-Girin.

Girin mi?Bir anda odanın sahibi bir züppe gibi davranmaya başlamıştım.Kendimden iğrendim.

Gelen Güneşti!Çüş bunun ne işi vardı burda.Yüzü halinden hiç memnun görünmüyordu.Kapıyı aralık bırakıp kollarını göğsünde birleştirdi.

-Burada ne işin var?

Diye sordum mesafeli bir sesle.Ve soru sorduğumu fark edince ağzıma kürekle vurasım geldi.

-Patronun emirleri.Bugün alışverişe çıkıyoruz.

-Çıkıyoruz?

Kaşlarımı kaldırdım.

-Her şeyi sormak zorundasın değil mi?Gerçekten bir veletten farkın yok.Derhal giyin, çıkıyoruz o kadar.

Vay!Efendi Güneş Hazretleri buyurdu!

Yine de Aslan Kral istediyse bunu yapmak zorundaydım.

-Pekala çık dışarı.

Güneş kahkaha attı.

-Ne o seni dikizleyeceğimi falan mı sandın?Önümde soyunsan bile dönüp bakmam.

Hah!Ters psikolojiden benimde haberim vardı.Ayrıca soyunsam kesinlikle bakardı çünkü dün çoğu erkek beni beğeniyle süzmüştü.Sürmeli salak!

-Defolur musun?

-Acele et!

Diye keskin bir sesle uyardı beni Güneş. Hızlıca eski ve kirli kıyafetlerimi üstüme geçirip odadan çıktım.

Güneş tek kelime etmeden önüme geçmiş ve yürümeye başlamıştı bile.

İlk mağaza da üstüme beş kazak ve üç gömlek beğenmiştim.Güneş ise ısrarla  biçimli ağzını büzmüş yüzünü buruşturmuş ve beğendiğim her şeye cık cıklamıştı.Yine de ona aldırmadım ve hepsini aldım.

Paranın Güneşte olması ayrı bir konuydu.Bir şey almak istediğimde annemmiş gibi ondan para istiyor ve kendimi gerçekten de Güneş'in değimiyle bir velet gibi hissediyordum.

-Nasıl?

Buz rengi jean'i işaret ettim.Koyu tenimde beni daha dikkat çekici yapmıştı.Üstüme bordo renkli bir kazak ve onun üstüne de kot bir ceket atmıştım.

Güneş sağ işaret parmağını dudaklarına vururken düşünür gibi kaşlarını çatmıştı.

İşaret parmağını sağa sola salladığında

-Bizimle diğilsın!Dedi İvana Sert'in başarısız bir taklidiyle.

Kaşlarımı kaldırıp nefesimi bıkkınlıkla dışarı verdim.

-Ciddi misin?Berbattı.

Güneş bana aldırmadı ve omuz silkti.

-Bir fikrim yok velet!Giyinmekten pek anlamam.

Ah, tabi anlamazdı!Koca yalancı.Omuzlarına tam oturan siyah deri ceketi, koyu mavi sweatshirt'ü kırmızı dar pantolonu ve bileklerinin beş santim üstünde biten sütlü kahve rengi çizmeleriyle moda dergisinden fırlamış gibi gözüküyordu.

Yuh, amma kestim çocuğu be!

-Pekala ne düşündüğün umrumda değil.Bunları alıyorum.

Güneş gözlerini devirdi.-Gözlerini devirebiliyordu!-

-Can sıkıcısın!Çabuk ol hadi!

Gözlerini devirebildiği için bir kez daha ona gıcık kaptım. Hızla kabinlere ilerledim.

ARAF(Tamamlandı)Where stories live. Discover now