"Önemli değil," dedim geçiştirerek.

"Önemli. Söylediğim an pişman oldum. Gerçekten özür dilerim abla." Ağlayacak gibiydi. "Benimle dalga geçilse ben de çok üzülürdüm. O an düşünemedim, kırdım seni. Zaten anneme de söyleyince o da kızdı. O senin ablan. Nasıl öyle sözler söylüyorsun diye." İç çektim.

"Tamam, üzülme," dedim gülümseyerek. "Bana çekirdek alırsan affederim seni." Gözleri doldu. "Ay ne oldu sana Gözde? Ne bu duygusallık? Ölecek miyim ben?" Bana hemen sarıldı.

"Saçmalama," dedi homurdanarak. "Allah korusun." Sonra iç çekti. "O gün gözlerin doldu ve hızla çıktın evden. Çok kötü oldum. Cidden özür dilerim abla. Çok özür dilerim. Hem ben seni çok seviyorum. Valla çok seviyorum." Titreyen sesi yüzünden burukça gülümsedim. Benim de gözlerim yandı. Bir elimle meyve tabağını tutmaya çalışırken diğer elimle de onun beline sarıldım.

"Tamam. Üzülme. Pişman olman mutlu etti beni. Hatanı anlamana sevindim ve iyiyim ben." Geri çekildiğinde ben de çekildim.

"Biliyorsun," diye mırıldandım. "Kilo konusuna tahammülüm kalmadı. Çok hassasım bu konuda." Gözlerini sildi.

"Biliyorum abla. Bir daha olmayacak gerçekten. Uslu bir kız kardeş olacağım." Sonra güldü. "Yani inşallah olurum. Arada bir seni sinir ederim minnoş konularda." Güldüm ve yanağını sıktım.

"Bu nasıl boy lan?" dedim hemen. "Niye bu kadar uzunsun sen?" Sırıttı ama sonra tebessüm etti.

"Kendini güzel görmüyor olabilirsin abla. Ama dışarıdan kendini görsen ne kadar güzel olduğunu anlardın, kendine hayran bile kalırdın. Çok tatlı bir yüzün var. Boyun hiç kötü durmuyor. Kilon da normal aslında ama sana fazla geliyor. İdeal kilona in tabii ki. Ona sözüm yok. Ama umarım takıntını yenersin." Gülümsedim.

"Umarım," dedikten sonra yanağını öptüm. "Sen de üzülme. Çok duygusal olmuşsun. Ne oldu sana birdenbire?" Sırıttı.

"Beşinci Boyut'tan Salih geldi. Hatalarımı söyledi, gitti."

"Ya mal," dedim gülerek. "Bak mal dedim kendime geldim. Eksik hissediyorum sana demeyince." Güldü.

"Valla ben bile alıştım abla." Yine güldüm.

"Hadi ben test çözeyim. Çekirdek sözünü unutma." Başını salladı ve sırıttı.

"Unutmam." Yanağını tekrar sıkıp odaya girdim. Gözde muhtemelen annemin yanına gitmişti. Kapıyı kapattım ve masama önüne gittim. Elimdeki meyve tabağını masaya bıraktım.

Gözde ile aramın yeniden iyi olmasına sevinmiştim. Yerim onu yerim. Kız kardeşler candır ayol. Bazen sinir etseler de.

Masamın üstündeki telefonumun titrediğini fark edince elime aldım ve ekrandaki ismi görünce sırıttım.

Yalın arıyordu.

Daha fazla bekletmeden cevap verdim.

"Efendim?"

"Ne yapıyorsun, bücür?" Gülüp sandalyeme oturdum ve dönmeye başladım. Döner sandalye favorim.

"Meyve yiyordum annemle. Şimdi de odama geçtim. Lanet Fizik sorularını çözeceğim." Güldü.

"Kolay gelsin, yer cücesi."

"Sen ne yapıyorsun, yılan?" Sırıttığını hissedebiliyordum.

"Plan yapıyordum." Kaşlarımı kaldırdım.

"Ne planı?"

"Çeyizleri hazırlama süreci hızlansa, sana hemen gelinlik baksak-"

"Yalın!" Hafifçe güldü.

"Tamam tamam. Bu Cumartesi, kurstan sonra seni sufle yemeye götüreceğim. Bildiğim bir yer var. Öf öf, sorma gitsin. Ağzım sulandı." Kıkırdadım.

"Yemin et, götürecek misin cidden?"

"Sözüm söz, aslan parçası. Hatta o gün, canımız ne isterse yiyelim. Kahvaltı bile yapma." Sırıttım.

"Tamam." Sonrasında nefesimi dışarı verdim.

"Çok tuhaf, değil mi?" diye mırıldandım.

"Ney?"

"Sandığımdan da samimiyiz. Bunu hiç beklemiyordum. Sanki, uzun zamandır tanıyoruz birbirimizi."

"Bu bana göre tuhaf değil, baya güzel," dedi gülerek. Ben de güldüm.

Yalın'ın açıksözlü oluşunu seviyordum.

"Teklifimi de kabul ettin," deyince tek kaşımı kaldırdım.

"Eee? Yani?"

"Benimle sufle yiyeceksin. İtiraf et, aşıksın bana." Kıkırdadım.

"Ruh hastası."

"Bana aşık olunca görürüz. Kabul etmem bak." Alayla güldüm.

"Kabul etme lan! Meraklıydım sana!"

"Öff! Haşin kız, en sevdiğim." Güldüm.

"Yalın, yürü git."

"Görüşürüz, ufaklık," dedi gülerek. Telefonumu kapatıp sırıttım.

Yılan.

Çekirdek | Texting ✔Where stories live. Discover now