9- " Ön yargıları olan bir pislik gibi."

145 15 5
                                    

Selam çok çok sevgili Amfidekiler okuyucuları! Biliyorum bölüm geç, biliyorum 'Bu ne sorumsuzluk!'. Çok çok özür dilerim ama geçerli sebeplerimiz var, gerçekten var. Hatta merak edenler mesaj atmış bir bir anlattım durumu. Neyse siz okuyun bölüm sonunda konuşalım.

ColdPlay-Paradise çook çok değerli bir şarkı. Dinleyin bayılacaksınız ;)

Çağlam'dan...

İlk günü sorunsuz bir şekilde bitirebildiğim için cok mutluydum. Hep böyle gitmesi için umutluydum da.

Şu kahveci çocuktan özür dilemekten vazgeçmiştim. Ah-hayır, hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama ondan özür de dilemeyecektim. Sadece ona da tanımadığım insanlara davrandığım gibi davranmayı düşünüyordum. Daha çok bayan-ben-her-şeyi-bilirim olmaktan bahsediyorum. Yakınlarıma karşı ne kadar sıcak olsam da aslında çevreye verdiğim etki buydu.

Bencil ve egoist kötü kız.

Hayır siyahlar içindeki kötü kız değildim. Siyah benim kalbimdeydi. Hep oradaydı biliyordum ama Tanem benimle olduğundan beri siliniyordu. Benim ihtiyacım olan beyaz aşk değil, saf dostluktu.

Kötü kız demişken... İçkim sigaram yoktu tabi. Olmazdı da asla. Herhangi biriyle yatmam söz konusu bile değildi. Farklıydım sadece şöyleki eğer hayatım bir hikaye olsa orada bile başrolü oynamazdım. Sanırım başrölün ayağını  kaydırmaya çalışan kötü karakter olurdum.

Aradığımı bana o vermişti. Belki o bunu bilmiyordu. İnsanlarla konuşmam bile farklıydı çünkü beni tanımadan yargılarladı.

Ama kızmıyordum kimseye bende öyleydim. Ön yargıları olan bir pislik gibi.

Hayatımda tanıdığım çoğu kişi öyleydi zaten. Kahveci çocuk mesela hiç tanımadan şımarık dememişmiydi bana. Biraz kaşınmış olabilirim tabi ama bu ayrı bir mesele konuyu dağıtmayalım. (!)

Otobüs durağa gelip kısa yolculuğumuz sona erince kulaklıklarımı (ve düşüncelerimi) çıkarıp çantaya tıktım.

Fakülteyi sevmiştim.

***

"Bu çorbayı hiç karıştırmadın mı sen dibine sarmış bu nasıl yiycez?"

Mutfakta durmus Tanem'e sesleniyordum. 2 dakika telefonla konuşmustum. Sadece iki dakika(!) Ve o çorbayı dibine sardırmayı başarmıştı.

"Ne yapabilirim Çağlam, wattpad'ten güncelleme gelmişti."

'Oha büyüksün abla' bakışlarımla karşılık verdim. Hayat bizim için kargaşalarla dolu değildi. Üniversiteye yeni başlayan gençlerdik eninde sonunda. Çorbayı lavobaya dökerek yeni bir hazır çorba paketi aldım. İşte bu kadar kolaydı bazı şeyler. Daima 2. Hatta 3. Ve şanslıysanız 4. Bir şansınız olurdu.

Kaşarı da rendeleyip masaya koydum, hazırdık sonunda. Tanem de gelip tabakları doldurunca yemeye başladık. İlk gün falan dinlememiş şimdiden bizi projelerin sorumlulukları altında bırakmıştı üniversite.

Hızlı sıradan ve olağanüstü derecede normal bir gece geçirdikten sonra yataklarımıza geçtik. Mısır patlatıp film izlemeyi teklif ettimse de ikimiz de üniversitede sivilcelerle tanınmayı istemediğimizden abur cubura biraz sınırlama getirmiştik. Aslında Tanem'in sınırlamasına gerek yoktu. O dünyayı yese de kilo alamayan insan tiplerindendi.

Başucumda daima duran kitaplardan birini alıp okumaya başladım.

"Soğuk kahvem"

Hadi ama. Neyseki filmlerde yaşamıyorum twittere girer ve başka sayfalarda gezinir bu konuyu unuturum diye şükrettim bir an. Ama sadece bir an. Sonra şu gerçeği farkettim. Benim twitter'ım yoktu.

Bir kaç dakika boşlukta kaldıktan sonra we heart it e girip resimlerde gezinmeye başladım. Neden her resim kahve-battaniye-aşk üçlemesinden oluşuyordu ki.

Vücudum yavaş yavaş soğuktan titremeye başlayınca yataktan kalkıp üzerime kalın yünlü ve koyunlu pijamalarımı geçirdim. Yine şu ilginç İstanbul havası vardı dışarda, sıcak görünümlü soğuk. Yatağa oturup çoraplarımı çıkardım.

Bu onlarca Çağlam kurallarından biriydi. Kutuplarda da yatıyor olsam asla yatarken çorap giyemezdim. Yada pantalonun eşofmanın altına tayt da giyemezdim. Gerekirse kıçım donardı ama pantalon altına bir şey giyemezdim.

Sıcak yatağımın içinde uykuya daldım. Uyku güzeldi. Yatağım güzeldi. Sıcacık ve yumuşaktı.

İşte bu yüzen sabahları yataktan ayrılmak bu kadar zor oluyordu. Tıpkı bu sabah olduğu gibi. Yataktan kalkıp camımı açtım. Dün geceki soğuğa rağmen bu gün hava güzeldi.

Günlük kıyafetlerimden rastgele bir çift çıkarıp giyindim altıma da yine benim icin klasikleşmis ayakkabıları converse'lerimi giydim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı tepeden at kuyruğu yapmaya calıştım. Ama sadece çalıştım. Saçlarım uzun kalın ve sıktı. Baş edemeyeceğim kadar çok saçım vardı neyseki kıvırcık değil de fönlü gibi duran düz saçlara sahiptim.

Sonunda elimle sıkıca kavrayıp Tanem'e çığırdım.

"Gel ve saçımı toplamama yardım et."

Oflaya oflaya yanıma gelip çekmeceden tokalarımı aldı. Kızda haklıydı. İnsanların iki saniyede lastik tokayla yaptığı at kuyruğunu ben çengelli tokayla anca yapıyordum. Hemde üç taneyi üst üste dolayarak.

Çoktan kurulu kahvaltı masasına geçip kahvaltımı yaptım. Benim aksime tost hazırlamaktan başka şeyler de yapmıştı. Tanem yetenekliydi. Ben yeteneksiz değildim ama üşengeçtim sanırım. Aslında kimi zamanlar üşenmeye bile üşenirdim.

Masanın tamamını silip süpürdükten sonra -özellikle de patatesleri- sofrayı topladık. Dişlerimizi de fırçalayıp dışarı çıktık. Bu gün bi olayda olmamıştı. Her zamanki gibi 10 dakika geç gelen otobüse bindik.

Okula girerken kimseyle çarpışmadım. Güneyden esen rüzgar saçlarımda ahenkle dansta etmedi. Aksine saçım kabarmış ve dağılmıştı.

Anlayacağınız her öğrencinin başından geçen mükemmel -ve oldukça berbat- okul günlerinden biriydi.

İlk ders Profosor Erkan Bey'leydi ki en sevdiğim hocalardan biriydi. Evet, işte güne şimdi başlıyoruz...

Ve bölüm biter. Olsun beğ, zaten Tanem'in bölümünü çok bekletmeyeceğim size. Yani şu an ben, burda saçmalayan ablanız Tanem'i yazan şahıs. Çağlam'ın gerçeği olan ablanız ise dedesi hastaymış gençler. Herkesten bir geçmiş olsun dileği, pliz. Onun da size selamı var zaten öpüyor hepinizi.

Neyse bölüm geçliği hakkında bir kaç bilgi;

Çok sık bölüm gelmeyecek ama bu haftalar sürmez tabi. Biraz bekleteceğimiz aralar gibi erken gelen zamanlar da olur. Anlayışınız için şimdiden teşekkürler :* Bi sonraki bölüme görüşmek üzere

AMFİDEKİLER [Askıda]Where stories live. Discover now