Annemin onaylamaz bakışlarına aldırmadan kapıyı kapadım.

''Bugün biraz uyumuşum.İşler çok yoğun biliyorsun.Yazın depolanan malları elden çıkarıyoruz.Haliyle kafa beyin kalmıyor''

İnanmayan gözlerle bana bakıyor,aynı zaman da dudakları alay edercesine kıvrılıyordu.

''Sen anneni kandırmaya utanmıyorsun değil?Anayım ben ana.Bilmem mi oğlumun derdini.Aylardır neden sessizleştiğini?''

Yarım ağız gülümseyip kafamı sağa sola salladım.Sonra da hiç bir şey olmamış gibi ayağa kalkıp dolabıma doğru ilerledim.

''Hafta sonu anne bırakta yatayım.Hemen başka sebeplere bağlama.''

''Sen sus bakayım.Annelere karşı gelinmez.Bilmiyor muyum sanıyorsun ne çektiğini.?.Evlenmek istediğini dile getirdikten sonra bir daha sesin çıkmadı hiç.Eski halinden eser kalmadı oğul.Bir derdin varsa söyle bana ki yardımcı olayım sana.Kız kabul etmedi mi?''

Bu sefer yarım ağız değil,ciddi anlam da ağzımı yayarak güldüm.

Kabul etmedi mi?

Ah zavallı annem.Bir bilseydi oğlunun köpek gibi her gün kadının kapısın da bittiğini,her gün reddedildiğini böyle konuşur muydu acaba?

''Kabul edecek anne.Sadece onu sık boğaz etmekten yoruldum.Biraz kendi haline bıraktım.Düşünsün,taşınsın,kendi ayakları ile,kendi kararı ile bana gelsin istedim.Bu yüzden ondan uzak durmaya karar verdim.''

Asıl gerçek buydu işte.Ondan uzak kalmamın sebebi buydu.İçtiğimiz bir gün Hasan sarhoş haliyle söylemişti bunu.Uzak dur,düşünmesine fırsat ver demişti.Sonra sen böyle yaptıkça kendini daha çok naz'a çekiyor demişti ama ne demek istediğini sarhoş aklımla fazla önemsememiştim.Lakin sabah beynimin ortasına balyoz yemiş gibi uyandığım da tekrar aklıma gelmişti sözleri ve o dakika bir umutla onun sözlerine tutunup sürekli sevdiğim kadının kapısında bitmeyi bırakmıştım.O günden beri de gitmemiştim kapısına.Sadece eskiden olduğu gibi yine uzaktan izlemiştim.

''Gel hele yanıma şöyle.Otur da beni dinle''

Annemin elleriyle pışpışladığı yatağa çöküp elimdeki siyah kazağa baktım.Resmen siyahtan başka hiç bir şey giymiyordum bu aralar.

''Geçenler de gördüm o kızı''

Bakışlarım birden anne'mi bulmuştu.

Onu mu görmüştü?

Nerede?Nasıl?

''Bakma öyle şaşkın şaşkın.Babanla,Ahmet ağa konuşurlarken duydum.Sonra bir gün çarşıdan dönerken evinin bulunduğu sokaktan geçtim.Odun taşıyordu.Gerçi bana biraz zorlanıyormuş gibi geldi ama olsun.Yorulmadan,düşe kalka,kimseye muhtaç olmadan işini kendi yapıyordu sonuçta.''

Annem sustuğunda içten bir gülümseme ile onu düşündüm.Keşke yardım edebilseydim ama keşke demekle olmuyordu işte.Ona uzaktan yapabileceğim en büyük yardım,güneş açtığında odun bulmak için gittiği yerlere,dere kenarlarına,ya da yol kenarlarına belirli aralıklarla bıraktırdığım kesilmemiş odun ve dalı budağı ayrılmamış çalı parçaları koymaktı...

''O güçlü bir kadın.Yaralarına rağmen dimdik durmaya çalışıyor.Kimseye muhtaç olmadan hemde.Korkuları var.Çünkü sevilmenin ne olduğunu bilmeden sevdiği sandığı adamdan darbe yemiş.Aşkın güzelliğini tatmadan acısını tatmış.Dili yanmış bir kere.Göz görmez karşısında ki adamın ne çektiğini.Hep çekeceği acıyı düşünür bu yüzden adım atmaya korkar.O yüzden sabır en güzel şeydir oğlum.Sabredeceksin ki mükafatın bol olsun.''

FERİDEWhere stories live. Discover now