10.BÖLÜM

315 193 88
                                    


2017 Ekim İstanbul

Eylül konseri'nin üzerinden bir ay geçti. Konser'in sarstıntıları veyaErdem'in sarsıntıları bir türlü geçmek bilmedi.
Kızlar Tuna'nın evindekikoltuklara kuruldu. Ellerinde telefonla dedikodu saatinin dibine vurdular.
Mesele hala aynıydı. Erdem'inyakışıklı oluşu, Tuna'nın Erdem'den etkilenmesi.
Kızlar başladı konuşmaya. Erdemşöyle yakışıklı, böyle yakışıklı diye.
Tuna : Kızlar bir aydır aynıkonu ama kusacağım şimdi artık. Ayrıca abartılacak bir şey yok. Fena değil.
Buse: Eh fena değil mi, adamateş ediyor Tuna. Farkında değil misin?
Tuna :Yani karizmatik bir çocukama bize ne ya elin adamından alt tarafı bir konserdi. Geçti gitti işte.
Ceren: Aman ruhsuz seni ya. Senne anlarsın... Oğuz gibi bir insan azmanından sonra tabi sen de haklısın. Kızımdüşünsene bu adamla aynı sahnede çaldın hiç mi etkilenmedin ?
Ayrıca duyduğum kadarıyla çok romantik. Ben yerinde olsam notaları falanşaşırırdım zaten sahnede.
Buse: Allah dağına göre karveriyor işte demek ki. İyi ki sen değilsin.
Ceren : Aman çok bilmiş... Sahnedegözlerini kapatmayı unutma, maazallah Tuna .

***
Tuna uzun zamandır hissettiği,içinde tuttuğu bir hissi söylemek üzereydi. Kendisini daha fazla tutamayarak, benbu kadar heyecan duyduğum çok az an hatırladım hayatım boyunca bu da onlardanbiriydi. Erdem beni aradığında bir şey yoktu. Sıradan her zaman yaptığım şeyiyapacaktım. Ama Erdem'in sesini ilk kez o akşam konser alanına doğru giderkentelefonda duydum. O kalabalığın içinde bile etkileyici bir sesi vardı. Vesahnede onunla çalarken bana güven verdi...

Kızlar bir hayale dalar gibiTuna'nın sözlerinin içine doğru daldılar.
Gözleri hülyalı hülyalıdaldılar.
Buse:Ay ne güzel anlattın sen ?
Ceren : Aferin sen bir aydırbunu içinde mi tuttun ?
Kızlar bu doru yağmurunun telaşının içindeyken Tuna'ya gelen bir mesaj her şeyidurdurdu. Erdem Tuna'ya mesaj atmıştı. Zaten bir ay boyunca aralıksız birşekilde bir sürü şeyden konuşuyorlardı. Müzik, sanat, edebiyat, ankara,okullar, İstanbul, müzik piyasası ve akla gelecek daha bir sürü şeyden...
Akşam sahne alacakları Mekan'aTuna'yı ve kızları davet ediyordu. Tuna ikiletmeden kabul etti.
Akşam İstanbul'un en lüks canlımüzik yapan bar'larından birinde çalıyordu Erdem ve arkadaşları.
Erdem, sahnedeydi. Tuna'nıngeldiğini görünce keyfi yerine geldi. Daha keyifle söyledi şarkılarını, harikabir gece oluyordu. Herkes çok eğlendi. Ekip verdikleri her arada soluğukızların olduğu masada yer alıyordu. Erdem fırsat bulduğu her anı Tuna ilevakit geçirmek için kullanıyordu. Akif ve ekip uzun süredir konuşup tartıştıkları bir durumu Erdem'e söylemişErdem de kabul etmişti. Tuna'yı grupta istiyorlardı. Kısa süren bas gitaristmaceraları ile artık grupta yorulmuş, bir şeylerin artık tamamen resmiyetkazanması için uğraşıyordu. Gruptaki kişinin sadık ve uzun süreli kalmalarınıistiyorlardı. O eylül konserlerinden sonra yine Tuna birkaç kez daha sahne aldıgrupla.
Tunailk konserden beri grup işine sıcak bakmıyordu. Kendisi caz müzikle uğraşıyorduama Erdem'lerin grubu Rock müzik yapan bir gruptu. Ve piyasada popüler olanşarkıları söylüyordu daha çok. Erdem kendisini ikna etmek için büyük bir çabayagirmişti. Ama Tuna bir türlü kabul etmiyordu. Bu konuda en büyük yardımcısıCeren'di. Zaten ilk eylül konseri de Ceren'in ısrarı ile olmuştu. CerenTuna'nın uzun süredir para kazanamadığını biliyordu. Arkadaşlarından da paraisteyen veya başka bir şekilde idare eden biri değildi . O yüzden Tuna'yasessiz bir şekilde iş ayarlamıştı. Bunu bilen tek kişi de Erdem'di. Erdem'eTuna'nın fotoğrafını göstermiş ve müziği hakkında bilgi vermişti. Anında kabuletmişti Erdem. Erdem'in bir anda kabul etmesi Ceren'e garip gelmiş olsa da .Üzerinde durmamıştı.
Erdemsahne arasında Tuna'ya grupla çalması için teklifte bulundu. Tuna uzun sürediraklından geçiriyordu . Ama henüz net bir karar verememişti. Erdem ve Tuna biraraya geldiğinde elektrik o kadar yükseliyordu ki herkes bunun farkındaydı.Uzaydan bakan herhangi birisi bile bu iki insanın birbirlerine olan aşkınıgörüp anlar, fark ederdi. Erdem etkileyici anın ardından sahneye devam etmekiçin masadan müsaade alıp sahneye geçti.
İki sahne arası sohbet keyfinegölge düşmesi gibi kapı açıldı ve içeri Merve girdi.
Masadaki kızlar hariç herkesMerve'yi kırk yıllık dost gibi karşıladı. Erdem'in arkası masaya dönüktü oyüzden olan biteni ancak Akif'in anlatması ile daha sonrasında anladı.
Merve, masadaki kızlara eliniuzattı.
"Merhaba , Merve ben. Erdem'ineşiyim."
Tuna ve kızlar başta olmak üzere masadaki herkes buz gibi kesildi. Herkes herşeyi biliyor da kimse bir şeyi söze dökemiyor gibiydi.
Tuna masadaki gergin havayıdağıtan ve kendisini küçük düşürmemek için
" Merhaba Tuna bende. Çok memnun oldum.Grubun yeni bas gitaristiyim."
Masada herkes sıraylabirbirlerine baktı. Bakışmalar sürerken, iki kadın arasındaki sessiz savaşçoktan başladı. Az önce Tuna aslında bir aydır yalvar yakar Erdem'in teklifinilaf arasında kabul etmişti. Ve bunu herkes Merve'nin bulunduğu bir anlaöğrendi. Kısa süreli bir gergin anı dağıtmak adına Anıl meseleyi halletmek içinortaya atıldı. Zira Merve grubun menajeriydi. O yüzden haberi olmaması gibi birdurum olamazdı. Şimdi ise bilmediği bir durumun içine düşmüş gibiydi. Akifhemen Merve ile başladı konuşmaya. Ekip yavaş yavaş sahneye geçerken Tunakafasını kaldırdı Erdem' e baktı. Erdem'in güler yüzlü haline tam aksi olarak,kırgın ve hayal kırıklığı dolu bakışlarla baktı. Erdem neden böyle baktığınıkafasını yana doğru çevirip Okan'ın yanında Merve'yi görünce anladı. Fakatsahneden inemedi. Konser kaldığı yerden devam edecekti. Tuna kızlara ve ekibesabah erkenden dersi olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyleyip mekandan ayrıldı.
Herkes şaşkındı. Kimsekendisini belli etmeyen bir şaşkınlık yaşıyordu. Ya da en azından bellietmediklerini düşündükleri bir şaşkınlık içindeydiler. Kızlar Tuna'nın hemenardından başka bir bahane uydurarak çıktılar. O gece orada ne olduysa, nehissedildiyse kaldı gibiydi. Sanki bir daha daha fazlası daha devamı olmayacakgibiydi...
Yarım kalmışlık hissi, eksikhissetmek... İşte Tuna'nın uzun İstanbul yollarını aşarken hissettiği tek şeybuydu. Yağmurlu bir İstanbul akşamıydı. Ekim ayının en güzel yağmuruydu belkide. Tuna yağmurun da etkisi ile hırsını , kızgınlığı yanına alıp kendini vurduyollara . Kısa sürede gözden kayboldu. Kızlar onu gece eve gelene kadar arayıpdurdular. Erdem neden erken gittiğini bal gibi anlamış ama söze dökülen,bilinen herhangi bir şey olmadığı için kondurmuyordu.
Buse ve Ceren 'in anahtarıyoktu. Nesrin ablada beklediler. Tabi Nesrin'de beklerken durumu anlatmamakolmazdı. Ya da Nesrin durumu anlatmadan onları sağ bırakmaz, çenesi ile yerbitirirdi. Gece yarısını biraz geçtikten sonra Tuna eve döndü. Anahtarın sesiile Nesrin'in dairesinin kapısı açıldı. Tuna'nın ağlamaktan kızarmış gözleriyağmurdan mahvolmuş saçları ve kıyafetleri, durumun ciddiyetini belirliyordu.Nesrin'in kapısının önünde, Buse ve ceren üçlü bir biçimde Tuna'ya bakıyordu.Sessiz bir şekilde bu dört çift gözün anlaşması Tuna'nın direk Nesrin'indairesine geçmesi ile son buldu.
Kızlar Tuna gelmeden anlaşmışkonuşmuştu. Kimse Tuna'yı sık boğaz etmeyecek, anlatmak isterse anlatacaktı. Okadardı. Hiçbir şey olmamış gibi yalnızca yağmurda ıslanmış gibi Nesrin onatemiz kuru giyecekler verdi. Nefis bir sıcak şarap yapmışlardı Tuna'ya dagetirdiler. Oturup bir güzel içip dertleştiler. Açılmayan tek konu akşamkikonuydu. Onun dışında aşklar arkadaşlıklar, konuşulmayan herhangi bir konukalmadı. Nesrin ablanın Ahmet abi hakkındaki teorileri, Buse'nin dans kursundanhoşlandığı Alp'in sevgilisi olup olmadığını anlamaya çalışma çabaları, Ceren'inserseri serbest tavrının hayatına yansımaları, her şey konuşuldu.
Kızlar susmuşken, Tuna bir andaiçinde tutamayıp konuşmaya başladı.
"Ne hissettim biliyor musunuz ?Böyle sevdiğim bir şeye kavuşmuşum da aslında meğer o başka birininmiş hissivar içimde. Bu akşam o kızla tanışınca onu hissettim. Ortada bir şey yok evet.Kimsenin hayatı beni ilgilendirmez. Ama çok farklı hissediyordum uzun zamandır.Ve bu akşam al sana Tuna bu kadar farklı hissetmene gerek yok . Hayat öyledeğil . Herkesin, bilmediğin, tasarlamadığın bir hayatı var. Haddini bil demekoldu."
Kızlar Tuna'nın bu geceden budenli etkilendiklerini tahmin etmemişlerdi. Evet varolan bir kırgınlık veşaşkınlık söz konusuydu. Ama bu kadar derin bir anı olacağını hiç düşünmediler.İlk konuşmaya başlayan Ceren'di . Hani tüm defterlerin açıldığı anlar olur ya,öyle bir andı.
Ceren : Tuna kuşum, sen aşıkmı oldun ?
Buse : Erdem'e mi aşık oldunsen benim güzel kuzum
Nesrin : Kız bana bak şueşikten sonraki hayatında yine birisi seni üzsün var ya mahvederim onu bak .Dünyayı başına yıkarım .
Nesrin'in bu çıkışından sonraTuna'nın keyfi yerine geldi.
Tuna : Ya Nesrin abla ya .Bir şeyim yok aslında. Kafam da yine anlam yüklemesi yapmışım her zaman kigibi. Önemli değil geçer yani ... Uyusak mı ?
Tuna kaçtığı karanlığındakimseye ses etmeden yaşardı orada. Tuna'nın bu hallerine kızlar ve Nesrinalışıktı artık.
Tuna'nın evine geçtiler. Kimse tek kelimeetmeden herkes kendilerine ayrılan artık ezbere kaldıkları yerlere geçti.
***

BÖLÜM SONU 

TABURE ÜSTÜNDE UNUTULMUŞ KEDİ (tamamlandı) Onde histórias criam vida. Descubra agora