"Duyun beni. Nolur, duyun beni!"

Seni duyamazlar.

Duyacaklar.

Beni duymak zorumdalar!

"Yaklaşma. Çek elini." Tırnaklarımı kafama, derime batacak kadar bastırıyordum.

Yaklaştı.

Hayır!

Bu oyun benim. Hiç söz dinlemiyorsun küçük kız.

Dur! Gelme. Gelme, Gelme!

Kendisinden birkaç beden büyük ceketine gitti eli. Usulca kemikli parmaklarının altından gümüş renkli, parlayan bir metal çıkardı.

Bıçak.

Kemikli ve nasırlıydı elleri. Her uvzu yutkundaracak şekilde çizilmiş gibiydi. Boğazımın yanmaya ramak kalmış kısmında yutkundum.

Hayır.

Bıçağım senin tadına bakmak için sabırsızlanıyor.

Bir adım daha attı.

Tabi bende.

"Ahh!"

Dokunma bana, dokunma, dokunma!

Bu bıçağı sana verirsem beni öldürebilecek misin, Veyl?

Seninle bir oyun oynayalım.

"Bırak saçımı. "

Seninle bir oyun oynayacağız ve eğer başarırsan seni öldürmeyeceğim.

"Sana yemin ederim," diyerek fısıldadım dişlerimin arasından. "Sana yemin ederim ölümün benim elimden olacak! Sana yemin ediyorum."

Hey hey hey, sakin ol. Anlaşmamızda böyle bir şey yok.

"Kalbini sana yedireceğim!"

Bir Saat Sonra...

"Asel, iyi misin?"

Neredeydim, kaç kere dönmüştü yelkovan bilmiyordum. Tek hissettiğim his, kanımda karıncalanmaya başlayan titremelerin başıma vurduğu yıldırımlardı.

Gözümü açtığımda sarı loş bir ışığın aydınlattığı dört duvar bir yerdeydim. Kolumda duran serum ise yavas yavaş kanımdan içeri sızıyordu.

Kahküllerimin gözümün önüne gelmesinden rahatsız bir tavırla sergilediğim durumu düzeltmek için kafamı doğrulttum.

"O nerede?" Sesimin kendimden geçmiş tınısını kendim bile zor duyarken içimde bir şeylerin derimin altından kazınarak boğazıma gelen sıcaklığını hissetmiştim.

"Saçım," diyerek sol elimi başıma götürdüm.

Gerçekten kendimi çok kötü hisseder bir vaziyetteydim. Kanımı donduran sıcaklığın ağzımda verdiği metalik tat ise yüzümü buruşturmaya yetiyordu.

Sonunda kendimde topladığım güç ile Tolga'yı es geçerek ayakkabılarımı bağlamak için eğildim.

"Asel, iyi misin?"

"İyiyim, Tolga."

Isminin yalnızca Tolga olduğunu biliyordum bu çocuğun. Üniversitenin ilk günü bana çarpması ile başkalarından öğrendiğim kadarıyla biliyordum. Tolga kendini çekerek taburcu işlemlerine yardım etmek ickn odadan çıktığında bende konumdaki serumu çıkararak yataktan kalktım. 

Eşyalarımı sol koluma toplayarak Tolga'yı ve hastane odasını geride bırakarak eve doğru yol aldım.

Çantamda duran telefonumu elime aldıktan sonra dedem veanneannemin defalarca beni aramış olması tedirgin etse de şuan bunu da es geçerek bir an önce gözlerimi kapatmak istiyordum.

Mezara Vurgun RuhlarTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang