"Abla yoksa sen ona bir şey mi söyledin?"

"Hayır, kuzum ne söyleyeceğim. Yalnızca senin şu sıralar hasta olduğunu söyleyince o da cevaben bunları söyledi. Bende diyorum ki madem bu adamı bir kova gözyaşı dökecek bu kadar çok seviyorsun yarın sende orada ol. Tabi böyle pasaklı değil hanım hanımcık çok güzel şekilde. Nasıl fikir?"

Fikri aklıma yatınca "İyi ama yarın ne giyeceğim. Mutfak işine girişmeyeceksem şık olmam gerekir değil mi?" diye sordum. Ablam da biraz düşündükten sonra yarın benim için alışverişe çıkıp bana uygun birkaç parça kıyafet alacağını söylemişti. Bende bunu bütün içtenlikle kabul etmiştim. Hiç değilse güzel giyinmek kendimi daha güçlü hissetmeme sebep olurdu.

Gece çok geç saatlerde yatsam da sabah her zaman ki saatte uyanarak kahvaltı hazırlamıştım. "Günaydın Raşit Bey kahvaltı..."derken yanıma gelip sözümü kesti.

"Sana kaç defa söyleyeceğim bana Bey deme. Kahvaltıya gelecek olursak da ben ablanla dışarıya çıkıyorum. Kahvaltıyı dışarıda yaparız..." O an gözlerim kocaman olunca "Bugün için takım alamaya çıkacaktım ablanın da çıkacağını öğrenince beraber gidelim dedim. Had neyse ben kaçtım." Raşit Bey... Yani Raşit, neşeyle evden çıkmıştı.

Kapı kapandığında "Nereye gidiyor?" sorusuyla omuz silktim. "Ablamla alışverişe gidecekmiş bence..."derken soruyu soranın Kartal olduğunu fark ederek ona bakmıştım.

"Ablan ve Raşit'in arasında bir şey mi var?" diye pat diye sorunca gözlerim kocaman oldu.

"Hayır... Yok, yani yok olamazda ablam henüz boşanmadı bile."

"Boşansaydı olur mu demek istiyorsun?"

İşte bu sözüne sinirlenerek başımı dikleştirdim. "Merak etmeyin biz haddimizi iyi biliriz. En kısa sürede kendi evimize gideceğiz." Yüzüne daha fazla bakmak istediğim için gidecektim ki izin vermedi.

"Bu asabiyet yalnızca bir soru sormuştum." Tekrardan ona baktığımda yerine oturdu. "Odama birkaç eşya bıraktım. Onları yıka temiz olanları da ütüle dün yaptığın ütüyü beğenmedim." Bu adama eşyalarıyla ilgilenmemden zevk falan mı alıyordu.

"Emredersiniz Kartal Bey." Ne olsa bugün sizin için çok ama çok önemli bir gece değil mi? Karşılık olarak kahvaltısına başlayınca yüzümü buruşturarak yukarıya çıktım. Yatağının üstündekileri aldığımda gözüm pencereye gidince oraya yaklaşarak buradan gözüken odamın penceresine baktım. Zaman kaybetmemek içinse odadan çıkarak aşağıya inmiştim. Kartal'ın söylediği gibi yıkacakları attıktan sonra ablamın öğrettiği gibi iki gömleği ütülemiştim. Yukarıya çıkarken Kartal göz ucuyla beni süzmüş bense hiç oralı olmadan tekrardan odasına çıkarak giyinme odasına girmiştim. Elimdeki beyaz gömleği beyaz gömlekleri arasına bıraktığımda maviyi de koyu renklilerin arasına koymuş sonra da yerini beğenmeyerek ona yer aramıştım.

"Ay!" Kapının çarpmasıyla aklım çıkmıştı. "Kartal Bey yavaş olsanız aklım çıktı."

"Kapıyı ben çarpmadım Lina pencere açık olmalı ki kendiliğinden çarptı." Kartal kapalı kapıyı açmak için zorlarken bende yanına yaklaşarak parmak ucumda yükselerek ne yaptığına baktım. "Açılmıyor mu?" diye sorduğumda ani bir hareketle bana dönünce sendeleyerek arkama doğru gitmiştim.

"Sakin ol sana zarar vermeyeceğim. Telefonunu ver de korumaları arayı kapıyı açmalarını söyleyelim."

"İyi ama ben çalışırken telefonu cebimde taşımıyorum. Kapı zorlasak açılmaz mı?"

"Açılsa telefonu istemezdim değil mi?" Oflayarak pufun üstüne oturmuştu. Bende kapıya giderek kapıyı açmak için zorladım. Bu küçük yerde kalmamıştık değil mi? "Zorla Lina belki büyülü güçlerinle kapıyı açar bizi havasız kalıp ölmeden önce kurtarırsın."

"Havasız mı?" Arkamı dönüp giyinme odasına bakınca nefessiz kalır gibi hissettim. "Ben... Ben kapalı ortamda çok duramam. Ben nefes alamam." Kartal ayağa kalkınca elimden tuttu.

"Sakin ol Lina, ölmeyeceğiz. Ölmene izin vermem."



BUGÜN ÖLMEZ İSEK YARINA SAĞ ÇIKARIZ.












YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Where stories live. Discover now