve kıpkırmızı olmuş bir vücudum var.

Daha iki gün öncesine kadar balkonda kilitli kalmıştım, bütün zorlamalarıma rağmen kapı açılmıyordu. Aşağıya doğru eğildim ve  kapıcının merdivenleri sildiğini fark ettim. Yüzümde ve kollarımda sızlamalar başlamıştı bile. Orada daha fazla kalamazdım son çare olarak seslenmeye karar verdim.

"Pardon, bakar mısınız? "

Beni her gördüğünde yüzünde bir acıma hissi olurdu ne kadar dışa vurmak istemesede bakışlarından anlayabiliyordum.

   "Buyrun bir şey mi lazımdı?"

   Yoldan geçen insanlarda gözlerini bana doğru  çevirip şaşkınlıkla yüzüme bakıyorlar, yanındakileri dürtüp beni işaret ediyorlardı. Daha fazla alay konusu olmak istemedim.

  "Balkonda kilitli kaldım yardım eder misiniz?"

  Evin bir anahtarıda kapıcıdaydı. Hemen yukarıya çıkıp kapıyı açtı. Açar açmaz içeri fırladım. Yüzüne bakıp teşekkür bile edemedim. Çekindiğini anlamış olmalı ki çok fazla uzatmadan dışarı çıktı. Bende banyoya koşup kendimi buz gibi suya bıraktım.

   Yemek ihtiyacımı televizyonlardan duyduğunuz vampirler gibi insanların kanını emerek gidermiyorum. Diğer porfiriya hastaları için aynı şeyi diyemeyeceğim ama. Oldum olası kendimi bundan alıkoyuyorum. Zaten bir insana bile ısıracak kadar yaklaşmadım.

    Balkonda yaşadığım aptallık bütün vücudumun kızarmasına neden oldu. Bunun geçmesi epey uzun bir zaman alıyor ve beni daha da korkunç gösteriyor. Cesaretimi toplayıp dışarı çıkmalıyım. İnsanlar benim umrumda olmamalı çünkü ben hiç bir zaman onların umrunda olmadım.

    Güneş battı artık esaretimden kurtulabilirim.    Evde hiç bir şey kalmadığından yemek yapamadım. Komşularda daha az gelir oldu. Bir Perla teyze etmiyor hiç biri. Perla teyze benim alt katımda otururdu. Diğer insanlar gibi değildi, beni hor görmezdi. Altmış yedi yaşındaydı, okuması yazması bile yoktu ama çoğu bilgeden daha bilgeydi. Bana hayata tutunma gücü verip kendi hayatından ellerini çekti. Onu özlüyorum..

   Sokak lambaları yandı işte. Artık gitmeliyim. Yanıma Perla teyzenin bana bıraktığı paralardan bir miktar alıp ayakkabılarımı giydim. Asansöre doğru gittim ve işte karşı dairede oturan sümsük kadın oradaydı. Beni görünce kafasını eğdi. Utandı herhalde gerçi utansın her gün evinden gelen sesleri duyan benim. Geleni gideni eksik olmazdı hiç.

    Hava bugün bir başka güzel. Ama önce karnımdan gelen sesleri dindirmeliyim. Her zaman gittiğim evimin olduğu caddede bir lokanta vardı. Yine oraya gittim.

"Eliane! Seni görmek ne güzel nerelerdeydin?"

Bu David'in sesiydi. David iki sene önce burda çalışmaya başlamıştı. İlk tanışmamızda biraz ürpermişti ama zamanla alışmıştı bana. Tabi bende ona.

"Buralardayım henüz bir yere gidemedim."

David vücudumun kızardığını fark etmiş ama beni utandırmamak için sormamıştı. Sormaması daha iyiydi zaten.

"Her zamankinden getiriyorum o zaman."

Buranın bamya çorbasını çok severim. David de beni görür görmez hiç sormadan bir kaseye doldurup getirir.

Tam çıkacağım sırada arkamdan birinin koştuğunu fark ettim .

" Eliane, bir dakika!"

Bu David. Bir şey mi unuttum acaba diye düşündüm.

"Efendim David, bir şey mi oldu?"

Bana söyleme konusunda biraz ürkekti, ilk önce tereddütte kaldı ama sonra cesaretini toplayıp dik bir duruş sergiledi.

" Yarın bir maskeli balo var benimle gelmek ister misin?"

Şaşırmıştım. İlk defa böyle bir teklif alıyordum. Ağzımdan tek bir kelime bile çıkamadı. İnsanları düşünüyordum, gözleri benim üzerimde olan insanları.. David daha fazla düşünmeme izin vermedi.

"Herkeste maske olacak kimse seni fark etmez çekinme lütfen. Yarın beni ara."

Bir şey demeden ayrıldım oradan. Ne diyebilirdim ki? O kadar insanın arasında olmak beni sadece tedirgin eder. Aslında her gün aynı şeyleri yapmaktan da sıkılmıştım. David'in son dedikleride aklımdan çıkmıyordu.

"Herkeste maske olacak kimse seni fark etmez."

Ne tuhaf, herkes fark edilmek isterken ben kimse beni görmesin istiyordum. Bir karar vermem lazımdı. Sanırım yarına kadar bu balo işini düşüneceğim..

PORFIRIAWhere stories live. Discover now