Raşit beni içeriye çağırdığında misafirlerimizi uğurlamıştım. Kemal Bey giderken nişanın bir ay sonra olacağını ve o zaman bu kadar sade olmayacağını söylemişti. Tek kızını evlendirirken gösterişten kaçmayacağı kesindi. Umarım Doğan'ın düğünü kadar gösterişli bir düğünle evlenip azapların en büyüğünü çekmezdim.

Herkes gittiğinde hızla yukarıya çıkarak üstümdeki saçma şeylerden kurtulmuştum. Odadan çıkacağım zamansa parmağımda ki yüzüğü hissederek çıkarıp çekemeye bıraktım. Bu yüzüğe asla alışmayacaktım. Aşağıya indiğimde Raşit hala oturuyordu. Yanına gidip oturduğunda ayaklarımı uzattım. Bana ileriye dönük ne düşündüğümü sorunca bilmiyorum demiştim.

"Biz seninle kardeş gibiyiz Kartal, nende duygularını bana açmıyorsun? Mutfaktaki halin neydi öyle neden sinirden deliye döndün?"

"Sen benim ağzımdan laf mı almaya çalışıyorsun Raşit, burada birileri duygularını anlatacaksa o kişi sensin. Bugüne kadar sen anlatırsın diye sormadım ama Pelin ile aranda ne var?"

"Şimdilik... Şimdilik hiçbir şey yok. Umuyorum ki yakın zamanda aramızda güzel şeyler olacaktır. Sıra sende söyle bakalım. Lina'ya karşı ne hissediyorsun?"

"Bunu Pelin mi sormanı istedi?" Raşit sinirlenerek bir şeyler söylemiş sonra da üstünü değiştirmek için yukarıya çıkmıştı. Bende bunalınca bahçeye çıkarak hava almak istemiştim. Başta salınca oturanın Pelin olduğunu sanırken sonradan Lina olduğunu fark etmiştim. Hava epey serinken o tişörtle oturuyordu. Yanına sessizce gittiğimde iç çekişlerini duydum.

"Lina." Lina irkilerek yerinden sıçradığında eliyle gözyaşlarını silmişti. Sonra yüzüme bakmadan iyi geceler diyerek yanımda koşar adımlarla kaçmıştı. Bu kız neden ağlıyordu? Yoksa benim yüzümden mi? Merakıma yenik düşerek peşi sıra kaldıkları müştemilata geldim. Kapıyı Pelin açınca içeriye girebilir miyim, diye sormuştum.

Bana tabi diyerek beni salona buyur etmiş bense Lina'nın odasını sormuştum. "Odası hemen şurası bende havaya almaya çıkıyordum." Bana rahatça konuşun der gibi ceketini alıp dışarıya çıkarak kapıyı çekmişti. Bende onun ardından kapıyı tıklatarak açmıştım. Lina arkası dönük cenin pozisyonunda yatıyordu. İçeriye girip kapıyı çektiğimde yerdeki elbiselere baktım. Anlaşılan küçük bir sinir krizi geçirmişti.

"Konuşmak istemiyorum Kartal Bey beni yalnız bırakır mısınız?" Arkası dönük cevap verince bende pencere kenarına giderek odama doğru baktım.

"Konuşmak isteyene kadar burada bekleyeceğim." Lina bir kez daha burnunu çekmiş ama cevap vermemişti. Aradan beş dakika geçince ayakta durmakta yorularak arkamı döndüm. Bana boş gözlerle bakan Lina hala yatıyordu. Bunun üstüne yanına gitmiştim. O ise yattığı yerde oturma pozisyonuna geçerek başını önüne eğdi.

"Yatağına oturabilir miyim?" Kısık sesle olur, dediğinde yatağına oturarak elimi çenesine götürmüştüm. Başını kaldırdığımda gözünden bir damla yaş sanki kalbime doğru akınca için sızladı. "Neden ağlıyorsun Lina, bugün öptüğüm için mi? Eğer öyleyse gururunu incittiysem özür dilerim." Özür dilediğimdeyse başını çevirmişti. Ne oluyordu bu kıza bir derdi mi vardı? "Lina bilmediğim bir sorunu mu var neden böyle yapıyorsun?" Lina gözlerini gözlerime diktiğinde yutkundu.

"Derdim sensin, derdim beni öpmen derdim senden hoşlanıyor olmam. Derdim kalbimin senin için atıyor olması..."

Lina ben dediğimde git buradan diyerek var gücüyle bana vurmaya başladı. Kollarından tutup durdurmaya çalışsam da başaramamıştım. "Lina!" Kan ter içinde yerimden sıçradığımda rüya olduğunu anlayarak ellerimi yüzüme götürdüm. Bu nasıl bir rüyaydı böyle? Ellerimi yüzümden ayırdığımda parmağımdaki yüzüğümü fark ettim. Keşke bu da bir rüya olsaydı. Yüzüğü parmağımdan çıkardığımda odaya geline yorgunluktan uyuya kaldığımı fark etmiştim

Yataktan çıkınca bu defa yüzüğü çekmeceye koymuştum. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indiğimde Raşit her zaman ki gibi masa da kahvaltısını yapıyordu. Mutfaktan Lina'nın çıktığını görünce onun benden hoşlanma ihtimalini düşündüm. Bu olabilir miydi? Dünkü öpüşmeyi düşünürsek neden olmasın.

Günaydın, diyerek yerime oturduğumda Lina yüzüme bakarak günaydın demişti. "Kartal, bugün Lina ve Pelin kendi evlerine dönecekler bende diyorum ki kahvaltıdan sonra Lina'ya izin verelim gidip evlerine güzelce yerleşip dinlensinler."

"Hayır, Lina hiçbir yere gidemez. Eğer ablası çok istiyorsa gidebilir."

"Bu demek oluyor Kartal, biz böyle konuşmamıştık. Yalnızca belli bir süre misafirimiz olacaklardı."

"Bu evdeki kararları ben veririm Raşit sen değil. Lina gitmeyecek burada kalacak diyorsam kalacak. Eğer illa gideceğim diyorsa açıp sözleşme maddelerini okusun. Son sözüm budur bana karşı gelmeseniz çok iyi edersiniz."


ŞU DÜNYANIN TEK OTORİTE GÜCÜ NEDİR?






YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin