Bölüm 2

389 22 13
                                    

Herkes masa arkasında oturmuş iştahla yemeğini yerken, Thor sadece içkisini yudumluyor ve televizyon izliyordu.
Geri kalanlar ise bu güzel yemeklerin keyfini çıkarıyordu.
Bu an Tony sırtını yumuşak sandalye başlığına yaslayarak derin bir nefes verdi. Emily'e baktığımda ise kaygılı bakışlarla onu süzüyordu, anlaşılan bir şey konu vardı.
Söylemek istedikleri vardı ama nasıl anlatabilirdi diye bin türlü yol düşünüyor gibiydi.
"Tony iyi misin dostum?" Clint'in sorusuna kafasını sallamakla yetindi ve zorlukla gülümseyip sağ tarafında duran büyük pencereden gökyüzüne baktı.

"Aslında.. ş-şey.." hepimiz merakla onun ne söyleyeceğini duymak istiyorduk ama sanki dilini yutmuşdu ve ayrıca lafları özenle seçiyordu. "Durum şu ki," yutkundu.
Parmaklarında dolaştırdığı çatalı yere bıraktı sonra masaya tutunarak iyice yerleşti. En sonda derin bir nefes verdi ve tek nefeste her şeyi söylemeyi başardı.

"Fury bu gün bana bir şey söyledi." Sıkıntıyla ofladı. Cidden ağzından çıkan her lafı özenle seçiyormuş gibi bi hali vardı.
"Son bir kaç haftadır gökyüzünde portallar açılıyormuş.
Yani kısacası çocuklar, davetsiz misafirlerimiz olacakmış gibi görünüyor."

"Yine aynı şeyler olacak değil mi?" Bruce ümitsizliğe kapılarak bu cümleyi gevelediğinde, Tony hışımla ayağa kalktı ve pencerenin karşısına geçti. Uzayan saçlarını parmaklarının yardımıyla karıştırdı ardından kafaını cama yaslayınca, Emily bize döndü.

"Evet yine aynı şeyler olacak. Belki. Ama kazanmasakta, ki kazanacağız, intikamımızı alırız. Kazanamasak bile intikam alırız." Emily'nin bu lafları biraz da olsa içimdeki endişe ve korkuyu azaltmaya yetse de yine de bir türlü rahat olamıyordum. "Ben hiç uzaylılarla savaşmadım." Bu lafımın üzerine Thor oturduğu yerden bana bakarak dedi:
"Herşeyin bir ilki varmış derler, cadı."

"S.H.I.E.L.D. bu konuda ne diyor, Tony?" Bunu soran Emy'di.

"Halka açık alanda güçlerimizi kullanmamızı istemiyor. Tabii buna Thor'un gök gürültüleri, Bruce'un yeşil bi' adama dönüşmesi ve kızın kara büyüsü." Tamam.

Clint dehşete düşmüş bir şekilde Tony'e bakıyordu sonra çatallaşan sesiyle geveledi. "O-o zaman neyle savaşacağız?"
Tony ellerini göğsünde birleştirdi ve alayla dedi:
"Silahlarla. Dediğim gibi halka açık alanlarda ve topluluk bulunan yerlerde güç, şimşek, yeşil bir dev ve kara büyü yasak." Son 2 lafı bastırarak demişti. Nasibimi aldım tabii.

Steve alnını kaşıdı sonra düşünceli hallerinden sıyrılıp şunu dedi: "Kızlar değil silah kullanmayı, silah tutmayı bile bilmiyorlar. Bu durumda ne öneriyor, S.H.I.E.L.D. ?"
Çok fazla alaycı ses tonu hissediyordum sanki.

"Kızlar derken, bir tek Gianna bizimle olacak." Tony bunu söyler-söylemez Emily bacağıyla sandalyeyi ittirip ayağa kalktı. "Ne dedin sen?"

Tony ellerini onun omuzlarına yerleştirdi ve karşısındaki sinirden deliye dönmüş kızı sakinleştirmeye odaklandı. Ama nafileydi- o çok kızgındı. Hep hafife alınmaktan nefret etmişti ve bu gün Stark tarafından o muameleyi görüyordu.
Aniden Emily saçını savurarak Steve'e döndü ve oturduğu sandalyeye doğru yaklaştı.

"Ve ayrıca Yüzbaşı Rogers, benim nasıl silah kullandığımı en iyi bilenlerden birisiniz ve bu lafı hiç duymadım var sayıyorum."
Steve ellerini 'teslim oluyorum' der gibi kaldırdı ardından sandalyesinden kalktı. Emily tekrar Tony'e dönünca ben de elimi çeneme yaslayarak onları izlemeye koyuldum.
Aralarındaki şeyi gözlemlesem de bir türlü anlayamamıştım.
O sırada Clint benim tarafıma doğru eğilince merak dolu bakışlarımı onlardan ayırmak zorunda kaldım.
"Onlar eski sevgili. Merak etmişsindir diye söyledim. Tamamen bilgilendirmek amaçlı." Gülmeye başladı.
Clint'e kısa bir bakış attım sonra da, "nereden anladın?" diye sorunca kendisini gülümsemekten alıkoyamadı.

Avengers. Yeniden (AU)Where stories live. Discover now