1-Hiçlikte sürünmek

9 0 0
                                    

Zaman hızla akıp geçer herkes acıların zamanla biteceğini söyler,peki ama ya acılar bitmeyip daha da artarsa? İnsanların boş laflarını dinlemeyeli uzun süre oldu. Madem başkasına öğüt verecek kadar çok akıllısınız neden o zaman şuan bu durumdasınız? Önce dönüp kendi hayatınıza bakın sonra başkasına laf söyleyin.Ama yok insanoğlu illa kendini akıllı,her şeyi çok bilen olarak gösterecek.İçimden sürekli bu düşünceleri geçirip duruyorum.Karşımda amcam ve yengem habire akıl vermeye çalışıyolar. Amcam ve yengem çok paragöz insanlardır buna rağmen hiç bir baltaya sap olamamış, dedemden kalan malları satıp hayatlarına devam eden insanlar.Amcam şişko göbeğini kaşıyarak konuşmaya devam ediyordu:
-Okudun da noldu mühendis mimar mı oldun? Benden ne farkın var? alttarafı uluslararası ilişkiler okudun.
Yeni mezun olmuş biri olarak haliyle iş bulamadım ve amcamla yengemin gereksiz konuşmalarına maruz kalıyorum.Yengem asla kendi kızının kötü yönlerini görmez ve hep her şey için beni onunla kıyaslar.Kendi kızının bana olan nefretide bu kıyaslamalar ve kıskançlıkları. Kuzenim Esra sürekli eşyalarımı çalar ve yengem her defasında o eşyanın ona ait olduğunu söylerdi(diğer bir deyişle kızının hırsızlıklarına göz yumardı).Yengem kızıl saçlı,kısa boylu,kalçaları çıkık sinsi bir kadın. Esra ise onun tam tersi uzun boylu,tahta vücud biri. Bana gelince benim nasıl biri olduğumu ilerleyen bölümlerde bahsedeceğim.Şimdilik hayal dünyanızda beni nasıl görmek istiyorsanız öyle düşünün :) 
Amcam,yengem ve Esra'nın konuşmalarına daha fazla dayanamayıp kendimi odama kapattım.Ağlayarak her gün bir kez daha Allaha bana sabır vermesi için yalvardım. Kulaklığımı takmış müzik dinlerken gözüme laptopım ilişti. Kuçağıma alıp daha önce yaptığım iş başvurularına baktım, bir de ne göreyim bir iş başvurum kabul olmuş ve beni görüşmeye bekliyorlar. Ertesi gün saks mavisi pantolan ve ceketimi giydim,içinede siyah bluz ve altına siyah topuklu ayakkabılarımı. Aynada kendime baktım iş başvurusu için olağanca ciddi görünüyordum. Sabah kimseye haber vermeden erkenden çıktım evden.Olurda işe kabul olmazsam bir de bununla ilgili amcamların ağzına laf vermemek için gizlemeyi seçtim. İş başvurusu yaptığım yer bir ihracat ve lojistik yeriydi. Türkiyenin en zenginlerinden olan bir ailenin iş yeri. Mersin de deniz kıyısında muhteşem bir manzarası olan bir yer. İçeri girdiğimde iş yerinin büyüklüğüne ve güzelliğine bakakaldım. Kocaman avizeler tavandan asılıyor, yerler beyaz mermerlerle kaplı, kapılar ahşap oymalı.Yanıma Ezgi diye tatlı bir kız geldi ve beni görüşme salonuna aldı.Müdür Derviş beyle görüşecekmişim işe alımı o belirliyormuş. Beklediğim odanın duvarları camdı ve koridorda gelen geçen herkes beni rahatlıkla görebiliyordu.Üzüntülü bir şekilde düşünmeye başladım. Babam yaşasaydı veya amcam çalışsaydı dedemin mallarıyla bizimde böyle bir yerimiz olabilirdi ama onun yerine böyle bir yerin sahibi olmak yerine çalışan bile olabilirmiyim belli değil. Ben üzüntülü bir şekilde düşünürken birinin beni izleğini farkettim. Hani olur ya biri size uzun süre bakar ve siz hissedersiniz. Kafamı bana doğru bakan yöne kaldırdım ve çok yakışıklı,genç, uzun boylu kumral bir adamın bana baktığını gördüm. Uzun süre bende ona baktım. Bana neden böyle baktığını anlamaya çalıştım. Farketmeden bir şey mi yapmıştım anlamadım. Sıradan bir kızdım güzel bulduğu için bana bakıp kalma ihtimali de yoktu. Bu sırada odanın kapısı açıldı ve Derviş bey kendini tanıttı. Masasına oturup cv dosyamı incelemeye başladı.Tam bir şey söyleyecekken masasının üstünde bulunan şirket telefonu çaldı.Derviş bey açıp konuşmaya başladı, bende kafamı tekrar koridor tarafına doğru çevirdim  ama gördüğüm adam yoktu. Derviş bey telefonu kapatıp bana seslendi.
- Birşah hanım cv dosyanızı inceledim normalde daha deneyimli birini arıyoruz ama referansınız sağlam olduğu için işe alındınız. Dedi
Bense ilk başta algılayamadım. Ben referans vermemiştim. Ne referansı? diye sordum.
- Az önce telefon geldi ve sizi işe almam için Biruni Berkman bana talimat verdi. Yarın sabah gelip ihracat departmanında işe başlayabilirsiniz.
- Peki teşekkür ederim diyip odadan çıktım. Kimdi bu Biruni Berkman denilen komik isimli adam? Heralde bir yanlışlık oldu diye düşündüm. Tam iş yerinden çıkarken duvardaki televizyonda Berkman holding işaretini gördüm. Televizyonda buranın tanıtım filmi dönüyordu. Hemen telefonu çıkartıp internete Biruni Berkman yazdım. Aman Allahım bir de ne göreyim az önce bana uzun uzun bakan genç adam!! Buranın sahibi yani patronun oğlu. Telefonu mu çantaya atıp binadan çıktım. Bu adam beni durduk yere niye işe aldırmıştı? Tam köşeyi dönüp binanın bahçesinden çıkıcakken bir el beni kenara çekti. Biruni denilen adam beni duvarın dibine yakınlaştırıp suratıma uzun süre bakıp bir şeyi anlamaya çalışıyomuş gibi dikkatlice inceledi. Daha sonra biraz daha bana sokulup sessizce fısıldadı
- Sen sen evet sen bu sefer gerçeksin yani canlısın ben sadece çok şaşırdım. Belki delirdiğimi düşünüceksin ama ben seni sürekli rüyalarımda görüyordum kimsin sen neyin peşindesin?
Tam cevap vericekken sinirle beni duvara itip bağardı ; benimle oyun mu oynuyorsun sen?

ENAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin