"O modeller senin tanıdığın kızlarda olur anca Ali. Ben neysem oyum. Yarın öbür gün kimse gelip de bana sen değiştin diyemez. Baştan belli ediyorum ne manyak olduğumu işte aklı varsa kaçar. Gerçi fazla uzağa gidemez bırakmam." Pis sırıtışla Kuzey'e döndüğümde kendisi kahkaha atmaya devam ediyordu. Bu adam neden sürekli gülüyor yahu etrafta yırtıcılar var.

Alnına DENFE'YE AİTTİR diye yazasım geldi. Sus be adam çok güzel gülme. Ulan insanda bir kusur olur be!

"Sanki giden varda... Alnıma Defne'ye aittir yazasım var benim sen gitmekten bahsediyorsun. Duymamış olayım güzelim." Tam şu an gözlerim kalp şeklini almadıysa adım Defne değil. Eriyerek göğsüne doğru bıraktım kendimi. Bin defa söyledim ama yinede söyleyeceğim.

NE KADAR DA RUH EŞİM BİR ADAM!..

"İyi ki hayatıma girdin Kuzey yıldızı..." Sessiz mırıldanmamı duydu mu duymadı mı bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki ben bu adama gün geçtikçe saatler aktıkça daha da aşık oluyorum.

O sesli gece kulübünde bütün aile üyeleri deli gibi eğlenirken biz çifte kumrular sarılarak oturduk sadece.

....

Gece geç saatlerde eve geldiğimizde içip de dağıtmayan 4 kişinin ikisi Kuzey ve bendik. Diğerleri ise ailenin damatları Koray ve Emre'ydi. Onlar işin kolay kısmını halledip eşleriyle ilgilenirken boyu büyük aklı küçük kreş çocuklarıyla ilgilenmek bize kalmıştı.

"Duru'cum yavrum napıyosun sen bırak o bibloyu yerine yastık değil o. Ekin, Asu'nun saçlarını rahat bırak be yelloz ay aman Yeliz değil o. Ben sana Yeliz'i yolma şansı vereceğim daha sonra bırak Asu'yu. Ay Allah'ım kafayı yiyeceğim.. Sena'cım benim tatlı görümgem sen niye ağlıyorsun şimdi?"

Ekin'i Asu'nun saçlarından ayırmak epey zor olmuştu. Bu sırada Duru kedi biblosunu kırmıştı. Hemen ona koşarak kendisini kesmeye engellemeye çalıştım. Ufak bir kaç çizikle atlattık şükür. Duru'yu Asu'ya, Ekin'i de Sena'ya sardım gittim kırıkları toplayıp ayyaşlara şekersiz türk kahvesi yaptım.

Haşlanmalarını umursamadan hepsine tek tek içirdim. Ay Sena hala ağlıyor. Hatırlatın da bu kızla içkili mekanlara gitmeyeyim!

"Görümgecim niye ağlıyorsun canımın içi. Ay darlandım. Ulan sevgilimle yatıp uyumak varken kaldım ayyaşların arasında." Gülerek belime sarılan kollarla bir anda gevşedim.

"O görümce değil miydi ya?" Gelde şimdi görümgenin görümce-yenge karışımı olduğunu anlat.

"Bu benim Sena'ya sen bana değil ben sana yengelik yaparım deme şeklim. Kuzey bak ne diyeceğim sana... biz bu ayyaşları burada bırakalım gidelim uyuyalım hı ne dersin?"

"Bende sana bunu söylemeye geldin de.. uyumadan önce yapmamız gereken bir şey var."

Bu söz benim aklımla oynadı. Nöronlarım yandı beynim ciğerlerimle yer değişti.

Kuzey, Ekin'i Sena'dan ayırıp omzuna aldığında ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. Uyumadan önce yapacağımız şeyin Ekin'le ne alakası var be?

"Benim kaldığım misafir odasının kapısını açar mısın? Ama içeri bakma olur mu?" Hemen üst kata çıkmaya başladım. Arkamdan Kuzey geliyordu ve ben neler olduğunu hala çözememiştim.

Ey sevgili zekam nerelerdesin?

Kapıyı açtığımda istemsizce içeri bakmış bulundum bir an. Yeliz yarı çıplak bir şekilde Fatih'in üzerindeydi. Allah'a şükür çamaşırları üzerinde de gözlerimi yerinden çıkartmak zorunda kalmadım. Ama Kuzey bu görüntüyü görürse onun gözlerini yerinden çıkartırım.

"Dur orda!" Kapıyı bir trafik polisi edasıyla koruyorum şuan.

"Ekin'i şu salakların üstüne atıp kaçacağım sevgilim. Bakmam bir yere merak etme." O gülüyordu ama ben iyice sinirlendim.

"El yordamıyla mı bulmayı düşünüyorsun yatağı? Attırma benim deli damarımı ver şu Ekin'i bana."

"Defne nasıl taşıyacaksın sen Ekin'i saçmalama güzelim. Bunun zayıf göründüğüne bakma sen dana bu."

"Ben anlamam Kuzey Ulusoy! Ya Ekin'i odaya ben sokarım ya da ne halt ederseler etsinler umrumda olmaz. Ayrıca o kadar küçümseme beni istersen. Bir gün seninle temizlik yaparız içimdeki gizli Zeyna'yı görürsün o zaman."

Kuzey en sonunda pes edip Ekin'i sırtıma bıraktı. Yalnız... Kız bir koltuk kadar ağır. Gitti belim. Sen misin adama artistlik yapan çek şimdi o ağrıyı.

Güç bela odaya girip Ekin'i yellozun üzerine fırlattım. Kule gibi üst üste duruyorlardı şuan. Garibim Fatih sabaha kadar ölmese iyiydi bari. Yine içimdeki hayırsever onu böyle bırakmaya el vermedi. Yellozun kalçalarına doğru attığım tekme onu yatağın yanına itmişti. Şimdi ikisi yan yana Ekin üstlerinde uyuyordu.

"Operasyon tamam." Yorgunlukla kendimi Kuzey'in kollarına attım. "Ve kesinlikle Ekin'e dana demekte haklıymışsın."

"Özür dilerim. Senide yordum ama bunların sağı solu belli olmaz düğün tarihini erkene çekmek zorunda kalmasınlar diye müdahale etmek zorundaydım."

Kuzey kollarından birisini bacaklarımın altından geçirerek beni kucağına aldı. İtiraz mı? Niye itiraz edeyim be! Boynuna daha çok sokuldum ve beni taşımasının keyfini çıkardım. Eve gelir gelmez üstümüzü değiştirmiştik neyse ki o yüzden direk yatağa girdik.

Bu Kuzey'le birlikte uyuyacağımız ilk gece. Bastı mı beni bir heyecan? Bastı valla. Eh az önce ki uyumadan önce yapmamız gereken şeyi de yanlış anladığım için baya bi kalp krizinin eşiklerindeydim de şu an durumum daha stabil.

"Ne olurdu her gece yatağa seninle girip de her sabah güne seninle merhaba desem..."

"Bilmem, güzel olurdu sanırım.." gülümseyip beni kollarına çekti. Başımı göğsüne koyduğum zaman kalp atışları kulaklarımı delip geçecekmiş gibi atışlarla vurmaya başladı. Bu benim Kuzey'le değil bir erkekle ilk defa uyuyuşum. Sevdiğim adamla ilk defa uyuyuşum.

Kuzey yıldızımın kalp atışları eşliğinde öyle huzurlu uyumuştum ki...

Kuzey EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin