Ayhan'ın içini kaplayan tarifsiz duygular yüzünde gülümsemeye neden oluyordu. Canından çok sevdiği eşiyle yeni yuvasına taşınmak onu çok heyecanlandırmıştı. Kendilerine ait bir ev, yeni bir hayat veya yeni bir maceraya doğru yola çıkacaklardı. Baba ve oğlun duygusal anlarını Besime'nin güzel sesi bölmüştü. Mutfakta masanın hazır olduğunu söylüyordu. Ayhan'la babası ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledi. Tam mutfaktan içeriye girdikleri sırada büyük bir şok yaşamışlardı. Kayahan, masadaki yerini almış, onları gülümseyerek bekliyordu.

"Nasıl sürpriz ama? Yetişemeyeceğim sandın değil mi?" Ayhan, ağabeyinin yanındaki boş sandalyeye oturmadan evvel omzuna sert bir yumruk indirdi.

"Ne yalan söyleyeyim, yetişemeyeceğinden emindim. Düğünüme bile yetişemedin sonuçta. Of! Ben ne anlatıyorum ki, sen hayatımdaki hiçbir güzel şeye yetişemedin. Askere giderken bile yanımda değildin, mezuniyetimde ve daha nicelerinde." Kayahan, boynundaki kravatı gevşetip kardeşinin omzuna dokundu.

"Askeriyenin kapısında ilk kimi gördün? Düğün bittiğinde sizi eve getiren şoför kimdi? Peki mezuniyetinde, havaya attığın kepi kim yakaladı? Geç de olsa hep yanındaydım kardeşim. Hem bunlar için bir sebebim var. Sen askere giderken, ben... Askerden dönüyordum. Mezuniyetinde işimdeki ilk günlerimdi. Düğün için henüz bir bahanem yok," dedi ve omuzlarını silkti. Besime, tabakları herkesin önüne yerleştirirken iki koca çocuğa gülmeden edememişti. Anne ve babalarıysa bu çocukların ne zaman büyüyeceği hakkında tartışıyorlardı. Ayhan ve Kayahan kahkaha eşliğinde güzel günleri yâd ediyorlardı. Gitme zamanı yaklaştıkça büyük bir hüzün herkesi boğmaya başladı. Ayhan, ağabeyine son bir bakış atıp sinsice gülümsedi.

"Hep merak etmişimdir, düğüne neden yetişemedin?" Kayahan'ın dudakları sinsice yukarı kıvrılmıştı. Bakışlarını kardeşine doğrultup eğildi. Gözleri parlıyordu adeta.

"Kardeşimin düğününü kutluyordum," Aniden gülmeye başladığında Ayhan da kendini tutamayıp kahkaha attı.

"Bunu yaptığına inanamıyorum," dedi kahkahalarını zar zor durdurmayı başararak.

"Ben senden büyüğüm. Senden önce evlenmem gerekiyordu, evlenemediysem..." dedi ve masadakilere baktı. Babası, ikisine de sert bakışlar gönderirken; annesi, hiçbir şey anlamamış gibiydi. Ayhan'ın yanında başını saklamaya çalışan Besime'nin ise yanakları kızarmıştı.

Nihayet gitme zamanı gelmişti. Ayhan'la Kayahan, bavulları arabanın bagajına yerleştirip Kayahan'ın arabasına sığmayan birkaç eşyayı yerleştirmişlerdi. Onlarla birlikte Nevşehir'e gidip eşyaları yerleştirmelerine yardım edecek ve Ankara'ya dönecekti. Zaman sinsi bir yılan gibi hızla akıyordu. Anne ve babalarıyla vedalaştıktan sonra herkes araçlarına binmişti. Kayahan, Ayhan'a dönerek pencereyi açtı.

"Var mısın yarışa?" diye sorduğunda Besime'nin keskin sesi yankılandı.

"Saçmalamayın isterseniz,"

Ayhan'ın dudakları sinsice yukarı kıvrılırken kaşlarını indirip kaldırdı. Bu işaret karşısında Kayahan'da ona el işareti yapıp hızlandı. Ayhan'da hemen arkasından hızla ilerliyordu.

"Hayatım, yavaşlamazsanız bir şey olacak," diyerek uyaran Besime'nin elini tutup dudaklarına götürdü ve bir öpücük kondurdu.

"Kocana güven bebeğim," Besime, bu iki koca çocukla nasıl baş edeceğini bilmiyordu. Kaynanası ve kayınbabası burada olsaydı bir ihtimal onlara engel olabilirdi. Onları şimdiden özlemişti. Yarım saat sonra Ankara'dan kısa sürede çıkmayı başarmışlardı. Genç kadın, şehir içinde bile onlara engel olamadığı için susmuştu.

Ayhan, radyoya uzanıp açtığında çıkan şarkıyla Besime düşüncelere daldı. Henüz bir yıllık evliydiler, Ayhan öğretmenliğin ilk yıllarını Van'da geçirmişti. Ankara'ya döndüğünde daha fazla vakit kaybetmeden evlenmişlerdi. Birbirlerinin çocukluk aşklarıydı. Besime'yle aralarında iki yaş vardı. Besime, anne ve babasını kaybedince büyük bir fedakârlık yapıp kendi hayatını adeta hiçe saymış ve üniversite hayatından feragat ederek kardeşine bakmak için çalışmıştı. Küçük kardeşiyse onu onurlandırıp doktor olmuştu. Anne ve babasından kalan evde tek başlarına yaşıyorlardı. Kaynanası Vildan Hanım'la komşu olmalarıysa büyük bir şanstı. Vildan Hanım her akşam yemek yedikten sonra etrafı toplayıp Besime'nin kaldığı evine geçerdi. Onların da karnını doyurduktan sonra iki genç kızla kalırdı. İki farklı evde de annelik görevlerini yapmıştı. Besime'nin okumasını çok istemiş fakat çalışmak zorunda olduğu gerçeğini de zorla kabullenmişti. Elinden daha fazlası gelmediği için kendini içten içe suçlardı. Besime ve Ayhan nişanlandığında kızdan bir söz almıştı, oğluyla evlendikten sonra üniversite sınavına hazırlanmasını istemişti. Besime'de bu teklifi memnuniyetle kabul etmişti.

ACIGÖL & KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now