°9

483 40 13
                                    

-wonwoo-
Bugün içimde sebepsiz bir mutluluk var
Sabah erken kalktım ve birazdan Mingyu ile okula gideceğim
Ah! Geldi bile.
Görüşürüz günlük, okul çıkışı tekrar yazarım!
×××
Bugün okulda ne olduğunu tahmin bile edemezsin!
Neyse, anlatıyorum.
Mingyu ile okula geldik, onu sınıfına bıraktım ve üst kata kendi sınıfıma çıktım.
Saat daha çok erkendi, eskiden bu saatte ben, Jihoon, Jun ve Soonyoung'dan başka kimse olmazdı sınıfta.
Tahmin ettiğim gibi Jihoon ve Soonyoung buradaydı
Ama yanlarında biri daha vardı
Benim sıramda mı oturuyordu o?
Ses çıkarmadan sırama yaklaştım
Kafasını sıraya koymuş, bir yandan da karnını tutup ağlıyordu.
+Hey!
Ona seslendiğimde Jihoon ve Soon dik dik bana bakıyordu
Sonra ona seslendiğimi anlayınca sıramda oturan ayağa kalktı
-Senin sıran olduğunu bilmiyordum, ben şuraya geçerim.
İşte o zaman şüphelerimin doğruluğu kanıtlandı
Wen Junhui.
Jun okula geri dönmüş ve eski sınıfı burası olduğundan tekrar bizim sınıfa gelmişti.
O, yerimden kalkınca ben de kendi sırama oturdum
×××
Okul çıkışı Mingyu yanıma gelmedi, kütüphanede işleri varmış
Ben de eve giderken okulun yanındaki parktan geçiyordum
Bir kaç dakika sonra birisi kolumu tuttu
Ona döndüğümde kolumu tutan kişinin Jun olduğunu farkettim;
-Wonwoo ben.. Ben sana yaptıklarım için çok özür dilerim. Yanlış olduğunu Çin'de ve geç anladım. Zamanı geri alamam. Çünkü ben Çin'de birine, bir erkeğe aşık oldum. Senin bana aşık olduğun gibi.
+Üzgünüm Jun, ama yanılıyorsun. Ben sana aşık değildim, sadece senden hoşlandığımı söylemiştim. Sen gittikten sonra birine aşık oldum ben. Ve sağol, eğer sen olmasaydın o kişiyi bulamazdım.
Tam Jun bir şey söyleyecekti ki beni arkamdan birisi tuttu.
Başka biri de önüme geçti.
Önümde üç karaltı görüyordum
İkisinin elinden sarkan bir şey vardı sanırım zincir.
Biri Jun. Diğer ikisi de Cheol ve tayfasından biri olmalıydı
Cheol gözümün içine baktı;
-Jun'u neden takip ediyorsun? Hâlâ onu mu seviyorsun?
Hayır demedim çünkü desem de bir şey değişmezdi.
Zinciri boynuma doladı
Bu sırada Jun korkuyla bana bakıyordu
Yaptıklarının ne kadar iğrenç sonuçları olacağını düşünmemişti çünkü.
Cheol zinciri boynuma doladıktan sonra iki ucundan da çekmeye başladı
Bir an nefes alamadım
Sonra birisi Cheol'e seslendi:
+Hey! N'aptığını sanıyorsun sen?
Bu hocalardan birinin sesiydi
+Choi Seungcheol yarın ilk ders müdürün odasına geliyorsun!
Cheol ve tayfası beni orada bırakıp kaçtılar.
Hocanın yanında biri daha vardı ve Cheol gittikten sonra koşarak yanıma geldi
Boynumdaki zinciri çıkarıp fırlattı
Bense gözlerim kapalı, elimle acıyan boynumu tutuyordum.
Gözlerimi açtım ve Mingyu'yu gördüm
Büyük ihtimalle Cheol'ü takip etmiş ve hemen hoca çağırmıştı
Ona gülümsediğimde bana sıkıca sarıldı.
Ağlıyordu.
-Daha erken gelmeliydim. Özür dilerim. Şimdiye kadar sana neler yapmışlardır. Ben sadece birine yardım edebildim. Özür dilerim.
Ayağa kalktığımda Jun'un hâlâ orada durduğunu farkettim.
Bana bir şey söyledi ve sonra çekip gitti.
Ben de Mingyu ile eve gittim.
×××
Jun'un söylediği şey kulaklarımda yankılanıyor:
×Ölmekten korktuğun için yaşayan bir piçsin, Jeon Wonwoo×

the mask ; meanie ✓Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ