"Ben gidiyorum bal böceği, gel öpeyim."

Bir iki adım atıp boynuma sarıldığında yanaklarını öptüm.

"Hadi baybay."

Kapıyı açtıp evden çıktım. Bugün cumartesiydi ve her zamanki gibi Sun Kafe'ye limonata içmeye gidecektik.

Ve gerçekten limonataları harikaydı.

Benimle aynı anda karşı evden çıkan Sevde'ye sarıldım.

"Günaydın."

"Günaydın canım."

Gülümseyerek koluna girdiğim sırada Derin ve Eren'in bize doğru geldiğini görmüştüm.

"Günaydın sarı meleğim ve turuncu meleğim!"

İkimize de aynı anda sarıldığında kıkırdadım.

"Sarılmanız bittiyse gidelim artık."

Derin'in alıgan konuşması bizi güldürmüştü. Evimize 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde olan kafeye doğru ilerlerken Derin sırıtarak koluma girdi.

"Bu, ben bir boklar yedim, sırıtması Derin. Yine ne bok yedin?"

Bıkkınca konuşmamla bizimkiler gülerken Derin göz devirdi.

"Aşk olsun civcivim. Ben hep bok mu yiyorum?"

"Evet?"

"Evet?"

"Evet?"

Üçümüz de aynı anda konuştuğumuzda, Derin dudak büktü.

"Tamam biraz öyle olmuş olabilir ama vallahi bu sefer bir şey yok."

Kaşlarımı çatıp ona odaklandığımda şirin gülümsemesini yüzüne taktı.

"Anonimin kim olabileceğine dair 10 kişilik bir liste çıkarmıştık ya,"

Devam et dercesine onayladım.

"O listedeki 4 kişi Sun'da çalışıyormuş."

Merakla kaşlarımı yukarı kaldırdım.

Konu ilgimi çekmeye başlamıştı...

"Hepsi hakkında bilgiler topladım. Gidince anlatacağım."

Hızlıca başımı salladım.

Derin'le bunca yıllık dostluğuma güvenerek konuşuyorum ki, ebelerine kadar bilgi toplamıştır.

10 dakikalık yürüyüşün ardından kafeye gelmişlik. İçeri girerken ister istemez çalışanları incelemiştim. Birkaç tanesi bizim okuldan olduğu için yüzleri tanıdık gelmişti.

"Kolay gelsin, Erdem abi."

"Ooo, hoşgeldiniz gençler."

Kafenin sahibi Erdem abiye selam verip her zaman oturduğumuz masaya oturmuştuk. Erdem abi çok iyi bir adamdı. Gençleri çok sever,arada bir bizimle sohbet etmeye masamıza gelirdi. Ayrıca hepimizin babasıyla tanışıyordu.

Kafe bugün haftasonu olduğu için bir hayli kalabalıktı. Bu kafeyi çok severdim. Etraf, kafenin adına yakışır şekilde güneş desenleriyle çevriliydi. Duvarlarda sarı renk çiçekler ve yazılar vardı. Kısacası konseptin rengi sarıydı.

"Eymen Demir,"

Derin'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Ne?"

"Eymen Demir. Grubun şebeği, çılgın çocuğu. Neşesini dışarı vurmak çekinmeyen biri. Gördüğümüz üzere sarışın, mavi gözlü. Hayvanları çok seviyor, dışarıda her gördüğü hayvanı besliyor. Diğer edindiğim bilgilere göre ise, insanlara değer veren, kalp kırmaktan çok çekinen biri."

Aklımdasın || TEXTİNGWhere stories live. Discover now