1. BÖLÜM

39K 566 56
                                    

Ben Mirza ASLANBEY. 30 yaşındayım. Doğma büyüme Mardin'liyim. Ayrıca Mardin'in de ağasıyım. Koca bir konakta ailecek yaşıyoruz. Bir erkek kardeşim, kız kardeşim ve üvey ablam var.

Benden büyük bir abim var adı Azad. Kendisi 35 yaşında ve evli. 2 tane de çocuğu var. Kız kardeşimin adı da Berfin 18 yaşında. Okula gidemiyor, çünkü burada kızlar okutulmazdı.

Babamın adı ise Boran. Babam 55 yaşında, sert biridir, en son sözü babam söyler ve ben de dahil son bir şey söyleyemezdik. Babam töreye çok düşkündü. Annemin adı da Nujin'di. 50 yaşındaydı. Annem bu konağa 2. Gelin olarak gelmiş. Babamın ilk eşi de Leyla ana'dı. 49 yaşında. Leyla Ana'nın bir kızı vardı. Adı da Avşin'di. 32 yaşında. Bizim konakta yaşamıyor, evliydi.

Ben mimarlık üzerine uğraşıyordum. Babamın en ünlü şirketinde patronluk yapıyordum. Bazen projeleri ben tasarlardım bazen de sekreterim yapardı bana gösterirdi beğenirsem de yaptığı çalışmayı gercekleşiyordu.

2 YIL ÖNCE:

( MİRZA'NIN 1. EŞİYLE TANIŞMA FASLI):

Yağmurlu bir gündü. Şirketteydim. Yeni projeyle uğraşıyordum. Bir an saate bakmak istedim. Saat 19:00'dı. Bugün bayağı çalışmıştım. Hem acıkmıştım hem de yorulmuştum. Ceketimi giyip şirketten çıktım.

Arabama binip eve doğru yola çıktım. Bugün sanki farklı bir gündü. Bir şeyler olacak hissi veriyordu. Fırtınalar kopuyordu. Eve yaklaşmıştım. Etraf kapkaranlık yollar ise gözükmüyordu. Önümde kimse yoktu ve bende biraz hızlandım. Önüme bir şey atladı aniden fren yaptım. Öylece bakakaldım yola. Elim ayağım tutmamaya başladı. Çarptığım şey aklıma geldi ve arabadan inip ona baktım. Çarptığım kişi bir kız'dı ve yüzüstü yatıyordu hemen onu sırtüstü çevirdim. Yaşayıp yaşamadığını kontrol ettim şükürler olsun ki yaşıyordu. Sonra hastaneye götürmek için yerden kaldırıp arabama bindirdim. Telaşla arabayı sürmeye başladım. Çünkü hayati tehlikesi olabileceğini düşündüm. Kısa bir süre sonra hastaneye vardım. Kucağıma alarak bir sedyeye yatırdım ve hemşireleri çağırdım. Hemşirelerin bir tanesi koşarak yanıma geldi ve ne olduğunu sordu.

Ben de:
- Araba çarptı.
Hemşire:
- Hastanın kimliğini alabilir miyim?
- Tabi.

Çarptığım kişinin çantasını alarak karıştırdım. Bulamamıştım. Cüzdanına baktım. Cüzdanında buldum ve ismine baktım. Şirin. Şirin ÇINAROĞLU'ydu. Baktıktan sonra hemşireye verdim.

Hemşire işlem yaptıktan sonra bana geri verdi bende aldığım yere geri koydum.

Sonra oturmak için gözlerimi hastane de gezdirdim. Şirin'in alındığı odanın karşısındaki sandalye boştu oraya ilerledim.

Yaklaşık 5 dakika sonra babam aradı. Açmak istemedim birden ne diyeceğim diye düşünüyordum. Ne olucaksa olsun dedim ve açtım.

Babam:
- Alo oğlum nerede kaldın yemekler hazır.
Ben:
- Siz yiyin baba ben gelemeyeceğim işlerim çıktı.
Babam:
- Peki öyle olsun bidahakine böyle bir şey istemiyorum.
- Tamam baba. Hadi Allah'a emanetsin.

Dedim ve kapattım. Çok ucuz yırtmıştım. Telefonu cebime geri koydum ve beklemeye başladım.

Sanki hayat durmuştu. Kimse çıkıp bir şey demiyordu. Bekle bekle nereye kadardı. Ayağa kalkıp kapıya vurmaya başladım. Tam bir daha vuruyordum ki kapı açıldı. Hemşire karşıma çıktı.

Hemşire:
- Beyfendi sakin olur musunuz? Burada muayene yapılıyor.
Ben:
- Tamam özür dilerim de o nasıl?
- Şirin hanım mı?
- Evet Şirin.
- Hastamız şimdilik iyi. Vücudunda kırık, çıkık ya da ezilme yok.
- Oh, çok şükür Allah'ım.
- Hastanın yanına girebilirsiniz. Geçmiş olsun.
- Teşekkürler.

Şirin'in yanına girdim. Uyuyordu bir an gülümsedim Allah onu hayata bağışlamıştı. Sandalyeye oturdum uyanmasını bekledim.

İçeriye birden daldılar hemen kapıya yöneldim gelenler babamın en yakın arkadaşı Selim Amca'ydı. Beni görünce şaşırmıştı. Haliyle ben de onu gördüğüme şaşırmıştım.

Selim Amca:
- Mirza oğlum ne arıyorsun burada?
Ben:
- Sakin ol Selim Amca hele otur şuraya. Kızın mı Selim amca bu kız?

Çok sinirliydi. Çarptığımı söyleyemezdim. Bir şey bulmam lazımdı.

Selim Amca:
- Evet Mirza oğlum yeni gelmişti daha İstanbul'dan.

Hiç görmemiştim bu kızı Selim Amcagil bize geldiğinde bu kız yoktu hiç ilk defa görüyordum. Şaşkınlık içerisindeydim.

Ben:
-Şey Selim Amca ben kızınızı hastaneye getirdim ondan buradayım.
- Kızıma noldu Mirza?
- Araba çarpmış ama durumu iyiymiş kırık çıkıkı yokmuş.
- Çok şükür Allah'ım kızımı bize bağışladın. Çok sağol Mirza oğlum. Sana bir can borçluyum.
- Estağfurullah Selim Amca. Ben gideyim artık babamlar beni merak ederler.
- Babana selam söyle Mirza oğlum.
- Aleykümselam Selim amca söylerim.

Arabama bindim ve yola çıktım. Aklıma hep o çarptığım an geliyordu. Hiç aklından çıkmıyordu.

Neyse ki sorunsuz eve varmıştım. Arabamı konağın önüne park edip konaktan içeri girdim.
Kalabalık ailem çardakta toplanmış konuşuyorlardı. Oraya doğru ilerledim ben oraya doğru ilerleyince konuşmayı kestiler.

Ben:
- İyi akşamlar ailem.
Babam:
- İyi akşamlar evlat. Biz de senden bahsediyorduk yaşın geldi de geçiyor ne zaman evleneceksin?
- Yine aynı mı konu baba? Ortada evlenecek kız var da biz mi görmüyoruz?
- Doğrudur. O zaman sen bulamazsan annen bulur sana kız.

Tam bir şey söyleyecektim ki üstüne küçük yeğenim atlamıştı.

Devran ( Mirza'nın yeğeni):
- Amca! Seni çok özledim.
Ben:
- Bende amcam.
- Amca çikolata aldın mı?
- Aa? Nasıl unuttum onu ya ama amcam sana söz yarın 1 tane değil 2 tane alacağım.

Azad abim:
- Çocukları çikolataya alıştırmasana çocukların dişleri çürüyecek Mirza.
- Oğlum zaten 2 tane yeğenim var onlara da karışma.
- Peki sen ne dersen o olsun bu kez.

Çardaktan ayrıldım ve odama ilerledim. Kendimi duşa attım. Duştan sonra eşofman tişört giyip yatağa ilerledim ve uzandım...

EVET ARKADAŞLAR YENİ HİKAYE İLE SİZLERLEYİM.
YANLIŞLARIM VARSA ÖZÜR DİLERİM.
UZUN ZAMANDIR BÖLÜM ATAMIYORDUM ÖZÜR DİLERİM AMA BU HİKAYEME DE ARA SIRA ATMAK ZORUNDAYIM BU ARALAR ÇOK YOĞUNUM. BEĞENİP YORUM ATMAYI UNUTMAYIN.
İYİ GÜNLER GÖRÜŞMEK ÜZERE ARKADAŞLAR KENDİNİZE İYİ BAKIN...

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin