1

2.4K 27 14
                                    


Soledad'ın birkaç mil güneyinde Salinas deresi,tepenin yamacını yalayarak yemyeşil ve derinakar. Suyu ılıktır da, çünkü bu dar yataktadurgunlaşmadan önce, sarı kumlar üzerindegüneşten parıldayarak inmiştir. Çayın biryanında, tepenin yaldızlı sırtları ta Galibandağlarının kayalık yığınına kadar, kıvrıla büküleçıkar ama, vadi yönünde dere kıyısı ağaçlıktır.Baharla filizi bir renk alan ve alt yapraklarınınortasında, kışın kabaran suların bıraktığı toztoprağın izleri görülen söğütlerle alacalıyaprakları ve dalları uzayarak durgun suyunüstünde bir kubbe kurar frenk çınarları. Kumsalkıyıda, ağaçların altına yapraklar kalın bir halıserer, bu halı öylesine kurudur ki, birkertenkelenin kaçışı orada, uzun bir çıtırtıyaratır. Akşamları tavşanlar, fundalıklardançıkarak gelip kumların üstünde otururlar, nemliyerlerde de geceleyin dolaşmış racoonların, kocaman ayaklı çiftlik köpeklerinin vekaranlıkta su içmeye gelen geyiklerin çataltırnaklarının izleri görülür. 

Söğütlerle frenk çınarlarının arasından bir patikageçer, derin sularda yıkanmak için civarçiftliklerden inen çocukların, akşamları yorgundüşerek şoseden ayrılıp dere kenarındakonaklamaya gelen serserilerin taban teptikleribir patika. Dev boylu bir frenk çınarının alçak veyatay dalının önündeki bir kül yığını açıktabirçok ateşler yakılmış olduğuna delildir; dal daüzerine oturulmaktan yıpranmış ve adetacilalanmıştır. Çok sıcak bir günün akşamı... 

Yapraklarda hafif bir meltemin ürperişleribaşlamıştır. Karanlık, tepelerin yukarılarınadoğru yükseliyor. Kumluk kıyılarda, tavşanlaryontulmuş taştan kurşuni heykelcikler gibikımıldamadan oturuyorlar. Birden şosetarafından, frcnk çınarlarının kara yapraklarınınarasından bir ayak sesi geldi. Tavşanlar inlerinedoğru hemen sıvıştılar. Uzun bacaklı bir balıkçılkuşu, tembel tembel doğruldu ve ağır uçuşuyladerenin üstünden geçti. Bir an için bütün hayatizleri silindi, sonra patikanın ucundan iki adamgöründü. Yeşil suyun kenarındaki düzlüğedoğru ilerlediler. Patikada birbirinin ardısırayürümüşlerdi, açıklığa çıktıkları zaman bile budurumlarını bozmadılar. İkisi de mavi bezdenbakır düğmeli ceket ve pantolonlar giymişlerdi.İkisinin de başlarında kalıbı bozulmuş siyahşapkalar ve omuzlarında dürülmüş battaniyelervardı. Önde yürüyen adam, kısa boylu ve canlı,esmer yüzlü, ürkek ve keskin bakışlı idi, belirliçizgileri, küçük ve güçlü elleri, zayıf kolları,ince ve kemikli bir burnu vardı. Ardından gelenonun tam tersiydi, şekilsiz bir yüzü, soluk irigözleri, düşük geniş omuzları olan kocaman biradamdı bu. Bir ayı gibi ayaklarını sürüyen,hantal bir yürüyüşü vardı. Kolları, hiçkımıldamadan iki yanından aşağı sarkıyordu. 

Düzlüğe geldikleri zaman, öndeki adam ansızındurdu. Arkadaşı az kalsın onun üstüneyıkılıyordu. Şapkasını çıkardı, şehadetparmağıyla meşinini sıyırdı ve ter damlalarınısilmek için parmağını şaklattı. Arkadaşı yükünüyere attı, yüzükoyun kapanarak, suyun yeşilyüzünden içmeye koyuldu. Bir beygir gibiağzını şapırdatarak hızlı hızlı içiyordu. Kısaboylusu sinirli bir tavırla yanına yaklaştı: 

"Lennie" dedi. "Lennie, içme o kadar be!" 

Lennie, durgun suyu şapırdatmaya devamediyordu. Kısa boylusu eğildi, onu omuzundantutup sarstı:

 "Lennie, geçen akşamki gibi hasta olacaksınyine." 

Lennie kafasını şapkasıyla birlikte suya daldırdı,sonra kıyıda oturdu, şapkasından sızan sularmavi ceketine ve ensesinden içeri aktı. 

"Oh, hayat be," dedi. "İç biraz, George, içdoyasıya."

 Memnun bir tavırla gülümsüyordu.George sırtından dengini indirip usulca yerekoydu. 

"Pek temize benzemiyor bu su," dedi."Köpükleri var baksana."

 Lennie iri elini suya daldırdı, parmaklarınıoynatarak hafifçe karıştırdı. Suyun yüzündehalkalar peyda olarak ta karşı kıyıya kadaruzandı, sonra tekrar geri döndüler. Lenniebunlara dikkatle bakıyordu. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 10, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FARELER VE İNSANLARWhere stories live. Discover now