54 | MUTLU OLMA SIRASI BENDE

Začít od začátku
                                    

"Dersim var ve lütfen git artık." Dedi. Zoraki olan her şeyden nefret ediyordu. Asla boyun eğmiyordu. Belki onu kendi pisliğime bulayacaktım ama onun beyazlığına bulanma ihtimalin daha fazlaydı. Ben o beyaza ulaşmak istiyordum. Oysa benim pisliğimi istemiyordu. İnsan istediğine ulaşırdı. "O zaman dersine girmeyeceksin."

Dehşete kapılmış gibi baktı suratıma. "Seninle hiçbir yere gelmiyorum." Dedi korkuyla karışık öfkesiyle. İşte onun bu haline hayrandım. Korkuyordu fakat o zaman bile savaşmaya hazırdı. Gücüne hayrandım.

"İsteyip istemediğini sormadım zaten, güzelim." Dedikten sonra göz kırptım ve sandalyeyi geriye doğru iterek kalktım. Bakışlarımdaki muziplikle baktım suratına. Bana annesini kaybetmiş yavru bir ceylan gibi baktı. Güzel ceylan gözleri olabilirdi tabii bu benzetmenin sebebi.

Gülümsememi zorlukla bastırdım. O bakışları beni cezp ediyordu. Sanki sevabına ortak ediyordu beni. Şefkatle sarmalıyordu etrafımı. Duygusallığımı keşfetmeye başlamıştım ve Serap hayatıma girdiğinden beri oldukça fazla kullanır olmuştum. Bana bir keresinde "şair olacak adamsın..." demişti. Öyle de güzel söylemişti ki, tam deniz kenarında bir bankta oturuyorduk ve o güzel kahvelerini ufka dikmiş hayran hayran Tanrı'nın şaheserini izliyordu.

Bakışları en güzel şarkının notalarını çağrıştırıyordu bana. Hani en beğendiğiniz kısmı tekrar tekrar dinlemek isterdi ya insan öyle tekrar tekrar seyre dalmak istiyordum onda. Kovulmuş bir melek gibiydim. Hissetmiyordum. Hissetmemi sağlayan oydu, ona dair her şey. Onu bırakmamak için bağlılık yemini etmiştim adeta. Umurumda değildi; zaman, mekân, insanlar. Hani sana iyi gelen bir ilaç vardır, pahalı ama sadece onunla iyileşirsin. Hani göz kamaştıran bir kumaş gibi, herkes elde edemezdi. Ben onu istiyordum. Ondaki masumane olanları hissetmeyi deli gibi arzuluyordum. Onda farklı bir aura vardı, nefsimin fikirlerini ön plana çıkaran.

Elimi ona doğru uzattım. Yüzünde gözle görülür derecede şaşkın bir ifade yer aldığında çarpık gülümsemem anında kendini belli etmişti. Gerçekten korktuğu zamanlarda daha vahşi olabildiğini görmüştüm. Sırf köpek onu kovalıyor diye güldüğüm için kollarımda halen izi olan çiziklere neden olmuştu. O çok sevdiğim siyah ojeli tırnaklarını derime batmadığı zaman daha birçok seviyordum.

"Bana ne yapabileceğini hayal dahi edemedim yalnız." Dediğinde ufak çaplı bir kahkaha attım. Kesinlikle tahmin edemezdi. Ama ona bir şey yapmayacaktım. Yalnızca yüzündeki o en iyi Kirlian Fotoğrafçılarının bile saptayamayacağı gülümsemesinin ışıltısını görmek istiyordum. Her türlü bilimin yetersiz kaldığı O'nda, gülümsediği zaman yaydığı enerjinin tarifini dahi yapamazdınız. "Beni takip et."

***

İki saat sonra oradaydık işte. Adrenalin adeta vücuduna depoyla boşaltıldığı yerdeydik. Adrenalin varilinizin delindiği ve tüm bedeninize salgılanmasını sağlayan oldukça yüksek bir tepedeydik. Dağın eteğinden başlayan dönemeçli bir yolda ilerlerken ara ara yanıma dönüyor ve gözlerini siyah bir kurdele ile bağlamış olduğum Serap'a bakıyordum. Adeta köpürüyordu fakat buranın manzarasını gördüğü an sakinleşmişti.

Gözlerinde o görmeyi çok sevdiğim ışıltılar parlamaya başladığı zaman istediğime ulaşmıştım. Garip bir şekilde onu mutlu etmek istiyordum. Zarar vermekten korkuyordum. Öküz herifin tekiydim, onu kırardım ama inadına ateşe yaklaşıyordum. Hatta ateşi avuçlamıştım. Yanmaktan korkmuyordum. Daha önce çok yanmıştım. Şimdi bir kere de onun için yanmak zor gelmiyordu.

"Burası..." diye mırıldandı ama cümlenin geri kalanı asla gelmeyecekti. Gördüklerine bir kılıf biçememiş ve ne diyeceğini bilememişti. ben de ilk başta böyle olmuştum. Burayı keşfettikten sonra getirdiğim tek insandı. Mutlu olması hoşuma gidiyordu. O naif gülümsemesi iç gıdıklayıcıydı. İyi geliyordu be her şeyden öte. Diğer tüm insanların aksine iyi geliyordu.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Kde žijí příběhy. Začni objevovat