9. Bölüm - Son Dua

240 156 1
                                    


Geriye doğru temkinli bir adım attım. Yaratık gözlerini bana doğru çevirmişti. Elinin içinde ise baş aşağı dönmüş halde Hallam inliyordu. Sylvan'nın dikenli sarmaşıklarıyla doladığı hayvan ölmek üzereydi. Yaratık halinden memnun bir şekilde hayvana eziyet ediyordu. Bundan sanki zevk alıyor gibiydi.

Can çekişen hayvanın görüntüsüne ve çıkardığı acı dolu seslere daha fazla tahammül edemiyordum. O an aklıma gelen ilk şey arkamı dönüp, tüm gücümle kaçmaktı. Ancak bir Sylvan'ı sinirlendirmenin sonu iyi olmazdı. Beni yakalaması imkânsızdı. Hızlı değildi ama doğaya hükmedebiliyordu. Beni kolaylıkla ormandan çıkmadan önce sarmaşıklarla yakalayabilirdi.

Ayrıca yaratığın bundan daha fazla zevk alacağını biliyordum. Yine de Halla mı arkamda bu şekilde bırakmakta istemiyordum. Korkudan titriyordum ve artık bir şeyler yapmam gerektiğinin farkındaydım.

İçgüdülerimi izlemeye karar verdim. Yerden yavaşça ucu sivri ağır bir taş aldım. Titreyen elimle taşı fırlattım. Havayı yararak ilerleyen taş hedefi tam on ikiden vurdu. Hallanın gözünden giren taş, hayvanın beynine saplandı.

Hareket etmeyi anında kesen hayvanın çektiği acılar son bulmuştu. Oyuncağının elinden alındığını anlayan Sylvan, öfkeyle bana baktı. Dikenli sarmaşıklarını gevşeten yaratık, hallayı bıraktıktan sonra beni göz hapsine aldı.

Yaratığın tahta ağzından gelen derin ve ürkütücü bir sesin eşliğinde bana doğru ağır adımlarını sürüyerek ilerlemeye başladı. Dehşete düşmüştüm, yerden iki tane taş aldım, birbirlerine hızla sürtmeye başladım. Tam bu sırada birden yerinden fırlayan yaratık sanki bütün ormanı sarsıyormuş gibi yerde bir etki yaratarak, ondan hiç beklemediğim bir hızda üstüme gelmeye başladı.

Ben ise ettiğim dualar eşliğinde taşlarla yerde duran birkaç kuru yaprağın üstünde kıvılcımlar yaratarak sonunda bir ateş yaktım. Tek zayıflığı buydu. Yanan ateşle bir parça dalı tutuşturdum ve fırlattım. Yaratığın sağ gözüne çarpan sopa yerine takıldı.

Kusursuz bir atıştı.  Suratı yanmaya başlamıştı ve bunun etkisiyle haykıran yaratık, hızını biraz kesti. Yine de tek gözü tamamen yanmış olmasına rağmen ateşi söndürdükten sonra şiddetle halen üzerime doğru gelmeye devam etti. Artık yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Tek şansımı kullanmıştım.

Bana ulaşan yaratık sarmaşıklarını bana doğru savurdu. Acı içinde bağırdım. Sıkıca beni sarıyordu. Dikenler bedenime saplandı. Yaralarımdan dışarıya kanlar akmaya başladı. Devasa yaratık beni o kadar sert sıkıyordu ki omurgamdan gelen çatırdama seslerini duymaya başlamıştım. Beni tuttuğu elini yavaşça kaldıran yaratık sanki fırlatacakmış gibi bir pozisyon almaya çalışıyordu. Resmen benden kör ettiğim gözünün intikamını alıyordu.

Son gücümle onu engelleyebileceğimi umut ederek, kafasının üstündeki dallardan birine asıldım. Bu hareketim ne yazık ki pek bir işe yaramadı. Çünkü neredeyse yaratık beni ormanın girişine sallayarak uçurabileceği kadar yükseğe kaldırmıştı. Yaratığın çekim gücü karşısında kollarım titremeye başladı. 

Tuttuğum dal ise kopmak üzereydi. Diğer taraftan başka büyük bir sorunum vardı. Çok fazla kan kaybetmiştim. Kükreyen yaratığın çıkardığı ses kulak zarıma zarar vermişti. Kendimden geçmek üzereydim. Öleceğime dair hiçbir şüphem kalmamıştı. Gözlerimi kapattım ve son dua mı etmeye başladım.

Yüce Yaratıcım, kutsal gelinin Andraste hürmetine ne olur bana güç ver. Bu yaratıkla mücadele etmeme müsaade et. Lütfen, sana tüm içtenliğimle yalvarıyorum. Benden ne istersen hayat boyu yapacağım. Bu sana sözüm olsun.

Yıkım Döngüsü Serisi: Cesaret Çağı - 1. Kitap Tamamlandı -Where stories live. Discover now