3. Sezon 2. Bölüm

287 9 1
                                    

Arun tohumları almaya çalışmayı bırakıp Defne'nin yanına koştu.
Arun:
-Defneeee! Aç gözlerini Defne.
Defne yavaş yavaş gözlerini açmaya çalışırken:
-Neden gidip tohumları almıyorsun.
Arun:
-Sen olmadan prensesin ismini öğrensem ne çıkar? Sen olmadan olmaz Defne.
Arun Defne'yi ayağa kaldırmıştı.
Arun:
-İyi misin?
Defne:
-Bilmiyorum. Neden kötülendiğimide bilmiyorum.
Arun:
-Hadi gidelim burdan.
Defne bir anda Arun'u itti. Ve ağacın başına geçip sihirle tohumları almaya çalıştı. Ağaçtan tohumları aldı. Ama bir tohum eksikti.
Defne:
-Olamaz.
Arun arkasından tohumu göstererek seslendi:
-Bunu mu arıyorsun Kraliçe.
Defne arkasını döndü ve Arun'un elindeki tohumu gördü.
Defne:
-Ver o tohumu bana Arun.
Arun:
-Anlamıyorsun değil mi. Hiçbir önemi yok senin için. Aşkımın, sevgimin. Birlikte çok mutlu olabiliriz.
Defne:
-Aşk dediğin tek kişilik olursa onun adı mutluluk olmaz Arun.
Arun:
-Öyle mi Kraliçe? O zaman artık benim içinde önemi yok senin ne düşündüğünün. Kızının ismi artık ellerimde.
Arun ışınlanarak gitti.
Defne:
-Aruuuuuun! Arun gel burayaaaaa!
Selim:
-İris sen ne diyorsun?
İris:
-Bir, iki gündür bulantım vardı. Ben de... Öyle olacağını düşünüp.
Selim:
-Allah'ım bu, bu, bu olamaz.
İris:
-Oldu işte Selim. Hamileyim. Senin çocuğunu taşıyorum karnımda.
Selim:
-İris... Lütfen biraz çıkar mısın?
İris:
-A, ama Selim...
Selim:
-İris lütfen düşünmeye ihtiyacım var.
İris:
-Peki Selim.
Diyerek dışarı çıktı. İris kapının önünde şeytani gülümsemesi ile kendi kendine konuşuyordu:
-Düşün bakalım Selim. Nasıl olsa artık avucumun içindesin.
Nil odasından çıkarak koşarak geldi ve:
-Anneciğim.
İris:
-Ne o Nil. Bakıyorum iyileşmişsin.
Nil:
-Eveeeet. Kendimi çok iyi hissediyorum.
İris içinden:
-Acaba sinir yapabildiğini farkında mı?
İris:
-Nil?
Nil:
-Ne oldu Anne?
İris:
-Bugün bişeyler tuhaf gidiyor gibi geliyor mu?
Nil:
-Senden farkettin demek bendeki bu değişikliği.
İris telaşlı bir şekilde:
-Nasıl yani? Sen anladın mı?
Nil:
-E tabiki Anne.
İris:
-Eeee. Hiç tuhaf gelmedi mi?
Nil:
-Gelmez mi anne. Tabiki tuhaf geldi. O yüzden hemen gidip şimdi yapacağım.
İris:
-Ne yapacaksın?
Nil:
-E Duru ile uğraşacağım işte. Baktım bu günlerde çok uğraşmıyorum. Gerçekten çok tuhaf bir durum.
İris:
-Ay evet baya tuhaf bir durum.
Nil gittikten sonra İris:
-Neyse ki benim süzme salak kızım hiçbişey anlamamış.
Tork tohum ile prensesin ismini öğrenmeye çalışırken Defne geldi ve:
-Ver o tohumu bana Arun.
Arun gülerek:
-İşte bu artık imkansız Kraliçe.
Defne:
-Ne demek imkansız?
Arun:
-Şu anda tohum şu gördüğün kazanın içinde kaynıyor. Ve birazdan prensesin ismini bana verecek.
Defne kendi kendine fısıldayarak:
-Olamaz.
Selim Defne'nin fotoğrafına bakarak ağlarken:
-Özür dilerim Defne. Çok özür dilerim. Yaptığım hatanın geri dönüşü yok maalesef. Seni sonsuza dek kaybettim biliyorum. Ama sen her zaman benim kalbimde olacaksın.
Defne kazana sihir yapmaya çalışırken Arun kazana bir koruma kalkanı yaptı.
Arun:
-Boşuna uğraşıyorsun Kraliçe. Bu iş bugün bitecek. Prensesin ismi birazdan hazır bir şekilde elimde olacak.
Defne:
-Sen ne kadar iğrenç biri olmaya başladın. Söz verdin, sizi rahat bırakacağım dedin.
Arun:
-Seninde gözlerin git gide ne kadar körleşiyor farkında mısın? O adam seni aldattı, İris ile birlikte oldu. Sen hala kocan için çabalıyorsun.
Defne umursamaz bir şekilde gözyaşları akarken:
-Sarhoştu. Kendinde değildi. Orada İris yerine ben varım zannediyordu.
Arun:
-Kendi söylediğin şeylere kendin bile inanmıyorsun. Eğer gerçekten seni sevseydi, sarhoşken bile orada senin olmadığını anlayabilirdi. Hatta o gece İris ile birlikte aynı evde bile olmazdı. Ama ne yaptı Selim seni aldattı.
Arun Defne'nin o halini gördükçe içi acıyordu. Ama belli etmemeye çalışıyordu.
Tork elinde kağıt ile geldi:
-Buyrun Yüce Arun. Prensesin ismi bu kağıtta yazılı.
Kağıt ikiye katlıydı Arun Tork'un elinden kağıdı alıp açtı.
Selim aşağıya indi. İris televizyon izliyordu.
Selim:
-İris.
İris arkasını döndü ve:
-Aaa. Selimciğim. Gelsene birlikte televizyon izleyelim.
Selim:
-Yok. Ben yatacağım. Şeyi söylemek için geldim.
İris:
-Neyi?
Selim:
-Yarın gidip nikah tarihini alırız.
İris:
-Neeee? Ay Selim... Sen ciddi misin?
Selim:
-Evet. En kısa süreye verir umarım.
İris:
-Ay bende çok umarım.
Selim merdivenlerden geri odasına çıktı.
İris kendi kendine gülerek:
-Şimdi işin bitti Kraliçe. Bakalım Selim'in benimle evlenmek istediğini duyunca hala ona bir şans vermek isteyecek misin?
Arun kağıdı açtı ve Defne'ye bakarak:
-Duru?
Defne gözyaşları akarken:
-Hayır. Bulamamışsın Arun.
Arun:
-Birbirimizi kandırmayalım Kraliçe. Ulu Ağaç asla yanılmaz. Bunu sende bende çok iyi biliyoruz. Bu bizim İris'in evinde olan kız demi. Demek babasına o kadar yakın, ama bir o kadar da uzak.
Defne:
-Bana bak Arun. Eğer kızıma bişey yaparsan...
Arun:
-Şşşşt! Merak etme. Kızına hiçbişey yapmayacağım. Ama sen Selim'e bişey söylemediğin sürece.
Defne:
-Aşağılık pislik! Tohumu kızımın adını öğrenmek için kullandın. Zaten artık istesem de söyleyemem.
Arun:
-Çok güzel o zaman.
Defne arkasını dönüp giderken:
-Boşuna çabalıyorsun Arun. Kötü olan biri asla kazanamaz.
Arun Defne giderken arkasından bağırdı:
-Avucumun içinde kızının ismini tutarken böyle rahat konuşuyor olman tuhaf.
Defne onu hiç takmadan gitmişti. Arun buna çok sinirlenmişti. O anda İris geldi.
Arun:
-İris? Niye geldin?
İris:
-Nasıl diyor ölümlüler? Size bomba gibi haberlerim var.
Arun:
-Söyle bakalım. Yine ne yumurtlayacaksın.
İris:
-Selim bana evlenme teklifi etti.
Arun gülümseyerek, Tork ise tedirgin bir şekilde:
-Neeee?
Arun:
-Nasıl oldu bu?
İris:
-Tabi onu biraz bu duruma muhtaç bırakmış olabilirim. Karnımda onun bebeğini taşıdığımı duyunca...
Tork telaşlı bir şekilde:
-Ne bebeği?
Arun gülerek:
-Aferin Cadı. Şimdi gözüme girmeye başladın. Merak etme Kraliçe benimle evlendiğinde, sende payına düşeni alacaksın.
İris:
-Teşekkürler Yüce Arun.
İris ışınlanarak gitmişti. Arun Defne'nin odasına geldi.
Defne sinirli bir şekilde:
-Ne istiyorsun? Çık hemen dışarı.
Arun:
-Sakin ol Kraliçe. Sana çok önemli bişey söylemek için geldim.
Defne:
-Söyleyeceğin şey her neyse ilgilenmiyorum.
Arun:
-Nura o kadar emin olma.
Defne Arun'un yüzüne imalı bir şekilde baktı.
Arun:
-İris Selim'den hamileymiş.
Defne gözünden yaş damlası akarken kendi kendine fısıldayarak:
-Ne?
Arun:
-Selim bunu öğrenince İris'e evlenme teklifi etmiş.
Defne ağlarken yutkunarak:
-Çı, çık dışarı.
Bir anda bağırdı:
-Çık dışarııııı!
Arun dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Defne yatağına oturdu ve ağlayarak kendi kendine:
-Neden Selim? Neden?
Selim yatağında otururken:
-Affet beni Defne. Ne olur affet.
İkiside ağlıyorlardı.
Duru Defne'nin fotoğrafını eline aldı:
-Anneciğim. Canım annem.
Fotoğrafı iki kolunun arasında göğsünde tutarken o tatlı bakışı ile gülümsüyordu.
Nil odaya geldi:
-Sen ne yapıyorsun burda. Saatlerdir böyle sessiz bir şekilde.
Duru:
-Sanane Nil.
Nil:
-Ne demek sanane. Burası artık bizim evimiz canım. Az önce annemden duydum. Selim Amca ile evleniyorlarmış.
Duru:
-Neeeee?
Diye bağırırken fotoğrafı yere düşürdü.
Nil:
-Durum böyle işte Durucuğum. Sende kendine kalacak yer bulsan iti olur. Çünkü annem ile Selim amca evlendiğinde sende bu evden postalanacaksın.
Nil dışarı çıktığında Duru ağlayarak yatağına oturdu.
Defne:
-İşte böyle Mira. Selim ile İris evleniyormuş.
Mira:
-Peki sen ne yapmayı düşünüyorsun?
Defne:
-Ne yapabilirim Mira. Ben ailemizi bir araya getirmeye çalışırken o'nun İris ile bir bebeği olacak. Ben bu konuda ne yapabilirim.
Mira:
-Gerçekten bu kadarını bende beklemiyordum. Üzgünüm Defne. Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum.
Defne:
-Bişey söylemene gerek yok Mira. Çünkü artık bende Selim'e söyleyecek söz bulamıyorum.
Mira:
-Ama böyle bitemez. Bitmemeli...
Defne öylece Mira'ya bakıyordu.
Selim'in odasının kapısı çaldı.
Selim:
-Giiiiir!
Duru kapıyı açıp içeri girdi.
Selim:
-Gel Durucuğum.
Duru Selim'in yanına gelerek kucağına oturdu ve:
-İris abla ile gerçekten evlenecek misin?
Selim:
-Sen nereden duydun?
Duru:
-Nil söyledi.
Selim:
-Tamam söyleyeyim. Evet evleneceğim.
Duru:
-Ama sen an...
Tam anne diyecekken durdu ve devam etti:
-Defne ablayı seviyorsun.
Selim:
-Hmm. Bu konuyu sana şöyle anlatayım Duru. Hayatta bazen yapmak istemediğin, ama yapmak zorunda bazı şeyler vardır. Benim İris ablan ile evlenmem de işte böyle bişey.
Duru:
-Peki evlenince beni evden gönderecek misiniz?
Selim gülerek:
-Tabiki hayır. Bunu nereden çıkardın?
Duru:
-Hiiiç. Öyle aklıma geldi.
Selim:
-Hadi şimdi Selim amcaya kocaman bir öpücük kondurdup yatağına koş.
Duru:
-Tamam.
Diyerek gülümsedi ve babasına kocaman bir öpücük kondurdu. Acaba Duru böyle ne kadar devam edebilecekti? Aynı evin içinde babası ile birlikte yaşarken, ona baba diyememek küçük bir kız için çok ağır olur herhalde.
Duru yatağına gittiğinde yine annesinin fotoğrafına bakarak:
-Hadi gel anne. Babam evleniyor baksana. Ne olur gel artık.
Defne acılar içinde ağlayarak yatağında yatıyordur.
1 hafta sonra...
İris:
-Herşey hazır değil mi? Nikahım da en ufak bir aksilik bile istemiyorum.
Görevli:
-Merak etmeyin İris Hanım. Herşey hazır.
Selim içeri girdi ve İris'i gelinlikler içinde görünce, bir an orada Defne'nin olduğunu düşündü.
İris:
-Nasıl olmuş Selim?
Selim:
-Ço, çok güzel olmuş.
İris:
-Ay çok teşekkür ederiiiiim.
Dediğinde kendine geldi ve orada İris olduğunu fark etti.
Davetliler ve Nikah memuru gelmişti. Herşey hazırdı ve nikah başlamıştı. O anda Defne ışınlanarak geldi ve kapıdan ağlayarak onları izliyordu.
Nikah Memuru:
-Siz İris Bektaş hiçbir baskı ve zorlama altında kalmadan Selim Gündoğdu ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
İris mikrofona gülerek bağırdı:
-Eveeeeet.
Diye bağırdı. Herkes alkışladı.
Nikah Memuru:
-Siz Selim Gündoğdu hiçbir baskı ve zorlama altında kalmadan İris Bektaş ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
Selim bir an duraksadı. Cevap veremedi. Daha sonra Selim:
-Evet.
Derken içinden geçirdi:
-Hiçbir zorlama altında kalmadan...
Selim ile İris defteri imzaladı ve herkes alkışladı.
Defne:
-İşte şimdi bizi öldüren imzayı attın Selim.

Bölüm Sonu

Kayıp Prenses (FİNAL) Where stories live. Discover now