final

1.5K 141 8
                                    

"Jeno, bu-"

"Bir şey söyleme, zaten heyecanlıyım. Ah, umarım söyleyeceklerimi karıştırmam." 

Jeno şaşkın çocuğun ellerini tutarak onu birkaç adım daha yaklaştırdı kumların üzerinde yanmakta olan mumlara. Güneş batmak üzereyken, ikisi yanyana bir deniz kenarındayken bu, ikisinin de isteyebileceği en huzurlu an olabilirdi.

"Bak, çok romantik biri olmadığımı biliyorum. Ama sadece, aslında muhtemelen daha önce söylemem gereken şeyleri söyleyeceğim sana."

Jaemin dolmaya başlayan gözleriyle kafasını salladı hafifçe. Böyle bir günü sık sık hayal etmek istemişti ama o kadar uzak görünüyordu ki, hayal etmeye bile cesaret edememişti.

"Jaemin-ah, seni gerçekten çok üzdüğümü biliyorum. İlk zamanlarda sadece kendi duygularıma bastırmaya çalışıyordum ve o kadar bencildim ki, bunun senin canını acıtacağını bile bile denedim. Ama... Ama sonra senin ne kadar üzüldüğünü görünce, bunu nasıl anlatabilirim cidden bilmiyorum..."

Jeno zorlanmaya başlıyordu ve güç istercesine Jaemin'in elini sıkmaya başlamıştı. Aslında tek bir kelime daha etmesine gerek yoktu çünkü çoktan karşısındaki çocuk onun söylemek istediklerini anlamıştı. Ama içi böyle rahat edecekti ve bunu ikisi de biliyordu. Bu nedenle Jaemin ona küçük bir tebessüm verdi. Yaşlardan parlayan gözleri ile bu şekilde anlamlı  gülünce, o cidden çok güzel görünüyordu. Bu görüntü yüzünden Jeno kafayı yiyebilirdi.

"Sen üzülünce, sanırım bu benim başıma gelse bu kadar üzülmezdim. Yani seni öyle görmek, bundan daha kötü bir şey düşünemiyorum. Ve, özür dilerim. Tekrar dilerim ve sen istediğin sürece tekrar dileyebilirim. Sadece beni affetmene ve yanımda olmana ihtiyacım var. Yani, benim sadece sana ihtiyacım var Jaemin..."

Bu kadar uzun cümleler, hislerini bu kadar açıkça ortaya dökmek Jeno'nun daha önce hiç yapmadığı bir şeydi. 

Jaemin bunun üstüne ne demesi gerektiğini şaşırmıştı. Çünkü gözyaşları çoktan dökülmeye, görüşünü kısıtlamaya başlamıştı. Onu affetmişti, çünkü o an kalbi o kadar yumuşacıktı ki, hiçbir kızgınlığı ya da kırgınlığı barındırmıyordu içinde. Ve biliyordu ki, Jeno ne kadar ona ihtiyaç duyuyorsa kendisi de o kadar muhtaçtı ona.

Ellerini onunkilerin arasından çekip boynuna sarıldığına fısıltısı doldu Jeno'nun kulaklarına.

"Jeno, seni seviyorum..."



-

uzun konuşmalardan dolayı özür dilerim araya pek girmek istemedim

az sonra bir texting daha yayınlayacağım, umarım onu da okursunuz

photographer | nominΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα