S1B1 - İlk Karşılaşma

32 7 6
                                    

   Vote atmayı ve beğenmeyi unutmayın!!!

Sabah erkenden uyanıp aşağı inmiştim. Kahvaltı için 2 yumurta kırıp omlet yapmış yanına da portakal suyu sıkmıştım. Kahvaltımı yaparken birden deprem tarzı titreme oldu. Önce umursamayıp yemeğime devam ettim. Ama tekrar tekrar olunca tedirgin oldum. Camdan dışarı bakınca bir hayvan ordusunun şehre yaklaştığını gördüm. Arkada filler, fillerin birinin üstünde de birisi vardı. Elini hareket ettirerek hayvanlara gidecekleri yeri gösteriyor gibiydi.

Acil numarayı aradım ve hatta bağlanan memura:
-Bir hayvan sürüsü şehre doğru yaklaşıyor. Bir şeyler yapmanız gerekmiyor mu, diye sordum.

Polis memuru:
-Biliyoruz beyefendi ama hayvanlara zarar veremeyiz, diye cevap verdi.

Ardında ordunun hızla şehir merkezine gittiğini gördüm. Evden hemen çıkıp hayvan ordusuna görünmeden yaklaşmaya çalıştım. Şehri yok etmelerine izin vermemeliydim. Amacım ordunun en güvenli yerinde bulunan adamı yakalayıp etkisiz hale getirmekti. Parmak ucuyla yavaş yavaş ilerlerken birden kendimi ordunun hemen yanında buldum. Çok garipti. Yaklaşık 1 saniye önce 250-300 metre kadar uzaktaydım.

Olduğum yerde 10-15 saniye durup neler olduğunu anlamaya çalıştım. O sırada orduyu kontrol eden adam beni farketmiş olacak ki bir anda ordu durdu ve bir maymun topluluğu bana doğru koşmaya başladı. Arkamı dönüp dümdüz koştum ama normal koşuyordum. Az önce parmak ucunda ilerlemeye çalışırken birden hızlanmıştım ama şimdi olmuyordu. Sanki ihtiyacım olduğunda işlemiyor gibiydi.

Maymunlar beni yakalamak üzereydi ki bi anda bir yatıştırıcı mermi geldi. En öndeki maymun yere düşmüştü. Diğerleri de yatıştırıcının nereden geldiğine bakıyordu. Ben de dönüp baktım. Yüzü kapalı, belinde alet kemeri olan ve elinde de yatıştırıcı tabanca vardı. Maymunları teker teker indirdi. Sonra yanıma gelip:
- İyi misin? Bu hayvanlar çıldırmış. Onları sanırım şu adam kontrol ediyor, dedi adamı göstererek.
Ben de başımla onaylayıp:
- Ona yaklaşmaya çalışırken yakalandım. O yüzden maymunlar peşimdeydi. Sen olmasan yakalayacaklardı. Teşekkür ederim. Adın neydi, diye sordum.
Yabancı: Önemli değil. Super Go.
Ben: Gerçek adını kastetmiştim.
Tuna: Tuna. Senin adın ne?
Ben: Ali.
Tuna: Biraz önce yaptığın şeyi gördüm.
Ben: Neyi?
Tuna: Bir anda hayvan ordusunun yanına gitmeni.
Ben: Anladım. Ama ben de nasıl olduğunu bilmiyorum.
Tuna: Öğrenmen gerek. Yoksa şu deliyi hapse atamayız.

Maymunları hayvanat bahçesine gönderdikten sonra orduya yeniden yaklaştık. Arkalarından gidiyorduk ki bir anda ordu durdu. Birisi ordunun önündeydi ve teker teker öndeki hayvanları hayvanat bahçesine gidecek olan araçlara taşıyordu. O kadar güçlüydü ki bir eliyle orduyu tutuyor diğer eliyle de hayvanları araçlara yüklüyordu. Ama hayvanlardan birkaçı kaçıp onu havaya kaldırdı. Havadayken gücü bir işe yaramıyordu. Kolunu arkaya atabilse belki kurtulurdu ama yapamıyordu. Birden Tuna'nın yatıştırıcıyla diğer adamı tutan hayvanlardan birkaçını vurdu.
Sonra bana dönüp:
- Hızını kullanmayı öğrensen iyi olur çünkü burada desteğe ihtiyacımız var, dedi.

Hemen işe koyuldum. Koşarken hızımı ayarlamaya çalıştım. Bir türlü tutturamıyor bir anda hızlanıp yavaşlıyordum. Ama şimdilik bu yeterliydi. Koşarak ordunun önüne geçtim. Güçlü adamı tutan hayvanlardan 1-2 tanesini teker teker düşürdüm. Biz orada birkaç hayvanla uğraşırken orduyu yöneten adam geldiği yoldan geri gitmişti.
Polisler bize teşekkür ettiler. Sonra güçlü adam yanımıza gelip:
- Teşekkür ederim beyler, dedi. Adlarınız ne?
Tuna: Benim ismim Super Go. Ve bu da...
Ben: Benimki de Dynamic Nano, diye atıldım.
Güçlü Adam: Ben de güçlü. Memnun oldum. Ama sizin gerçek adınız yok mu?
Tuna ve ben: Hee.
Tuna(fısıldayarak): Kimse duymasın. Benim adım Tuna, bu da Ali. Biz de yeni tanıştık zaten.
Güçlü(fısıldayarak): Ben de Mehmet. Tekrar memnun oldum.
———————————————————

Dynamic NanoWo Geschichten leben. Entdecke jetzt