KESİK

53.4K 3.3K 151
                                    

Sofia'nın deli bakışları üzerimizde gezinirken, ne hissedeceğimi şaşırmış durumdaydım.

Her şeye rağmen mutluydum, çünkü haftalar sonra sevdiğim adamı öpmüş, ona sarılmış, nefes aldığını kendi gözlerimle görmüştüm. Antonio'nun durumu hiç iyi değildi, mahvolmuş bir haldeydi, ama en azından hayattaydı. Ve deli gibi korkuyordum, çünkü buradan sağ çıkma şansımızın ne olduğunu bilmiyordum.

Sofia, onu son görüğümdeki o kendinden emin, güzelliğiyle gurur duyan o bakımlı kadından çok farklıydı. Üzerindeki eşofman takımını günlerdir değiştirmemiş, uzun bir süredir duş almamış gibiydi. Suratında rahatsız edici ve yanmış suratının şeklini daha da değiştiren bir gülümseme vardı. Tek dileğim, Tommy'nin bizi takip etmiş olmasıydı.

Sadece sevdiğim adamı alıp, eve, çocuklarıma dönmek istiyordum.

"Onunla bir derdin yok!" dedi Antonio sıkılı dişlerinin arasından. "Sofia, aptallık etme, bırak gitsin. İntikam almak istediğin asıl kişi benim. Seni bu hale getiren benim. Onun bir suçu yok.. Bırak Yasemin'i gitsin!" Titrek bakışlarım acı içinde Sofia'ya yalvaran Antonio'ya döndü, bu saatten sonra onu bırakıp gideceğime gerçekten inanıyor muydu?

Sofia bir kahkaha patlattı. "Ah, ne tatlı bir sahne! Sevgili kocam, fahişesinin hayatı için bana yalvarıyor." Dudaklarını büzdü, gözlerinden akan yalancı yaşları elinin tersiyle itti, "Gerçekten... eğer sizden bu kadar tiksiniyor olmasaydım, üzülürdüm!" Elini ağzına bastırıp kıkırdayarak gülmeye başladı. Yutkundum, bu kadın gerçekten delirmişti. Suratı aniden ciddileşti ve arkasından çıkardığı silahı, suratıma doğrulttu. Antonio bir küfür patlattı.

"Sen! Kenara geç!" dedi silahı önümde sallayarak. Çaresizce dediğini yaptım, silahı hala gözümden çekmemişti, Antonio kükredi; "O siktiğimin silahını gözünün önünden çek!"

"Gerçekten inanamıyorum.." dedi Sofia, onu umursamadan, şaşkın bir ses tonuyla mırıldanarak. Silah hala bana doğrultulmuş haldeydi, dalgın gözleri de üzerimdeydi, benimle konuşurken, sanki bir dostuna dert yanıyormuş gibiydi, "Onun için her şeyi yaptım! İlk tanıştığımız günden beri aşığım ona. O zamanlar şimdi olduğu adamla alakası bile yoktu üstelik, abisinin gölgesinde kalmış, serseri, kadınların eteğinin altına girmekten başka bir şey düşünmeyen şımarık bir çocuktu! Sırf büyümesi, sahip olduğu potansiyelleri görmesi için babamla bir plan yapıp, abisini ortadan kaldırdık!"

Ağzım şokla açık kaldı. "Aman Allah'ım! Sen..." Antonio haklıydı. Emilio öldürülmüştü, Sofia ve babası tarafından! Başımı Antonio'ya çevirdim, gözlerinden akan bir damla yaş, suratındaki kana karıştı. "Seni sürtük.." diye tısladı. "Sen... sen de biliyordun!"

"Elbette biliyordum! Babama en başından seninle evlenmek istediğimi söyleyen bendim, ama beni anla aşkım," dedi yumuşak bir sesle. "Abisinin gölgesinde kalmış bir çocukla evlenemezdim."

Tekrar bana döndü, "Emilio öldükten sonra bir süre ortadan kayboldu.. Londra'ya gitti, kendini içkiye, dövüşe ve kadınlara verdi.. Sesimi çıkarmadım, onu rahat bıraktım, çünkü eninde sonunda bana döneceğini biliyordum!" Hülyalı bir şekilde gülümsedi. "Ve düşündüğüm gibi de oldu, bana geri döndü. Evlendik!" İçini çekti. "Tanrım, rüya gibi zamanlardı! Birbirimize o kadar aşıktık ki!"

"Hiçbir zaman aşık olmadık!" diye tiksintiyle konuştu Antonio. "Ben sana katlanıyordum, sen de beni aşıklarınla aldatıyordun!"

BİR MİLYONERİN BEBEĞİ (İTALYAN SERİSİ#1)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن