Bölüm 32

24 3 0
                                    

Nimanro'nun kendi içindeki korkusunu yenmesi gerekiyordu. Şöyle düşündü; eğer Fherdor'a yeniden bir kabus yaşatabilirse o zaman kendini cesaretlendirebilirdi. Akşam üzeri bunu yapmaya karar verdi.

O gece Fherdor Sneil'de uyumaya karar verdi. Akşam, güneş battıktan birkaç saat sonra ona yardım etmeye çalışan adamın çadırında gözlerini yumdu geceye. Fherdor uyuduğu gibi Nimanro bunu anladı. Hemen işkenceye başlamak istedi. 

...

Kuzeyden geliyordu ordular. Ordunun en önünde duran asker bir maske giyiyordu. Bu maske abisi Thundorin'in yüzüne çok benziyordu. Çok gerçekçiydi. Öndeki maskeli asker bağırıyordu koşarken.

"Sınır muhafızı öldü! Artık önümüz açık. Endoras'a gidiyoruz. Son savaşın kıvılcımları artık alev alıyor. Ve bu sefer bu bizim alevimiz olacak, onların değil! Hadi iblisin ruhunun tohumları... Zafere gidiyoruz. Karanlık çökecek. İleri!"

Thundorin'in suratının derisini yüzmüşler ve ondan bir maske yapmışlardı. Öndekinin taktığı maske onundu. Fherdor bunu görmek istemiyordu. Ama ordu onun üstüne geliyordu. Onu ezip geçeceklerdi. Ve...

...

Golothrin'in yüksek sesle bağırmasıyla uyandı. Alnı ve ensesi dahil her yeri terlemişti. Korkudan titreyen ellerini Golothrin tutuyordu. Bebekleri büyümüş olan gözleriyle, korkuyla Golothrin'e baktı.

"Golothrin, ben, rüyam, kabus, Thundorin, onu, ben..." diye geveledi öylece.

Golothrin sol elini Fherdor'un başına koydu ve "Neler olduğunu biliyorum, Fherdor." dedi. "Bana her şeyi anlattı o. Ve üzgünüm, sana yardım edebileceğim bir büyü yok."

Fherdor umutsuzca ayağa kalktı ve yanındaki direğe tutunarak ayakta durmaya çalıştı. Çadırdan çıkıp etrafına bakındı. Ardından kuzeye bakarak bir iç geçirdi. Çadırdan çıkmış olan Golothrin'e baktı ve "Thundorin'in yanındaydın değil mi?" diye sordu titreyen sesiyle. 10-15 metre ötesinde ateşin etrafında toplanmış bir grup da onlara kulak kesildi.

"Bunu nereden çıkardın?" diye sordu.

Fherdor derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. "Onu gördüm." dedi. "Ona sınır muhafızı diyorlardı. Bir ordu gördüm, en öndeki adam bağırarak 'onların sonu gelecek, karanlık çökecek' tarzı şeyler söylüyordu. Ve o adam Thundorin'in maskesini takıyordu. Onun suratını yüzmüşlerdi Golothrin! Onu oraya sen mi koydun?"

"Evet." dedi sakin bir ses tonu tutmaya çalışarak. "Evet onun orada kalması gerekiyor. Ve planlarımda herkesin bir rolü var. Sen de dahil. Jayrok da, hatta Anthor bile." 

"Onu öldürecekler!" dedi ses tonu hala titrerken, ama aynı anda hala da korkusunu belli ederken. "Onu oraya ölümüne yolladım Golothrin."

"Eğer o orada durmazsa bu hepimizin ölümü olacak!" diye bağırdı Golothrin Fherdor'unkinden çok daha öfkeli bir ses tonuyla. "Hiçbir şey bildiğin yok. Nimanro'nun ordusu yeterince güçlü artık. Ve saldırmaya hazırlar. Eğer onları içeride tutan birileri olmazsa, saldıracaklar. Ve şuan hazır değiliz. Anlıyor musun beni?" 

Bunları söyledikten sonra ses tonunu sakinleştirdi ve tek tek anlatmaya çalıştı. Ateşin etrafındakiler de Golothrin ile Fherdor'a kulak kesilmişlerdi.

"Unutulmuş halk uyanacak." dedi Golothrin. "Ancak henüz zamanı gelmedi. Bunun için daha vakit gerekiyor. O vakti de bize Thundorin sağlayacak. Unutulmuş halk Endoras'a katıldığı zaman direnecek gücümüz olacak. Belki bir süre için. Ama yine de yetmeyecek. Bu işi kökten çözecek kişi de yine efendi olacak. Unutulmuş Halk'ın efendisi Nimanro'yu öldürecek. Ama henüz değil, hala vakte ihtiyacımız var."

"Unutulmuş halk mı?" diye sordu Fherdor, hiçbir şey anlamamıştı. "Hangi halk, ne efendisinden bahsediyorsun? Kim bu efendi?"

Ateşin etrafında toplanmış olan gruptan biri araya girerek "Groin halkının lanetleyip yerin altına gömdüğü halktan bahsediyor." dedi ve ayağa kalktı. "Bizim okullarımızda onlardan çok fazla bahsedilir. Ancak onların hiçbir efendiye boyun eğeceğini sanmıyorum. Nimanro gelse ona silahsız saldıracak kadar öfkeliler."

"Ve aynı zamanda da ölüler." dedi Golothrin sert bir ses tonuyla adama dönüp. "Ölü de sayılmazlar, ama aynı zamanda yaşamıyorlar da. İkisinin arasında bir lanete sıkışıp kalmışlar. Ancak eğer biri onları diriltirse öfkeleri yatışacaktır. Böylece onları yanımıza çekeceğiz."

"Dağın yanından geçerken garip sesler duyup hayalete benzeyen şeyler görüyorum." dedi Fherdor her şeyi yeni anlamaya başlayarak. "Yoksa... Onlardan mı bahsediyorsun?"

"Evet." diye yanıtladı Golothrin. "Efendilerini büyük bir sabırsızlıkla bekliyorlar. Onları diriltecek olan kişi uğrunda da ölmeye hazırlar."

"O zaman bu efendi her kimse gidip şu yaratıkları diriltsin de abimi güvene alalım!" dedi Fherdor yeniden öfkeli bir ses tonu kullanarak. 

"O kişi henüz hazır değil." dedi Golothrin ses tonunu aynı yumuşaklıkta tutarak. "Fherdor, her şeyin bir zamanı var. Thundorin küçüklüğünden beri benim yanımda büyüdü. Ona zarar verecek bir şey yapmam, yoksa bana güvenmiyor musun? Bana güven. Ben ne yaptığımı biliyorum. Dediğim gibi her şeyin bir zamanı var."

Fherdor abisinin orada olduğu gerçeğinden ve aklına tekrardan kabusunun gelmesinden sonra daha fazla dayanamayarak göz yaşlarını serbest bıraktı. Golothrin ona destek olmak için sarılırken "Ona iyi bak, bilge ihtiyar!" diyordu Fherdor. 

"Bundan emin olabilirsin." dedi Fherdor'a sevgiyle bakarken. 

"Peki ben ne yapacağım?" diye sordu Fherdor hala korku dolu olan gözlerle.

"Zihnini temiz tutmaya çalış." dedi Golothrin ona umut vermeye çalışarak. "Bunu engelleyecek bir büyü yok. Ancak bunu engelleyebilecek başka bir şey var. Sağlam irade. Sana yalan söylemeyeceğim Fherdor, önünde zor bir yol var. Ama imkansız bir şey değil bu direniş. Thundorin daha küçükken yapmıştı bunu. Doğruyu söylüyorum. Küçükken Nimanro onun zihnine girmeye çalışmıştı. Ve benim yardımıma bile ihtiyaç duymadan onu zihninden attı. Demek ki büyünün bile yapamadığı şeyleri sağlam bir irade yapabiliyormuş değil mi? İşte böyle Fherdor. Direnmeye çalış."

Burnunu çekerek göz yaşlarını sildi ve "Öyle de olacak." dedi. Ardından atına binerek Sneil'den çıktı. Endoras'a sürerken dağın yanından geçiyordu. Orada durup dağa baktı. Bir silüet orada duruyordu.

"Zamanı geldi mi?" diye sordu silüet sabırsızlıkla.

Fherdor ise atından inerek ona doğru ilerledi. "Efendinin kim olacağını biliyor musun?" diye sordu.

"Evet." dedi silüet şaşırarak ve Fherdor'u işaret etti. "Sensin. Değil mi?"

Fherdor şaşkınlıkla ve korkuyla birkaç adım geriye gitti ve atına bindi. 

Onların efendisi nasıl o olabilirdi ki? Daha kendi halkının efendisi olabileceğinden bile emin değildi. Bu düşünceler onu rahatsız ediyordu. Belki de halkını terk etmeliydi. Onlara layık bir kral değildi. O hiçbir zaman bir kral olamadı ki zaten. 

Gerçekten de gidebilir miydi? Belki. 

Endoras'un kapılarından içeri girip kimseye hesap vermeden odasına gitti. Yatağına uzandı, ancak uyumaya korkuyordu. Bir cesaret gelince gözlerini kapattı ve kendisini uykuya teslim etti.

Sınır Muhafızı - Thundorin'in Yolu (Umuttan Yoksun Backstory)Where stories live. Discover now