53 | SENDE BOĞULACAĞIM

Comenzar desde el principio
                                    

Aynada suratıma bakmaktan vazgeçip kapıya yöneldim. Elim ayağım titriyordu. Her an patlayabilecek bir bomba gibi hissediyordum. Midem halen kendine gelememiş, başımın dönmesiyle birleşmişti. Ayakta duracak gücü dahi zor buluyordum kendimde. Şimdi merak ediyorlardır; Murat Yaşar halen dimdik ayakta mıdır diye. Hayır ve asla eskisi gibi de olamayacaktım. Devam edilmesi gereken noktadan sonra devam edecektim belki evet ama hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. Duygularımı törpülediğimi sanırdım. Hissizleşmiş adeta uyuşmuş gibi yaşamaya başladıktan sonra hayatımda öfke, nefret ve kine yer bırakıştım. Onunla ben yeniden hisseder olmuştum. Farklı bakmıştım o varken yanımda. Bakış açım, ruhum, benliğim, ben... Değişmiştim! Hiç kimsenin asla başaramayacağı şeyleri gerçekleştirmişti meleğim. Onsuz bir yolu seçmeyi bırakın, öyle bir yolun varlığına dahi inanamıyordum. Artık güvenmiyordum kendime. Ayakta durmaya dahi gücü olmayan işe yaramaz herifin teki olup çıkmıştım. Artık her şey bambaşkaydı ve hayatım avuçlarımdan kayıp gitmişti. Buna engel olmaya zamanım bile olmamıştı üstelik. Şimdiye kadar kendimin şekillendirdiği hayatımda, kendimi Tanrı ilan etmiştim. Fakat işte asıl Tanrı böyle göstermişti bana gücünü, kuvvetini. Kendi hayatımın efendisi olamayacağımı, asla işlerin benim elimde olmadığını ayağımı kaydırarak bana göstermişti.

Şimdi meleğimin artık olmayışı, tartışılamaz, çırılçıplak bir gerçekti. Tepe taklak olmuştum. Tanrı bana asıl efendinin kim olduğunu meleğimi alarak kanıtlamıştı. Kanatlarımı koparmıştı. Hiçbir şey benim elimde değildi. Aslında kaybedecek bir şeyi olmayan insanın işi daha kolaydı. Kaybetme korkusu ve kaybetme hissinin tarifi olamazdı. Tartışılamazdı bu. Bu hislerin tarifi bir yemek gibi yazılamazdı. Fakat insan bu hissi yaşayarak okur, ancak yaşayarak öğrenirdi. Ben gibi...

Son anda çarptığım adama diklenmeye başlamam üzerine güzel bir dayağı yemiştim. Şimdi ıslak İstanbul sokaklarının zeminine sırt üstü uzanmıştım ve gökyüzünü seyre durmuştum. Karanlık sokağı aydınlatan aya arkadaşlık ediyorlardı adeta. Aya baktım. Bana güzelimi, meleğimi hatırlatıyordu. Onunda teni böyle parlardı, o da böyle ışık saçardı. Şimdiyse, ah!

"Ne yapıyorsun yerde kuzen?" Gözlerimi yumduğum sırada Gürkan'ın kulaklarıma ulaşan sesi duyuldu. Suratımda cılız bir sırıtma can buldu. Ardından yeniden gözlerimi açtım ve kafamı yan çevirerek Gürkan'a döndüm. Bitkin haliyle sanki ben değil de o günlerdir bar köşelerinde içiyormuş gibi gözüküyordu. Onun suratında da benimki gibi bir sırıtış yer buldu. Birbirine oldukça benzeyen yüz hatlarımızdan dolayı, bu gülüşlerin ikiz dahi olduklarını söyleyebilirdik. Ya da tıpa tıp eşi olduğunu da iddia edebilirdik.

"Güzel bir dayak yedim sindiriyorum." Kahkahası kesildikten sonra yanıma adımlamaya başladı. Elinden destek alarak yere bağdaş kurarak oturdu. Ardından bakışlarını karşıda bir noktaya sabitledi ve derin olduğunun kokusunu bir kilometreden dahi alabileceğim düşüncelerine daldı.

"Sanırım senin durumuna düşmeden önce O'na gitmeliyim."

Sabırla başımı ona döndürdüm. "Ha şunu bileydin be kardeşim."

Yavaşça bakışlarını bana çevirdiğinde doğruldum. "Kusura bakma kardeşim ama sen o kızın sensiz iyileşeceğini düşünmekle en büyük salaklığı yaptın. Ilgın ne sensiz iyileşebilir ne de sensiz yeniden nefes alabilir. Ben sana temelli git, kızı sıkboğaz et demiyorum. En azından yanına git ve oradakiler onun bir erkek arkadaşının olduğunu göster. Benim yaptığım hataları yapacaksan eğer, şimdiden defolup çık kızın hayatından. sen de benim gibi yapma, eğer onun ölümüne sebep olacaksan, çekip gitmen gerekir." Gözlerim doldu. Erkekler ağlamaz kuralını koyana bir güzel sövdükten sonra devam ettim. "Onu kaybettikten sonra ki pişmanlık neyine yarar? O avuçlarından kayıp gittikten sonra kıymetini anlamanın ne anlamı var? Onsuz nefes alabilir misin lan? Bir düşün, onsuz var olabilir misin?"

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora