❣1. BÖLÜM❣

17.7K 536 38
                                    

Benim bu hayatta unutmak istediklerim, hatırlamak istediklerimden her zaman fazla oldu. İnsanlar, o kadar yıkıyorlar ki seni. Savunmasız kalana kadar ard arda sırtından bıçaklıyorlarda haberin olmuyor, bir farenin insanı yavaş yavaş kemirmesi gibi. Sonra değiştin diyorlar, halbuki bunu yapan onlar. Yeni yeni idrak etmeye başlıyorsun olanları. Tek bir kelimeyi bile hak etmeyen insanlara, hayatındaki belki de en uzun cümleleri sıralamışsında haberin olmamış.

Yavaşça, ahşap merdivenlere çıplak ayaklarımı sürüyerek aşağı inmeye başladım. Kafamın içinde kalabalıklaşan sesler başımı ağrıtıyordu. Hayır delirmedim! Sadece fazla düşünüyorum. Ellerimi korkuluklara sürterken gerçek yeniden yüzüme vuruyor. Boş evde gıcırtı sesi yankılanıyor. Bir insan bu kadar yalnız olabilir mi? Arada, bir defa bile yüzünü göremediğim çalışanımız evi toparlayıp bir kaç tencere yemek yapıp gidiyordu.

Babam; kendini işine adamış, işi uğruna gözü kimseyi görmeyen kişiliksiz bir insan. İnsan demem doğru olur mu bilemiyorum. Üvey annemle birlikte şu an yurt dışındalar. Genç bir kızı yalnız birakabilecek kadar da sorumsuz bir baba. Baba demekten utanıyorum.

İnsanı hayata bağlayan bir şeyler olmalı bu Dünya'da. Umutları olmalı, idealleri. Aslında belki de tek ihtiyacımız olan sıcak bir aileydi. Saçını okşayan bir anne, belki peşinde dolanan bir kardeş, ve en önemlisi varlığıyla seni her an koruyabileceğini hissettiren bir baba.

Umutlarımı yıktılar. Hayallerimi yıktılar. Bana ait kalan ne varsa avucumun içinden söküp aldılar. Artık mutlu olsunlar. Çünkü beni değiştirmeyi başardılar. Yeterli onlar mutlu olsunlar. Ben kaybettim. Onlar kazandı.

Bu gün yeni bir okulda yeni bir başlangıç yapacağım. Yeni başlangıçlar yeni umutlar demekti. Bu okul benim umudum olabilirdi. Olmaması için bir neden yoktu ki. Sadece biraz kırgın, biraz yorgundum.

Dışarıdan gelen korna sesiyle anahtarımı alıp evden çıktım. Bu güne kadar hayatta tek başıma mücadele etmeyi iyi kavramıştım. Neyin ne olacağını ayırt edebilecek yaştayım sonuçta. Adımlarımı hızlandırıp Gelen servise doğru yürümeye başladım. Bu arada kapıdan çıkarken aldığım siyah kapşonlumu giydim ve klasik okul servis aracına bindim. Boş bir yer bulup yayıldım koltuğa. Okula ilerlerken kafamda dolanan binbir türlü kargaşa ile yolun nasıl geçtiğini ne ara okulun bahçesine geldiğimizi fark edemedim. Birbirini iten insanların inmesini bekleyerek yavaş ve aheste adımlarla servisden indim.

Etrafta bir sürü kahkaha atıp birbirine sarılan insan cümbüşü vardı. Mutlu insanlara dayanamıyordum. Ne kadarda bencildim! Bu saçma düşüncelerden kurtulmaya çalışarak, görkemli binanın kapısına doğru, kendimden taviz vermeyen adımlarla ilerledim. Gittikçe daha da kalabalıklaşan ortam yüzünden gerilmeye başlamıştım. Boynumdan akmaya hazırlanan kücük su damlaları buna işaretti.

Kapıdan içeri girdiğimde bütün gözler bana çevrildi diyemiyeceğim. Hadi ama okula gelen yeni öğrenciye olan ilgiye inanmıyorum. Sadece saçmalıktan ibaret. Şu an kimsenin beni aldırmayışı gibi!

Gözlerimi az önce adlandırdığım görkemli binanın içinde gezdirdim. Gerçekten hoş bir okuldu. Genişliği az da olsa insanın içine su serpebilecek cinstendi. Duvarlarda asılı olan tablolar hoş bir görüntüyü yansıtıyordu. Eski okulum da bundan farksız değildi. Zengin züppelerinin okulu işte ne beklersin! Hayat onlara güzel.

Tamam bende zengin bir aileden geliyorum fakat bunu hiç bir zaman yüze vurmadım. Düşüncelerimin arasında 'Müdür Odası' yazılı kapıyı bulmayı dileyerek yerleri kaliteli olduğunu belli edercesine parlayan fayansların üzerinde ilerledim.Bir süre aradıktan sonra 'Müdür Odası' yazan kapıyı bulunca hafif dudağımın kenarı kıvrıldı. Ellerimi cebime sokarak yavaş ve temkinli adımlarla kapının önüne geldim. Sağ elimi cebimden çıkartarak üç kez kapıyı tıklattım.İçeriden gelen 'gir' sözcüğü ile günün başlangıcına ilk adımımı attım.

SERSERİM (Zaaf)*Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin