-Beni İstediğini Söyle-

Start from the beginning
                                    

"Bunu yaptığına inanamıyorum."

"Para tüm problemleri çözer."

"Hayır, benimkileri çözemez!"

Sıkıldığını belirten bayık bir ifade takındı. Şimdi aynı yerdeydik işte. "Çünkü paran yok."

Bıkkınlıkla oflayarak tezgaha yığdığım malzemelere döndüm ve salamı doğramaya başladım. Her zaman sandviçim için hazırda bekletirdim. Göğsünü kabartan nefes alışverişini duydum bu, şimdi asıl konuya geçelim nefesiydi. Nitekim de öyle oldu. "Seni taksiye ellerimle bindirdim, eve git dedim. Ama sana dair tek bir iz bile olmayan evinde tam bir saattir bekliyorum."

Gözlerimi devirdim. Ne büyük fedakarlık ama!

"Sonra da şu dallama..." Göz ucuyla eliyle kapıyı gösterdiğini gördüm. "Sürpriz yumurtadan çıkar gibi yanında beliriyor. Bana açıklama borçlusun."

Gözlerimi belertip şhh'ledim. Yüksek çıkan sesine onun yerine panik yaparken sertçe uyardım. "Sesini kısar mısın lütfen? Ve bir daha Mahire öyle deme."

Elime domatesleri aldım ve bıçağı sert darbelerle indirmeye başladım. "Kim lan bu sikik Mahir?"

Ona şaşkınlıkla baktığım an parmağıma saplanan acıyla hoplayıp elimi silkeledim ve inledim.

"Ah, siktir!"

Yüzüm anında akan kana buruştuğunda, Cesur gözlerini karartan öfkesini kusmak için topladığı kelimelerini yuttuktan saniyeler sonra parmağımı havada yakaladı. Kaşları çatık biçimde hasarı kontrol etti ve gözlerimin içine bakıp homurdandı. "Hem küfürbaz, hem beceriksiz."

"Kapa çeneni. Senin yüzünden oluyor bunlar." Elini itmeme izin vermedi, aksine sıkıca kavradı.

Kaşlarım havada ne yapıyorsun dercesine onu süzerken parmağıma süzülen kanı bir suikastçi dikkatiyle takip etti. Koyulaşan gözleriyle elimi kendine çekti ve ağırlaşan nefeslerinin yoğunluğu elimin üstündeki kılcal damarlara akmaya başladı. Atmosfer ansızın absürt derecede müstehcen bir hava dalgasıyla sarsılırken araladığı ıslak ağzından dilini çıkarıp iki parmağımın birleştiği oyukta toplanan kana bastırdı.

Merakla havalanmış kaşlarım düştü. Ardından alnım hoşnutsuzluk içinde kırıştı.

Kalbim düzenini şaştı ve benimle birlikte duraksadı. Göğüs kafesim bolca hava almasına rağmen akciğerlerim oksijen açlığı çekmeye başlamıştı ki dudaklarımın tek ihtiyacı, içinden buz küpleri taşan koca bir bardak soğuk suydu.

Gözlerimi bakışları ile delerken ıslak ve... Tanrım! Sıcak dilini parmağıma sardığı gibi yavaşça emdi. Diğer elim sendelememek için hızlıca arkamdaki tezgaha tutunurken şaşkınlığım diz boyuydu. Gözleri aralanmış dudaklarımın çevresinde gezindi.

"D-dur."

Durmadı.

"Kanı durduracağım." Boğuk sesi göğsümü şişirdi ve geri indiremedim.

"İstemiyorum." Böyle iğrenç bir şeyi yapabilecek kadar gözü dönmüş olmamalıydı. Ah, iğrenç mi? Bir dakika kime göre, neye göre!

Tırnağımın ucuna kadar yalayıp tüm kanı sildi ve ben hayretle kaldığım yerde titredim. Şeytani bir bakışla hırladığı sırada kaçacak delik aramam gerektiğini çok iyi biliyordum. Dudaklarındaki kanı tek bir iğrenme dürtüsü sergilemeden emip yutkunduğunda midemde bir karıncalanma vardı. Üstüme yüklenen bedeni, küçük bedenimi tezgaha sıkıştırdığında ürkekleşen ses tonumla,"N-ne yapıyorsun?" Diye sordum. Daha çok inler gibi bir fısıltıyı andırdığını gittikçe kararan bakışlarındaki yansımamın kırmızıya boyanmasından bilmek, enseme ateş bastırmış ve sıcaklık yanaklarıma tırmanmıştı.

S O N B A K İ R EWhere stories live. Discover now