4. Bölüm - James Williams

En başından başla
                                    

'Connor ile konuşup düzelticeğim durumu' diyip kendimi toparladım.

Ders çıkışı her yer de Connor'u aradım fakat bulamadım Tyler da ortalık da görünmüyordu sanırım okulu asmışlardı. Okul koridorlarında düşünceli bir şekilde dolaşırken Jacob'un geldiğini gördüm hemen yönümü değiştirdim fakat adımlarını hızlandırarak bana yetişti.

'Hey, benden mi kaçıyordun sen yoksa yanlış mı gördüm.'

'Yanlış görmedin ama tabirin yanlış kaçmıyordum, muhattap olmamak için yolumu değiştiriyordum.'

Beni duvara sıkıştırıp 'Muhattap olmamak? Hem de benimle?' Dediğinde burnundan solan nefesi hissedebiliyordum. Neredeyse vücutlarımız bir olmuştu. Kokusunu içime çektiğim anda ruhumda büyük bir kıpırdama hissettim. Gözlerinin içine baktığım anda ki o zamanın yavaşlayışı... Bana daha çok yaklaştığı anda kendimi ona bırakmayı istemiştim. Hem de çok istemiştim. Ama bunun doğru olmayacağını düşünüp onu ittirdim.

'Benim derse gitmem lazım.' Diyip hızlı bir şekilde yanından ayrıldım.

O an ki hissettiğim şeyler neydi öyle? Kendimde miydim ben?

Okul çıkışında Lauren ile bir yerlere gitmeyi planlamıştık. Bahçeye indiğimizde Jacob'u gördüm bi anlık göz göze gelişimiz oldu fakat hemen başka yere bakmaya başladım. Yanında aynı ona benzeyen birisi vardı abisi falandı sanırım çok karizmatik birisine benziyordu.

Lauren okuldan çıktıktan sonra bir kafeye girip içeceklerimizi sipariş ettikten sonra konuşmaya başladık.

'Ee Lauren sen kendini nasıl hissediyorsun?'

'Aslında iyiyim diyemem ama kötüyüm hiç diyemem sanırım ben biraz fazla abartıyorum.' Diyip gülümsedi.

'Lauren.' Dediğimde gülüp bana baktı ağzımdan çıkacak kelimeleri merakla bekliyordu.

'Sence aşk nedir?'

'Vay be! Sen Allison Smith bana aşkı soruyorsun.'

'Ya of tamam aman sormadım boşver.'

'Aşk... Hayatındaki en güzel duygudur aşk, Senin için yaratılanı keşfetmektir aşk, Onunla olduğun zamanlar için içine sığmamak demektir aşk, Onu 1 saniye görsen bile kalbinin küt küt atmasıdır aşk, Yer yerinden oynasa bile kalbindekinin yerinin hiç oynamamısıdır aşk... Kısaca aşk hayatında yaşayabileceğin en güzel duygudur.' diyip iç çektiğinde onu hayranlıkla izliyordum çünkü çok güzel söylemişti.

'Vay vay vay! Senden bunları duydum ya daha hiç bir şey istemem.'

'Ya sen onu bırak da hayırdır? Niye sordun şimdi bana bunu?' Diyip güldüğünde

'Öylesine' diyip geçiştirmeye çalıştım fakat pek mümkün olmamıştı bu çünkü Lauren beni çok iyi tanıyordu.

'Yoksa tahmin ettiğim şey mi?' Diyip büyük bir heyecanla bana bakarken yutkundum ve konuşmaya başladım.

'Aslında tam öyle sayılmaz nasıl anlatsam...'

'Çatlatma insanı ya hadii.'

'Jacob...Jacob Williams'

'YOK ARTIK! CİDDİ MİSİN?'

'Hayır, hayır hemen öyle yanlış anlama tam olarak öyle değil aslında.'

'Ee nasıl o zaman?'

'Bugün biraz yakınlaşmamız oldu. Ne bileyim biraz tuhaf hissetim. Heyecanlandım, mutlu oldum ama en önemlisi ise o anın hiç bitmemesini istedim hep öyle kalmak istedim biliyorum çok saçma bir duygu ama...'

'Yaa sen bu çocuğa karşı bir şeyler hissetmeye başlamışsın!'

'Bilmiyorum' diyip ufaktan gülümsedim.

Yaklaşık 2 saat beraber sohbet ettikten sonra Lauren ile ayrıldık. Ben eve doğru yürürken bugün ki olayı aklımdan geçiriyordum. Düşünmeden edemiyordum... Sanırım gerçekten beni etkilemişti. Aslında çok yakışıklı ve karizmatik bir çocuktu Sadece tavırları çok gereksiz! Biraz da kendini beğenmiş. Kafam allak bullak olmuştu. Ne düşünceğimi bile artık bilmiyordum. Hava da oldukça soğuktu, bayağı bir üşümüştüm. Tam eve gireceğim sırada arkamdan bir ses geldi.

'Sen burada mı oturuyorsun?'Diyip ufaktan gülümseyen Jacob'u gördüğümde tüylerim diken diken olmuştu. Onun burada ne işi vardı? Nerden bulmuştu burayı.

'Sen! Sen yoksa beni mi takip ediyorsun?'

'Ne alaka canım, niye seni takip edeyim ki ben? Takip etmem için bir sebep mi var?' dediğinde bi an afallamıştım doğru söylüyordu. Niye beni takip etsin ki...

'Yolda yürüyordum seni gördüm sadece ufak bir tesadüf.'

'Ufak bir tesadüf ha? İyiymiş.' Diyip eve gireceğim sırada.

'Hey! Beni evine davet etmeyecek misin' dedi ve o an resmen dona kaldım. Jacob'u eve mi davet edecektim ben, şimdi etmesem de ayıp olurdu. Ah be Allison! Ah...

'Bu kadar çok istiyorsan önden gir.' Dediğimde gülerek içeri girdi. Evi güzelce bir süzüp 'Güzel bir ev.' Dediğinde 'Sağol' diyerek tebessüm ettim.

'Kahve içer misin?' Diye sorduğumda 'İçerim' diyip koltuğa geçti. O koltukta otururken ben de ikimize kahve hazırlıyordum. İçimde akıl almaz bir heyecan vardı. Gerçekten ben bu çocuğa karşı bir şeyler mi hissediyordum? Yine içimden kendi kendime söylenirken Jacob'un sesiyle toparlandım.'

'Kahveler nerde kaldı?' Dediğinde 'Getiriyorum' diyerek onun yanına geçtim ve oturdum. Kahvelerimizi içerken büyük bir sessizlik vardı bu sessizliği bozan Jacob olmuştu 'Çok güzelsin.' Ne? Bunu gerçekten söylemiş miydi? Kulağımda sorun mu var acaba? Yanlış duydum bence... Ben cevap vermeden kahvemi yudumlarken kendi kahvesini masaya bıraktı. Daha sonra benim kahve mi de masaya koydu ve bana tamamen yaklaştı. 'Allison' diye kulağıma fısıldadığında vücudun sımsıcak olmuştu. Ben bunlara alışık değildim. Yapma. Tam dudağıma doğru yaklaştığı sırada geri çekildim. 'Gitsen iyi olucak. Annem gelir birazdan' dediğimde ayağa kalkıp gülümsedi onun gidişini izlerken içimden geçirdiğim şeylerin haddi hesabı yok! Az önce neler olmuştu! İnanamıyordum. İnanmakta güçlük çekiyordum. Jacob ve ben az önce neredeyse öpüşecektik.
JACOB VE BEN... YOK ARTIK! YOKSA BU GÜNDEN SONRA VAR ARTIK MI DEMELİYİM?

Gizemli GüçlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin