"Bir şey değil, George, bir fare."

 "Fare mi? Canlı fare mi?"

 "Şey... yok, ölmüş bir fare, George. Benöldürmedim, namussuzum. Yerde buldum. Ölübuldum onu."

 "Ver onu bana!" 

"Alma, George, ne olursun?"

 "Ver onu bana!"

 Lennie'nin kapalı eli ağır ağır açıldı. Georgefareyi alarak derenin öbür tarafına, çalılararasına attı. 

"Ne yapıyordun ölmüş fareyi?"

 "Yolda giderken baş parmağımla okşuyordum." 

"Öyleyse bir daha vazgeçersin bu huyundan.Söyle bakayım, nereye gideceğimizi hatırlıyormusun?" 

Lennie, önce şaşırdı, sonra da utandı, yüzünüdizleri arasında sakladı.

 "Gene unuttum."

 "Vay anasını," dedi. 

"Peki öyleyse, dinle, birçiftlikte çalışacağız, şimdi geldiğimiz çiftlik gibihani kuzeyde bir çiftlikte çalışmıştık ya?"

 "Kuzeyde mi?" 

"Weed'de."

 "Ha sahi. Hatırladım, Weed'de."

 "Bu gittiğimiz çiftlik nah şuracıkta, bir çeyrekmil ötede... Gidip patronu göreceğiz. Şimdi dinlebeni... Ona iş kartlarımızı vereceğim, ama sentek kelime söylemeyeceksin. Hiç ağzınıaçmayacaksın. Ne kadar salak olduğunu farkederse, almaz işe, ama konuşmanı duymadanönce, çalışmanı görürse, işler yolunda demektir.Anladın mı?"

 "Anladım, George, anladım."

 "Pekala, söyle bakalım patronun yanınagittiğimiz zaman ne yapacaksın?"

 "Ben... ben..." Lennie, düşünüyordu.Düşünmekten yüzünün çizgileri geriliyordu."Ben bir şey söylemeyeceğim.Hiç ağzımı açmayacağım." 

"Aferin, gelişme var. Unutmamak için tekrarlabirkaç kere."Lennie, kendi kendine mırıldandı."Bir şey söylemeyeceğim... bir şeysöylemeyeceğim... bir şey söylemeyeceğim..."

 George:

 "Güzel," dedi. "Hem Weed'de yaptığın gibi, kötüişler yapmamaya da çalışacaksın."

 Lennie, şaşırmıştı:"Weed'de ne yaptım ben?" 

"Onu da mı unuttun, ulan? Öyleysehatırlatmayacağım, tekrar yaparsın."

 Lennie'nin yüzünde bir zeka ışığı belirdi. Pekmemnun bir tavırla haykırdı:"Bizi Weed'den kovdular!" 

George, tiksinti ile:"Ne kovdular, ulan saloz," dedi. 

"Biz yağladıktabanları.Bizi aradılar ama, bulamadılar." 

Lennie, memnun mırıldandı:"Bak, bunu unutmadım, namussuzum." 

George kumlara uzandı, ellerini başının altınakoydu. Lennie de, benzetebildim mi diye başınıkaldırıp bakarak onu taklit etti.

 George, söylendi:"Ne baş belası adamsın, ama biliyor musun? Senpeşimde olmasan ne rahat ederdim ya. Gül gibigeçinir giderdim, belki evlenirdim de." 

Lennie, uzandığı yerde bir an sessiz kaldı, sonraumutla:"Bir çiftlikte çalışmaya gidiyoruz, değil mi,George?" 

"Çok güzel. Bunu bari anlayabildin. Ama buradauyuyacağız, öyle gerekiyor."

 Artık ortalık hızla kararıyordu. Yalnız Galibandağlarının doruğu, vadiden uzaklaşmış olangüneşin ışıklarıyla parıldıyordu. Bir yılan, başınıperiskop gibi çıkarmış, suda dalgalandı:Akıntıdan sazlar hafifçe kımıldıyordu. Uzakta,şosede, adamın biri, bir şeyler haykırdı, birbaşkası ona cevap verdi. Frenk çınarlarınındallarını ürperten hafif bir yel esti ve hemendindi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 10, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FARELER VE İNSANLARWhere stories live. Discover now