2. Kitap- 2. Bölüm

390 19 11
                                    


BÖLÜM 2

Jev LUCIWATER

"Telefonda söylediklerini duydunuz mu?"

Jack ve ben, Pxie'nin konferans görüşmesinde çıt çıkarmayarak Ellie ve ikisinin konuşmasını dinlemiştik. Bu konu hakkında Ellie ile direkt olarak konuşamıyorduk ve onun düşüncelerini öğrenmenin tek yolu buydu.

Ellie telefonda çok sakin ve çok normal bir konuymuş gibi konuşuyordu. Aslında böyle olmadığını bilen tek kişi bendim.

Jack saçlarını karıştırarak, gözlerini ovaladı. Yine gece fazla uyumamış olmalıydı.

"Onun için çok endişeleniyorum, Jev. Bu kadar zaman geçmiş olması önemli değil. Öyle bir şeyi seneler geçse unutamazsın." Böyle söylüyordu çünkü kendi de böyle düşünüyordu. Amandla onun için her şeyden daha değerli hale gelmişti ve şimdi yoktu. "Bir şey yapmalıyız. Ellie'nin bizimle bu durumu konuşmasını, içini dökmesini sağlamalıyız."

Başka bir yere bakarak düşünmeye başladım. Ellie'nin zaten sürekli hastaneye gittiğini, kendini kontrol ettirdiğini ve bazı ilaçlar kullanarak uyuyabildiğini söylemeli miydim? Bu bana Ellie'nin asla ve asla yapmamam gerektiğini söylediği tek şeydi.

Boğazımı temizledim.

Bu onun iyiliği içindi.

"Jack. Şimdi söyleyeceklerim için beni suçlama... Ellie'yi de suçlama." Kaşlarını çatarak bana baktı. Ne söyleyebileceğimi düşünüyordu. "Ellie uzun bir süredir hastaneye gidiyor ve belli ilaçlar kullanıyor. Sakinleşmesini sağlayan, uyumasını sağlayan ilaçlar..."

Elleriyle yine gözlerini ovuşturdu. "Ah ve siz..."

"Ve biz sana bunu söylemedik, evet. Senin ne durumda olduğunu bilmediğimizi sanıyorsun ama ne kadar üzgün olduğun ve moral olarak da hala düzelmediğini hepimiz biliyoruz. Bunun hakkında sen de konuşmak istemiyorsun, değil mi?" Başıyla onayladı. "O da konuşmak istemiyor. Owen hakkında hiçbir şey söylemiyor. O... O sanki hiç yokmuş, olmamış gibi davranıyor."

Jack arkasına yaslanarak dişlerini sıktı. "Her ne kadar yaptığı doğru olmasa da buna bir şey diyemeyiz. Ellie benim gördüğüm en güçlü insan..."

Değildi. Herkese böyleymiş gibi göstermeye çalışıyordu ve başarmıştı. Bu konu hakkında daha fazla konuşmadık.

Kumandaya uzanarak televizyonu açtım. Frostlar'ın durumu hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordum. Jack oturduğu yerden kalkıp içeriye geçerken, uzun siyah saçlı bir spiker, durumu anlatmaya başlamıştı.

"Yaklaşık bir buçuk sene önce hapse atılan Frostlar bir hafta sonra çıkacaklar. Nedeni hiçbir şekilde basın ile paylaşılmamıştı. Bu kadar varlıklı ve prestijli insanların da adalet çerçevesinde değerlendirilip, cezalarının verilmesi ülkemizdeki kanunların ne kadar güçlü ve eşit olduğunu gözler önüne seriyor. Şimdi, başka bir haber ile devam ediyoruz."

Kanunların ne kadar güçlü ve eşit olduğunu gözler önüne seriyor... Evet. Daha konunun asıl sebebini bile bilmeden böyle konuşması –bütün kanallar da buna dahil, ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyordu. Devlet ile çalışmalarından dolayı onlara hiçbir şey olmayacaktı. Olmamıştı da. Birkaç internet habercisi gidip onların tutuldukları hapishaneden yayın yapmaya çalışmıştı ve neredeyse onlar da tutuklanacaktı. Onların herhangi bir cezaevinde tutulduklarına asla inanmamıştık. Muhtemelen her şey gösteri amaçlıydı.

Telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan Pxie'ydi. Açar açmaz konuşmaya başladı. "Jev, lütfen, lütfen, Ellie'nin yanına gidebilir misin? Şimdi 'ne oldu?' diye sorma, hiçbir şey olmadı. Sadece burada şu an çok işim var ve onun yanında Katheryn'den başkasının da olmasını istiyorum. Sen onun en yakınısın."

"Tabi ki, giderim." Pxie'nin bu duruma bu kadar önem verdiğini duyunca, onun da ilaçlardan ve hastane randevularından haberdar olduğu hissine kapıldım ama bu konu hakkında ona bir şey söylemedim. Bugün yeterince konuşmuştum. "Ellie'nin önemli bir durumu olmadığı için onu sıkmak istememiştim, çocuk gibi muamele görmek istemediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. "

"Evet, ama bu seferlik böyle yapalım, olur mu?" Duraksadı. Bir şeyler söylemek istiyor gibiydi ama sadece benim konuşmamı beklemekle yetindi.

"Olur, şu an çıkıyorum. Hatta Jack bile benimle gelebilir,"

Teşekkür ederek telefonu kapattı. Jack'in yanına giderek ona durumu anlattım ve hastaneye doğru yola çıktık. Pxie'nin bu ısrarının önemli bir şey olmadığını umarak bu düşünceyi kafamdan attım.

Sadece çok önemsediği için böyle düşünmüştü. Başka bir şey olmayacaktı.

Olmamalıydı.

Mahzen (RAFLARDA)Where stories live. Discover now