14.Bölüm: MERHAMET

Start from the beginning
                                    

"Bunlu alalım, çok güzel," dedi tıpkı bir çocuk gibi. Büyük pastayı alışveriş arabasının içine koyarken elini tutmayı bırakmamıştım.

"Başka istediğin bir şey var mı?" Etrafına bakındı, sonra kafasını olumsuzca salladı. Etrafı çok dikkatli inceliyordu. Sanırım bir süper markete ilk defa geliyordu. Beynim onun hastam olduğunu unutuyordu, sanki kaleye hapsolan bir prenses değil de normal bir genç kızmış gibi görüyordum onu. Çıkmadan önce biraz da abur cubur doldurdum sepete.

"Ne kadar da büyük bir yer," dedi şaşkınca. Aslında o kadar da büyük değildi. "Onları aldın ve parasını ödemedin mi?" dedi birden durarak. Dehşetle büyütmüştü gözlerini. "Bu hırsızlık." Gülmedim ama yüzümde oluşan tebessümü gizleyemedim.

"Güzelim, kasa var. Orada ödeme yapacağız." Bu sefer utançla salladı kafasını. Sessizce sokuldu yine bana. Bir elimle alışveriş arabasını sürerken diğer elimle onun elini tutuyordum sıkıca. Bundan sonra ev alışverişlerini birlikte yapmalıydık. Kasada ödemeyi yaparken elini bırakmak zorunda kaldım. Sonra ise tüm poşetleri bir elime alarak onun elini tutmaya devam ettim.

Yol boyunca bir daha hiç konuşmadık. Eren'in evine geldiğimizde hava kararmak üzereydi. Buradaki hava o kadar soğuk değildi ancak kendini hissettiriyordu. Karmen, dikkatle önünde durduğumuz eve bakıyordu.

"Burası mı?" Sorusuyla kafamı olumlu anlamda salladım, arabadan indim. Ben inerken o da inmişti bu sefer. Durmuş tenha sokağı inceliyordu. Aramızda tek bahçeli evi olan Eren'di ve bu yüzden barbekü yapacaksak hep Eren'in evi olurdu aklımıza gelen ilk adres.

Karmen'in yanında durdum, elimi beline yerleştirdim. Birlikte eve yürüdük, zile bastım. Karmen gergindi yine ancak belli etmemeye çalışıyordu. Ona biraz daha yakınlaştım güven vermek istercesine ama o daha çok gerilmişti sanki. Kapı açıldı, Buse gülümseyerek karşıladı bizi.

"Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk." Buse sıcakkanlı bir kızdı ve biz içeri girer girmez Karmen'e sarıldı. Karmen'in şaşırmış olduğunu yüzünü görmeden bile anlamıştım. Ardından bana da sarıldı.

"Ahali nerede?"

"Bahçede herkes," dedi Buse elimdeki poşetleri elimden almaya çalışırken. Almasına izin vermezken Melih yanımıza geldi.

"Karmen'im gelmiş, ah tanrım kalbim çıkacak galiba yerinden."

"Nereden senin Karmen'in oluyor?" dedim kendime engel olamayarak.

"Nirdin sinin Kirmin-" Taklidimi yapıyordu ki ürkütücü bakışlarımı fark ettiğinde birden sustu. "Şaka! Şaka yapıyorum bebeğim, ben senin üstüne gül koklamam," dedi bana yanaşırken Melih.

"Kulaklarından tavana asacağım seni," dedim oldukça ciddi bir şekilde. Ciddiliğim Melih'i biraz daha ürküttü. Birden ince ve büyülü bir gülüş duydum. Kızıl gözleri kısılmış, inci gibi dişleri ortaya çıkmış, mükemmel yüzü sanki mümkünmüş gibi biraz daha güzelleşmişti. "Al şunları mutfağa götür," dedim Karmen'e olan bakışlarını keserek. Melih söylenerek poşetleri aldı.

"Hadi bahçeye geçelim. Montları hiç çıkarmayın, soğuk bahçe," dedi Buse ve Karmen'le birlikte bahçeye geçtik. Kerem ve Eren ızgaranın başında etleri kızartıyorlardı.

"Yine yakmayın etleri," dedim geldiğim belli ederek. İkisi de bize döndüler.

"Gel el at bakalım. Yok öyle bedava," dedi Eren şikâyetçi bir tavırla.

KALINTIWhere stories live. Discover now