Allahım nasıl da güzel konuşuyordu ağzını büze büze,dudakları titreye titreye.

''O zaman rahat edinceye kadar ağla ama lütfen düğünde ağlama.Milletin Timur ağanın gelini sulu göz demesini istemiyorum''

Ufacık gülümsemesi için sarf ettiğim sözler işe yaramış gibiydi.Arabanın içinde ki sessizlik bu konuşmadan sonra devam ederken,duyulan tek ses,korna ve zılgıt sesleriydi.

''Bugün rüyalarımın gerçekleşeceği gün.Allah biliyor ya bugünü köpek gibi bekledim.Gece gündüz seni düşlediğim odamda olacaksın bugün.Sen diye sarıldığım yastığa veda edeceğim.Odamın her yerinde kurduğum hayallerimi gerçekleştireceğim.Varlığını doyasıya hissedip,kokunu ciğerlerim patlayıncaya kadar içime çekeceğim.Gece gündüz seni düşlediğim,seni dilendiğim balkonumda seni kucağıma oturtup senin yokluğun da neler çektiğimi anlatacağım sana.Umudumu kestiğim anda bile seni ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım ve seni günlerce o odadan çıkarmayacağım.Seni bıktırana kadar seni ne kadar çok sevdiğimi fısıldayacağım kulaklarına.''

Duygularım teker teker ağzımdan çıkıp ortaya saçıldığında ondan tarafa döndüm ve her zaman ki gibi dolu olan gözlerine baktım.Açıkçası sanki benim gözlerimde dolmuştu.Olsun...Dolsun...Hatta aksın umurumda bile değildi.Sevdiğim kadın için her şeye değerdi.Akan bir damla göz yaşı zerre sikimde bile değildi.

''Sen nasıl bir insansın Timur ağa''

Şaşkın şaşkın söylediği sözler karşısın da gülümsedim ve omuzlarımı umursamaz bir çocuk gibi aşağı yukarı salladım.Onu sevdiğimi bilsin bu bana bir ömür yeterde artardı...

Yaklaşık beş dakika sonra boş sokakta sinyal verip sola döndüm ve düğün için bekleyen kalabalıkla karşılaştım.Anında bende kornaya bastım ve yavaşça düğün masasının kurulduğu yere doğru arabamı sürmeye başladım.Herkes alkışlar eşliğin de çalan davul zurnaya eşlik ediyordu.İnsanlar gülümsüyor,meraklı bir şekilde gelin hanıma bakıyordu.Benim gelinime,benim kadınıma...

Sandalyelerin tek tek dizildiği ve ortası boş bırakılan alana girip aracı durdum ve hemen aşağı indim.Herkese selam verdiğim sırada arkada ki arabalarda yolculuk yapan herkes  aracın etrafında toplanmıştı.Annem ve kız kardeşlerimin işareti ile kalabalıktan sıyrılıp dakikalar sonra nikahıma girecek olan kadınımın kapısını açtım.Her zaman olduğu gibi ona yardımcı oldum ve en sonunda koluna girdim.Boynuma hangi ara bağlandığını bile bilmediğim parlak,yeşil örtünün ışıltısı gözlerimi rahatsız etse de fazla takılmadım ve bizim için hazırlanan masaya doğru ilerledim.Yanımda ki kadınım sessizdi fakat kollarımı saran elleri için aynı şeyi söylemeyecektim.

Resmen tırnakları kızgın bir kedi gibi kolumu tırmalıyordu.Heyecandan ne yapacağını bilemiyordu zavallım.Düşüncelerimden çıkıp usulca kolumu ondan ayırıp,oturacağı sandalyeyi geri çektim ve oturması için yardımcı oldum.Allahdan bugün hava ne soğuk,ne sıcaktı.Sanki Rabbim düğünüm için müsaade ediyordu bize.Gerçi havalar eskisi kadar soğuk değildi ama olsun.Yine de insan şükür ediyordu.

Kız kardeşlerim gelinimin kulağına bir şeyler fısıldayıp dururken,bende bakışlarımı etraf da gezdirdim.Dikkatimi çeken ilk şey Şehmuz ve Demir'in kafa kafaya verip hararetli bir şekilde kendi aralarında ki konuşması oldu.Ne konuştuklarını deli gibi merak etsemde bu mutlu günümde dedikodu yapacak halim yoktu.Bakışlarım biraz daha sağ tarafa kaydı.Dila ve Güllü yan yana oturmuş sakin bir şekilde konuşuyor olduğunu gördüm .Hemen gözlerim Hasan'ı aradı.Beklediğim gibi çok uzakta değildi.Onu  yakından görebilecek bir yerde dikilmiş Kerim ile konuşuyordu.

''Nikah memuru geldi evlat''

Babamın kulağıma fısıldadığı sözler sonrası ayağa kalktık ve memuru karşıladık.Ortalık sessizleşirken Nikah memuru ile kısa bir sohbet edip hep birlikte yerlerimize oturduk.Nikah memuru gerekli prosedürlerden bahsederken bu işin bir an evvel bitmesi için dua ediyordum çünkü nikah için gerekli olan her şeyi yerine getirirken az çekmemiştim.Hastane,evrak,tarih ayarlama,fotoğraf derken anamızı bellemişti.

FERİDEKde žijí příběhy. Začni objevovat