"Alin bir dakika bekle Elisa haklı. Bildiğim kadarıyla onların yani polislerin gecesi gündüzü olmaz, dediğim gibi belki yardımcı olur bize. Umut'un kartı var mı sende?"

"Hayır, yok" bilmem kaç kez konuşmamıza rağmen unuttuklarımı hatırlayıp aramam üzerine kartını vermemişti hiç.

"Tamam numarayı kaydet telefonuna"

Özge numarayı verdikten sonra emin olmamakla beraber tuşlayıp beklemeye başlamıştım. Dışarıdan gelebilecek ebeveyn tehlikesine karşılık odamın kapısını içeriden kilitlemiştim. Stresten mi kaynaklandığını pek kavrayamamıştım fakat dört dönüp duruyordum.

Telefon birkaç kez daha çaldıktan sonra açılmıştı.

"Komiser Umut Aydemir" gecenin bu saatine rağmen sesi oldukça dinamikti ve böylece Özge'nin yanılmadığı konulara bir yenisi eklenmişti.

"Şey.. Bu saatte rahatsız ettim kusura bakmayın" dedim bir süre sonra. Hayatımda yaşadığım en berbat telefon giriş konuşmasıydı.

"Elisa?"

"Evet.. Benim"

"Saatten haberin var değil mi, senin bu saatte çoktan uyumuş olman gerekmiyor mu?" bana karşı önyargılarını kırmak istiyorsa başta konuşmasını ve hitap şeklini değiştirmesi gerekecekti.

"Dokuz yaşında değilim. Size önemli bir şey söylemem gerekiyor, sabahı bekleyemedim"

"Neredesin? Yüz yüze konuşalım"

"Şimdilik aileme haber vermek istemedim, haberleri yok. Telefondan anlatabilirim zahmet etmeyin"

"Tamam, dinliyorum" işte şimdi heyecanlanmıştım. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatacak mıydım bilmiyordum ama Çağkan'ın suçsuz olduğuna inanıyordum.

"Hani siz geçen hastaneden sonra bizimle merkezde tek tek konuşmuştunuz" hatırlaması için biraz beklemiştim.

"Evet"

"O gece ilacı koyduran kişi kumraldı ve yüzünde bir tane ben vardı"

"Elisa, bunlar bildiğim şeyler zaten. Ne anlatmak istiyorsun?"

"Biz Çağkan'dan şüpheleniyoruz" onun suçsuz olduğuna inanmak istesemde hepimizin iyiliği için ifşa ediyordum. Kısaca ispiyonlamanın nazikçesi.

"Eee.. Şüphelerin yarına kadar bekleyemez miydi?"

"Biz bugün bulduğum not kağıtlarından yola çıkarak okulun yakınındaki bir kırtasiyeciye gittik ve adam bize aynı kumral kişiden bahsetti. Aynı görüntü ve kriterlere uygun tanıdığımız tek Çağkan var ister istemez şüphe ediyor insan"

"Dediğiniz adamla yarın konuşacağım. Adresi ver"

"Tamam mesaj atarım. Tam adresi Özge biliyor"

"Aklınızda soru işareti kalmasın diye söylüyorum. Barda çalışana hepinizin fotoğrafını gösterdik fakat ilacı içinizden biri koymamış. Çağkan'da dahil"

"Yani o değil mi?" Umut isminin hakkını veriyordu. Çağkan olmadığına dair ümitlenmiştim.

"Bilmiyoruz, araştırmalar devam ediyor. Hem neden suçu arkadaşınıza yüklemek istiyorsunuz, yakın arkadaşınız değil miydi o sizin?" suçu kimseye yüklediğimiz yoktu. Sadece oklar Çağkan'ı gösteriyordu. Ayrıca Eren'in söylediği sarışın abi hakkında en ufak bir fikrimiz bile yoktu.

Telefonun karşısında konuşmamı bekleyen Umut'u unutarak odanın ortasında  sessizce dolaşıyor, olacaklar hakkında fikir yürütmeye çalışıyordum. En kötü ne olabilirdi ki? Herhangi birimize daha zarar vermeden yakalayabilecek miydik onu? Belkide sıra bendeydi kim bilir.

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin