BOLUM 4- DEPRESYON

191 15 1
                                    

Pencereden gözüme vuran güneş îşıklarıyla açtım gözlerimi. Her ne kadar yataktan kalkmak istemesem de saat 9.00dı ve bugün pazardı.

Pazar günleri benim bazı şeylere olduğu gibi buna da takıntılı olan ebeveyinlerim "Pazar günü aile kahvaltısı" adı verilen katılımı zorunlu olan kahvaltîya da takıntılıdırlar. Kahvaltı adı altında bir sorgu olsa da kendisi katıldığım zamanlarda harçlık vb. konuları açıp kârlı çıktığım da oluyordu.

Yorganı üzerimden çektim tam ayağa kalkıcaktım ki başıma giren ağrı bunu engelledi . Tabi ya dün biraz fazla içmiştim dimi ama sadece biraz. Sonra biraz daha toparlanınca yataktan kalktım. Ağır adımlarla  banyoya girdim. Orda ihtiyaçlarımı hallettim. Elimi yüzümü yıkadım . Aynada kendime baktığımda  göz kalemi ve rimelimin akmış ve berbat bir halde olduğumu gördüm.  Annemlerin yanına böyle inemezdim. Sadece yarım saat olan sorgumuz kahvaltıdan sonra da devam eder ve ceza bile alabilirdim . Ne var büyümüş olabilirim ama böyle bi ailem var. Hem daha üniverstem bitmedi.

Akan makyajımı temizledim ve banyodan çıktım .Üstüme baktığımda hala dünki kıyafetler olduğunu gördüm.  Dolabın karşısına geçtim ve hiç giymediğim ve dolabın en ücra köşelerinde olan eteklerime baktım. 

Pazar kahvaltılarının iki değişmez kuralı vardır: 1. Sabah 9.30 da orda olunucak

                           2. Hanım hanımcık giyinilecek.

Elimi attığımda elime ilk gelen eteği altıma geçirdim . Lacivert tüllü bişeydi. siyah bel kısmı vardı.  Üstüme de krem rengi sıfır kol tişörtümü giyip içine soktum. Makyaj masasına oturdum . Hayır tabiki makyaj yapmıcam. Saçlarımı tarayıp tepeden bir at kuyruk yaptım. Tam bir cici kız olmuştum . Odanın kapısını açıp dışarı çıktım.  Merdivenlerden aşaģı indim babam ve annem masada beni bekliyorlardı. Ve evet sorgu zamanı.

"Günaydin babacimm , Günaydın annecim"  ikisinin de yanaklarına sulu birer öpücük bıraktım. "Günaydin kızım." dedi annem . Babam sadece tebessüm etti. Sonra kahvaltıya başladık. ilk 3 dk kurtuldum diye düşünürken beklenen ataģı babam yaptı ."Düm seni neden eve Cem getirdi Eylül. "   "Şey ııı..." sözümü babam kesti "Eylül sakın bana yalan söyleme ögrenirsem daha çok kızarım."   el mahkum doğru söylemeye çünkü ögrenirdi. "Berk beni terk etti . Ben de Cem'le içmeye gittim . Biraz fazla kaçırmışım .Sızdım. Oda eve getirdi saolsun." yalan değildi. Kısaca bu sadece bazı yerlerini anlatmamıştım."Pekala ." Ne? Bu kadar mı ? Tabiki Hayır . "Okul saatleri dışında evdesin . Bi arkadaşın gelecekse buraya gelecek. ." beklenen bi cezaydı da ne kadar sürecek. "Ne kadar bi süre? " "1 hafta " Yes be bir hafta geçer. Daha fazlalarını gördüm ben. " Tabi buna sevinme tatlım. Tekrarı halinde cezan katlanarak artıcak " Dedi ve sahte bir şekilde gülümsedi. Neyse ya bu da az yani. Bi kersesinde 3 hafta arabam ve harçlığım yoktu ya. Ama hak etmiştim. Babamın jeepini gizlice alıp okulun duvarına geçirmiştim . Güzelim araba pert olmuştu. Bi kersesinde de.... Ne saçmalıyorum ben ya .

Kahvaltının geri kalanında herkes sessizdi. Saat 9.45ti. Aslında saat 10.00 dan önce pek masadan kalkmazdık ama bu sabahki soğuk rüzgarlar hemen kalkmamı sağladı.  Ayağa kalktım ve " Afiyet olsun " dedim. Bi sey demelerine fırsat vermeden büyük adımlarla merdivenden çıktım. Odama girip kapıyı kapadım. Şimdi bir hafta napıcam ya...

Bende bi eksiklik var ya . Ben bişi unuttum . O sırada telefonun zil sesi odayı doldurdu. Arayan Sudeydi ve beni öldürücekti. Cumadan beri aramamiştım. Hemen telefonu açtım . Alo bile diyemeden Sude konuşmaya başladı.

-Nerdesin kızım sen ya ? Meraktan öldüm burda ya. Sen beni habersiz bırakmazdîn . Ne oldu anlat . Hem sen bu kadar erken kalkamazsın ki sofradan bugün pazar.Ne oluyo anlat. Ya hala ne duruyosun?

DEĞİŞTİM BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin