2. Bölüm ''Siyah''

En başından başla
                                    

''Boşluk kelimesinin sana ifade ettiği bir anı veya bir özelliğin var mı?'' Kafamı olumsuzca salladım ve elimdeki kalemi hafifçe kağıda vurarak gerginliğimin ona ulaşmasını, böylece beni fazla sıkıştırmamasını diledim.

Selim Bey bunalmış olduğunu belirten bir şekilde, ''Peki...'' dedi ve bütün nefesini dışarıya vererek gözlerimin kahve fincanının üzerinden ona ulaşmasının nedeni oldu. ''Seni ilk seanstan sıkmak istemiyorum. Bu süreç zaten kolay bir süreç değil, kendini hemen bana açmayacağının da farkındayım. Tek istediğim biraz çaba göstermen tamam mı? Senden günlük tutmanı istiyorum. Seni mutlu eden, mutsuz eden, gülümsemene ve ağlamana neden olan şeyleri not almanı istiyorum. İçinde güçlü bir şekilde duygularını ortaya çıkaran her türlü olayı not almanı istiyorum. Bunu yapabilirsin değil mi?''

Hafifçe kafamı salladım ve elimdeki kaleme daha sıkı tutundum. Selim Bey benimle konuşurken temkinliydi. Ses tonu yumuşaktı ve sözlerini beni incitmekten kaçınırmış gibi özenle seçiyordu. Bu onun hakkındaki düşüncelerimi olumlu etkilemiş olsada hala burada olmak istemiyordum. Ben karanlığımdan kaçmak ve aydınlığa ulaşmak istemiyordum. Beni son 1 yıldır büyüten olumsuzluklarımla mutlu değildim ama alışmıştım. Onlardan kurtulmam demek ben olmamam demekti. Onlardan kurtulmam demek tekrar acıya kapı açmam demekti.

Selim Bey, ''Günlük konusunda anlaştık o zaman,'' dediğinde kafamı kağıtlardan kaldırıp ona baktım. Dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme saklı duruyordu. Kafamı sallayıp onayladığımı ona gösterirken benim de samimi bir davranış sergilemem gerektiğinin bilincindeydim ama duygularım uzun bir süre önce suya gömülmüşlerdi.

Selim Bey ayağı kalktığında bende otomatik olarak oturduğum yerden kendimi ayırdım elimdeki kağıt ve kalemi ne yapmam gerektiğini bilmeyerek ona tereddütle baktım. Kağıtları kendisi alarak bir dosyanın içine sıkıştırdığında bunun benimle alakalı raporları tuttuğunu bildiğim bir dosya olduğunu yeni kavrıyordum.

Gitmem gerektiğini ve gitmek istediğimi bildiğim için gözlerimi oradan kaçırıp çantamı elime aldım ve kapıya doğru ilerledim. Selim Bey'de saniyesinde yanıma gelerek elini uzatmış, ''Haftaya aynı saat, aynı gün de görüşmek üzere, Kayra. Söylediğim şeyleri unutma ve lütfen bugünden itibaren uygulamaya başla,'' demişti. Bunun üzerine iletişime geçebileceğim tek yolu kullanarak tekrar kafamı salladım ve elini sıktıktan sonra kendimi odanın dışına atarak babamın yanına ilerledim.

Her zamanki pasifliği ile birlikte koltuklardan birine oturmuş, gözlerini bir noktaya sabitleyerek derin düşüncelere dalmıştı. Ona gelmek istediğimin sinyalini vermek istercesine hafifçe kolunu salladım ve dikkatini üzerime çektim. ''Bitti mi seansınız?'' diye sordu oturduğu yerde kaba bir şekilde gerinirken. Kafamı sallayıp sakince onun yanından yürümeye başladım.

Cevap veremeyeceğimi bildiğinden mi yoksa gerçekten umursamadığından mı bilmiyordum ama psikolog ile alakalı hiçbir şey sormamıştı. Sormasını beklemiyor ve istemiyordum da zaten. Saçma yorumlarla sadece benim moralimi daha fazla bozacaktı.

Babam, ''Amcan şerefsizi aradı geçen gün,'' diye söze başladığında kulaklığımdaki sesi daha fazla arttırmak istemiştim ama saygısızlık yapmak istemediğim için sarf ettiği tüm küfürleri tek tek dinlemeye başladım. Bir yandan etrafı inceliyordum. Sonbahardaydık.

Nedensiz bir şekilde en çok aşık olduğum mevsimdi... Bana hüzün ve mutluluğu aynı karede bulundurabilecek tek mevsimmiş gibi geliyordu. Bir yandan yaprakların sarısı seni karanlık düşüncelere sürüklerken bir yandan da huzuru yanında ikram ediyordu. Ve ben hiçbir mevsimde bu tadı alamıyordum.

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin