Sabahattin Ali'den İki Gözü Ayşe'sine Mektuplar

Start from the beginning
                                    

Sonra düşünüyorum ki anlamak sorununda zekânın rolü çok azdır. Anlamak için her şeyden önce iki şey lazımdır: Tolerans sahibi olmak, dünyayı ciddiye almamak. Düşünüyorum da görüyorum ki benim dünyada itham edebileceğim bir fert bile bulunamaz, herkesle özdeşleşerek herkesi anlamaya o kadar hevesim ve istidadım var, herkes mütemadiyen sağır ve kör beni itham ettiği halde.

Bazı felsefelerin bana pamuk ipliğiyle bağlandığını söylüyorsun, öyle olabilir Ayşe, bir fikrin kıymeti sabit oluşunda değil, samimi oluşundadır. Ben onları yazarken samimi idim, ama onlar bana uymazlarmış da ben yarın değişebilirmişim, bu da olabilir ve gayet tabiidir, kör değneğini beller gibi bir fikre saplanacak değilim ya. Dediğim gibi insan bir fikre samimiyetle sarılmalı ve onun için ölebilmelidir, fakat bu, yarın o fikre hücum için mani teşkil etmemelidir.

Dedim ya hiçbir şeyi ciddiye almamalı, hatta ölümü bile...

Herkese selam. Senin de gözlerinden öperim kızım.

Sabahattin Ali"

Bu mektupların derinine indiğinde, aslında dört duvarın arasında kalmış bir adamın dışarıdaki hayatla bağlantısını buluruz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu mektupların derinine indiğinde, aslında dört duvarın arasında kalmış bir adamın dışarıdaki hayatla bağlantısını buluruz. Ayşe'yle mektuplaşmak, onun satırlarını okumak ve ona yeniden yazmak, Sabahattin Ali'nin yaşama tutunduğu daldır, umududur, yalnızlığına dokunan bir parça devadır.

"Ayşe,

Halkın kendi derdine teselli için kullandığı, dış ve iç manası dikkate değer ve derin bir tabir var: her şeyin başı yaşamak! Ve bu böyle...

Bu hisler nereden geldi, nasıl geldi, niçin geldi farkında değilim. Yalnız yaşamak, nasıl olursa olsun yaşamak istiyorum. Yalnız hayatta olmak, bana diğer bütün felaketleri silip süpürecek bir bahtiyarlık gibi geliyor. İhtimal bir müddet evvel şiddetle tesiri altında bulunduğum düşüncelerin tepkisi...

En akıllıca iş, insanların iyiliği veya fenalığı hakkındaki düşünceleri vesaire bir takım budalalıkları bir tarafa bırakıp bize istemeden bahşedilen hayat gibi emsalsiz bir nimetten istifade etmek ve her yerde, her vaziyette bu nimeti takdis etmektir. Hapisteyim, ıstırap çekiyorum, fakat mademki hayattayım, bahtiyarım... İnsanlar tarafından terk edildim, sevdiklerim tarafından sevilmiyorum, fakat mademki hayattayım, bahtiyarım...

Ancak böyle söylersek ve böyle düşünürsek doğru bir şey yapmış oluruz.

Yarın nasıl yok oluvereceğimizi adam akıllı, külahımızı önümüze koyarak bir düşünürsek bugün sadece nefes almanın bile en büyük saadet olduğunu idrak ederiz.

Aşk MektuplarıWhere stories live. Discover now