🌸 12. Bölüm 🌸

1.5K 59 0
                                    

   Çiçek kokularının burnuma doluştuğunu hissederek uyanmak öyle güzel ve huzur vericiydi ki bu anı hiç bir şeye değişmezdim, bana özür dilemesi ve teşekkür etmesi beni o kadar şaşırtmış ama aynı zaman da o kadar mutlu etmişti ki yeniden doğmuş gibi hissetmiş ve aslında içindeki gizli benliğini ortaya çıkarıp bunu bana kanıtlamıştı. Geç kalmamak için hemen altıma kırmızı etek giyip üzerime gri ve beyaz çizgileri olan tişörtümü geçirdim artık havalar yavaş yavaş ısınıyordu ama tam yaz gelmediği için yine tedbiri elden bırakmayıp siyah ceketimi yanıma almıştım, evden çıktığımda ilk önce eşyalarımı odama koyup sonra Dalyan'a kahve yapmak için aşağı indim çizimleri ne zaman bana verip vermeyeceğini merak ediyordum iş adamlarıyla bir ay sonra proje üzerine konuşacaklarını söylemişti ama hala çizimleri bana vermemişti, derin bir iç çekip kahveyi yaptım ve tekrar odasına çıkıp masasına koydum geldiği zaman kahvem neden masamda değil sorununu yaşamak istemiyordum. Şirkete geldiğinde hiçbir şey söylemeden direk odasına çıkıp kahvesini içmişti ve başlamıştı yine şu dosyayı getir bunu götür bana çay getir git bana tost yap getir Allah'ım sanki eviydi burası? Benden tost istemişti ve bunları taksit taksit söylüyordu, yine de dün olanların hatırına ağzımı açmayıp her istediğini ikiletmeden yapmıştım, Ecem ve Çınar da şirkete geldiğinde beraber konuşup sohbet ede ede işimizle ilgileniyorduk Çınar endişe edip duruyordu proje olayını bende bu konuyu düşünüp onunla konuşmak için odasına gittim ama gergin ve sinirli görünüyordu laptopu kıracak gibi bakıyordu resmen, beni fark ettiğinde kaşlarını çatıp tekrar işine döndü. "Ne istiyorsun?"
"Çizimi soracaktım..."
"Ona daha var, ben ne zaman istersem o zaman çizim yapacaksın"
"Ama adamlar..."
"Ne dediğimi duymadın mı?" diye sertçe sorunca oflayarak yanından gittim, zorbalık yapmamayı dün beynine yazmış şimdi de hıncını alıyordu sanırım.
"Dengesiz" deyip asansöre yöneldim.
Dalyan Kayaoğlu.
Kapım tıklanınca ses verdim ve raporları bir kenara kaldırıp gelene baktım Çınar gülümseyerek içeri girip göz kırptı. "Naber kardeşim?"
"İyi diyelim iyi olsun"
"Ne oldu hayırdır?"
"Bir şey yok, işi sıkıntı ediyorum"
"Her şey halli olur...akşam geleceksin değil mi bara? Söz verdik"
"Gideriz" dediğimde başını sallayıp ayağı kalktı ve odadan çıktı, bende sıkıntıyla tekrar işe döndüm.
Ela Elmas.
  Sırt kısmı kalçaya kadar tülden kırmızı bir elbise giymiş altına siyah topuklularla tamamlamıştım, aynada kendime baktığımda Ecem alkışlayarak beni süzüp oda beyaz elbisesini etrafında dönerek bana gösterdi ve baş parmağımı kaldırdım. "Çok güzelsin"
   "Sende öyle, Dalyan bey seni görmeden duramayacak"
   "Saçmalama Ecem"
   "Adamın sana nasıl baktığını gördüm, üstelik dün yaptığı şeyler çok güzeldi benim bile içim eridi gitti"
   "Bugün yine zorbaydı dalga geçip duruyordu"
   "Fırsat işte kendini göster" dediğinde lavaboya girdim o sırada hasta olduğumu anlayınca kaşlarımı çatıp oflayarak hayıflandım, o sırada korna sesi duyduğumda Ecem kapımı vurdu. "Geldiler haydi"
   "Ben hasta olmuşum, sen git onlarla ben gelirim birazdan"
   "Hay aksi, iyi tamam gidiyorum" dediğinde tamam deyip ellerimle yüzümü kapattım ve şanssızlığımın kaçıncı evresindeyim diye söylenip tekrar odama girdim.
Dalyan Kayaoğlu.
    Arabaya sadece Ecem binmişti dişlerimi sıkıp eve baktığımda onun ufak bir işi olup sonradan geleceğini söyleyince derin bir iş çekip bara doğru ilerlemeye başladım. Geldiğimizde Çınar ve Ecem hemen koltuklara kurulup sohbete dalarken sabırsızca beklemeye başladım onu görmeyi öyle çok istiyordum ki kendime kızıyordum bunları hissettiğim için, ne olduğunu da bilmediğim bu hisler aklımı kaçırmama ramak bıraktırıyordu? Bir viski alıp gelmesini bekledim ama görünürde yoktu, sabırsızca beklemeye devam ettim. Bir saatin ardından Ecem'in ellerini çırptığını gördüm. "Geldi bizim gözlüklü" dediğinde başımı kaldırıp baktım yine gözlüksüz gelmişti yata giderken gözlüksüz gel demiştim ve yine gözlüksüz gelmiş o sivri uzun topuklularla sendeleyerek yürüdüğünü keyifle izlemiştim, başını kaldırıp göz göze geldiğimizde kalbimin ritmi değişmişti vücuduma tonlarca elektrik çarpmış ve ürpermiştim neredeyse elimdeki bardak düşüyordu çok güzel olmuştu, yanımda gelip oturduğunda arsızca onu süzüp gözlemeye başladım bakışları tekrar benimle buluşunca hemen kaçırdığını görmüştüm bu durum bana çok...tatlı ve sevimli gelmişti. Çınar ve Ecem ayağı kalkıp deli gibi dans edenlerin arasına karışınca gözlerimi arsızca vücudunda süzmeye devam ettim, bakışlarını bana çevirmesiyle kaçırması bir olunca utandığını gördüğüm o kırmızı yanakları deli gibi ısırmak ve öpmek istedim, bunları neden hissediyordum bilmiyordum ama bugün çok, çok ama çok fazla güzel olmuştu lanet olsun ki onun içinden böyle güzel bir tanrıçanın çıkacağı aklımın ucundan geçmezdi tamam kabul ediyorum onu tatlı ve güzel buluyordum ama belli etmemek için oyun oynuyordum ama şimdi...kendimi bu saatten sonra nasıl frenleyeceğimi bilmiyordum, hele ki bunca zaman olanlardan sonra çok zordu ama ona biraz takılmak ve hırçın yanıyla eğlenmek istiyordum, sert ve alaycı halime büründüm.
    "Hiç güzel olmamışsın, bunu sana yatta söyleyecektim ama tüh bak unutmuşum anca aklıma geldi"
    "Kendimi sana beğendirmek için giyinmedim, kendim için ve belki yalnız hayatıma birini sokmak için diyelim" deyip tek kaşını kaldırınca dişlerimi istemsiz bir şekilde sıktım, onu bir başkasıyla hayal etmem bile o kişiyi İstanbul Boğaz'ından canlı canlı yakarak atma isteğime sebep oluyordu kaldı ki canlı canlı onu başkasıyla görmem...ben neden böyle düşünüyordum? Neden saçma bir kıskançlık yaşıyordum? Neden o böyle hırçın cevaplar verdiğinde deli gibi sinirlenmeyip sakin ve aksine zevk alıyordum? Kendime de sinirlendim, ona karşı bu hissettiklerim beni deli ediyordu! Hem onu istemiyordum hemde onu...istiyordum! Tuhaf bir biçimde onu istiyordum. Allah kahretsin! Yine alaycı tavrıma bürünüp sinirlendiğimi belli etmedim.
    "Seni kim alır? Şu tipine bak, yanına köpek alıp beslesen o bile durmaz kaldı ki bir erkeğin sana dönüp bakması...sanmıyorum hele ki sen yani, komik çok ama çok komik görünürsün zaten iyice çirkinsin bir bu kıyafet içinde daha çok komik olmuşsun? Evde kalmış kız kurusu gibi!"
    "İstediğin gibi hakaret et umurumda değilsin"
    "Sence öyle miyim?"
    "Evet!" dedi kesin ve kekelemeyen bir sesle gözlerimin içinde bakarak, tamam iş ciddiye binmişti gerçekten beni umursamıyor olamazdı değil mi? Şaka. Ulan ben yakışıklı biriyim nasıl umurunda olmam? Ayrıca bana ne? Onun umurunda olmama zıkkımına kafa yoracak değilim. Bir müddet sustuk Ecem ve Çınar nereye gittilerse gelemediler hala, garson elinde bir tepsi dolu bardak alkolle gelince kendime bir viski daha aldım oda eline şampanya alınca alayla konuştum.
    "Hayatında hiç içmediysen eğer sakın içme, çarpılırsın falan seninle uğraşamayız"
    "Gerek yok kimseye yük olmam başka biri yardım eder"
    "Öyle mi kim mesela?"
    "Mesela...sana ne?" dedi ayalcı bir şekilde, bu kız yürek mi yedi? Keyfim iyice yerine gelmişti tam olarak hırçın ama utangaç bir cevap verip zevk almamamı engellese de yine öfke nöbetleri geçirmesi ve yanaklarının kızarması bile yetmişti.
    "Sen kimsin ki seni umursayacağım? Senin için söylüyorum gidersin biriyle bir yere ağzına sıçar senin olur biter!"
    "Herkes senin gibi değilse peki?" diye sorunca öfkelenmeye başlayarak gözlerimi ona diktim, ellerimi yumruk yapıp sakin kalmaya özen gösterdim.
    "Ne halin varsa gör seni pörtlek gözlü, çarpık bacaklı!"
    "Öyle yapacağım zaten"
    "İyi!" diye sesimi yükselttiğimde irkilse de, şaşkınlığını giderip asice yüzüme baktı.
    "İyi!" diye oda benim gibi sesini yükseltip kollarını göğsünde bağlayarak bacak bacak üstüne atarak başını çevirince gözlerim istemsiz bir şekilde pürüzsüz davetkâr bacaklarında gezindi, etkilendiğimi belli eden aletim ve kalbim hızlı hızlı zonklamaya başlayınca kendime daha fazla sinirlenip ona karşı neden böyle hissettiklerimi sorguladım ama nedenini bulamıyordum! Aradan on dakika geçmişti ki bir herif yaklaştı masamıza ve Ela'nın önünde eğilip elini tuttu gördüklerimle şoka girmiştim gözlerim büyümüş dudaklarım aralanmıştı şaşkınlıktan çıkıp öfkeyle yanan bedenimle onları izlerken Ela zafer gülümsemeyle bana bakıp adamın elini tuttu ve onunla beraber piste çıkınca viskiyi tek seferde içip masaya sertçe koymamla onun sırtındaki dekolteyi görmem öfkemi ikiye katlamıştı, boynundaki bağcıktan biçimli ve dolgun kalçasına kadar kırmızı dantelle gözler önüne serince öfkeyle yerimden hızla kalktım ama sonra tekrar oturdum öfkeyle ikisini izlerken romantik bir şarkı çıkınca herkes dans pozisyonunu alıp dans etmeye başlarken o herif kollarını beline dolamış ona tepeden bakıyordu Ela utanarak gülümseyip bakışlarını kaçırınca benimle göz göze gelmesiyle hemen başını adama çevirdi o sırada Çınar şaşkınlıkla bana ve Ela'ya bakıyordu.
   "Ohoo kız gitmiş kapan kapmış valla geçmiş olsun sana kardeşim"
   "Çınar ağzına sıçarım sus otur şuraya"
    "Ne kızıyorsun oğlum, kıza çirkin diyen sen değil misin? Al işte sana kız...herkes senin gibi değil mağlesef" dediğinde öfkeyle bakışlarımı kaçırıp garsona bir viski daha getirmesini söyledim garson hemen başını sallayıp uzaklaşınca Çınar öfke ve endişe arası omuzumu tutup sarstı bakışlarımı ona çevirdiğimde kaşlarımı çattım.
    "Ne oldu..."
    "Dalyan kızın sonu iyiye gitmiyor..." tam bir şey daha söyleyecekken bakışlarımı piste çevirmemle ayağı kalkmam bir olmuştu, o it herif kızın elini ve diğer eliyle de kalçasına doğru götürüp belini sıkarken görmemle bir adım ileri gittim.
    "Sikerim lan ben bu adamı burada!"
Ela Elmas.
"Bence bu kadar yeterli bı-bırakın..." sertçe çekince ağzımdan bir çığlık firar etmişti korkuyla gözlerim büyüdü gözlüksüz olduğum için zaten gözlerim acırken ve bulanık görürken bir de onun böyle yapması beni tamamen germişti.
"Daha yeni başladık güzellik"
"Bı-bırakın..." eli kalçama gittiği gibi çığlık atıp ittim. "Bırak!" dememle kolumda ve belimde hissettiğim daha sert bir tutuşla geriye doğru gittim çığlık atarak o kişiden de kurtulmaya çalışırken Dalyan olduğunu görmemle korkum dinmişti Çınar beyde yanımıza gelir gelmez Dalyan beni bırakıp adamın suratına kafayla girince çığlık atıp ellerimle ağzımı kapattım, herkes çığlık atıp bir yana koşarken DJ daha fazla gaza getirmek için tempolu şarkı çalmıştı, Dalyan adamın üzerine çıkıp ardı ardına tam ON yumruk indirip yetmez gibi adama tekrar kafayla dalınca korkuyla geriye gidip pisten inmeye çalıştım ama kolumdan tutulup çekilmemle omzum sert gövdesine vurmuş ve panikle çığlık atmama sebep olunca elini başıma koyup diğer eliyle belimi sıkarken kulağıma fısıldadı biri.
"Benim, korkma!" dediğinde çocuk gibi ona daha fazla sokulup gözlerimi kapattığımda DJ duygusal şarkıya dönmüş herkes dalgasına bakarken Çınar beyin sesini duydum.
"Adamlara söylememi ister misin?"
"Gerek yok o ona yetti zaten" dedi Dalyan sesi hala sert ve öfkeli çıkıyordu, başımı kaldırdığımda o buz rengi gözleri titreşip büyüdü kollarını belime sıkıca sarıp çekince yanaklarım kızardı hemen, gülümsediğini fark ettiğimde kaşlarımı çatıp titrekçe nefes alıp verdim...dudaklarım aralanmış büyük bir şaşkınlıkla gözlerim büyümüş ilk defa gülümsediğini gördüğümde kalbim hızlanmıştı Allah'ım gülümsemişti! Gülümsemişti, bu bana öyle bir mucize gibi gelmişti ki tarif etmek çok zordu...ilk defa yüzünde gerçek bir gülümseme vardı, dudaklarından bakışlarımı bir türlü alamadığımda boğazını temizleyince gözlerimi kırpıştırdım ama bakışlarım yine o hala gülümseyen dudaklardaydı...derin nefes alıp titrekçe verdiğimde ağzından verdiği nefes yüzümü okşadı sarhoş olmuş bir şekilde başımı kaldırıp gözlerine baktığımda ne diyeceğimi bilemedim.
"Be-ben..."
"Şşt...konuşma bir şey söyleme" dedi ve o muhteşem gülümsemesi gitmiş tekrar sert yüz ifadesi geri dönmüştü, bu beni boşluğa düşürmüştü.
"Çok...çok korktum" dediğimde hemen gözlerim dolmaya başlamıştı dişlerini sıktığını gördüğümde irkilsem de hemen elini başıma koyup göğsüne yaslattı ve dans etmeye başladığımızda kalbim nedense çılgınlar gibi hızlanmıştı.
"Bana hava satmanın yüzünden bedeninden oluyordun...bir daha sakın bana kendini kanıtlamak için böyle saçma işlere girişme!"
"Öyle mi? Gözlüksüz gel diyen kimdi?" diye sinirlenmeye başlayarak başımı kaldırıp yüzüne baktım, öfkeli yüzüyle bana bakmaya devam ederken az önceki gülümseyen adamı dilemiş ve gerçek olmasını çok istemiştim çünkü şuan ki hali her zaman ki halinden daha korkunçu, sert elini çeneme koymuştu.
"Çünkü seni o halde merak ettim, ama böyle ibnelerin olacağını bilseydim seni baş başayken ikna etmeyi çabalardım" dediğinde başımı sarhoş gibi sallayıp tekrar dudaklarına baktığımda iç çektim, kaşlarını çatıp gözlerini yüzümde gezdirdi ve tek kaşını kaldırdı. "Sen benim dudaklarıma mı bakıyorsun?" diye sorunca kıpkırmızı olmuş bir şekilde bakışlarımı karşıya sabitledim.
    "Yok canım ne alakası var? Nereden çıkardın?"
    "Bas baya dudaklarıma bakıyordun? Bana sakın yalan söyleme" dedi sertçe, derin bir  iç çekip tekrar gözlerimi dudaklarına çevirdiğimde sevimli bir şekilde gülümsedim.
   "İlk defa gülümsediğini gördüm"
   "Tebrik ederim, gülüşümü çok nadir gören insanlardan biri sensin"
   "Çınar hiç görmedi mi? Ailen falan?" diye sordum şaşkınca, sertçe yüzüme bakıp başını iki yana salladı.
   "Çok ama çok nadir...oda alaycı bir tavırla"
   "Gülümsedin"
   "Bu senin için neden bu kadar önemli?" diye sordu gözlerini kısıp kollarını belime sararak, heyecanla iç çekip ellerimi tedirgince ve utanarak göğsüne koyup tekrar büyülenmiş bir aptal gülümsemesiyle yüzüne baktım.
    "Çünkü sen gülümsediğinde...insan oluyorsun, çok güzel görünüyorsun" dediğimde kaşlarını derinden çatıp bıkkın bir şekilde iç çekti ve başını eğdi, pürüzsüz çenesi saçlarıma değince gözlerimi kapattım o kadar güvenliydi ki kolları...ne diyordum ben? Bu hissettiklerim neden bir anda ortaya çıkmıştı? Kahretsin. Derin bir iç çekip başımı kaldırdığımda gözleri gözlerime odaklandı, elimi tutup etrafında döndürdü ve elini karnımın üzerine koyup çekti sırtım onun sımsıcacık göğsüne temas edince ürperdim ve istem dışı elim eline değmişti.
    Çok fazla içmiştim öyle ki gözlüklerim olmadığı için hem bulanık hemde alkolün etkisiyle daha kötü bulanık görmeye başlamıştım, kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda Dalyan kolumu tutup öfkeli bir şekilde beni arabaya bindirmeye çalışıyordu kaşlarımı çatıp kafam dumanlı bir şekilde ona baktım.
    "Ne yapıyorsunuz bay patron bey?"
    "Seni evine bırakmak için arabaya bindirmeye çalışıyorum" dediği sırada oda yalpalayıp duruyordu, gözlerim kapandı kapanacaktı oflayarak arabaya binip kapımı kendim kapattığımda oda sallana sallana arabaya binmişti o sırada Çınar ve Ecem arabanın yanına yaklaştı Dalyan penceresini indirip onlara baktı.
    "Dalyan bu halde gidemezsin ikiniz de zil zurna sarhoşsunuz bir şey olabilir, ikiniz arkaya geçin ben arabayı kullanırım" dedi onlar da zil zurna sarhoş olmuşlardı, Dalyan itiraz etmeden kapıyı tekrar açtı küfür edişini duyduğumda güldüm ve bende arabadan indim, topuklular yüzünden ve sarhoşun etkili kafasıyla öne doğru yalpaladım ama hemen arkamda hissettiğim sıcaklıkla ve belimde hissettiğim dokunuşla başımı arkaya çevirdim, Dalyan dişlerini sıkarak yüzüme bakıyordu alayla gülümseyip yanaklarını tutup sıktım.
   "Gülümsesene azıcık?"
   "Kuş gibi cıvılayıp durmasan da arabaya binsen? Ayrıca o toynaklarını yüzümden çek!" deyip ellerimi ittirince dudaklarımı çocuk gibi büzüp başımı göğsüne dayadığımda derin bir iç çekip arka kapıyı açmaya yeltenince beni arabayla kendisi arasında sıkıştırmıştı inleyerek elimi koluna koyduğumda beni sertçe kenara çekip binmemi beklediğinde çocuk gibi ona kızmış bir şekilde bakıp içeri girdim oda peşimden binip kapıyı kapatınca kafamı dengede tutmakta zorluk çekiyordum, başım onun göğsüne düşünce gözlerim ağırlaştı.
Yazarın Ağzından.
     Dalyan o kadar çok alkol almasına rağmen zihni sağlamdı bedeni yalpalasa bile ne söyleyeceğini nerede nasıl davranacağını bilecek kadar zihni berraktı, yanındaki kıza baktı ona resmen çocuk gibi sokulmuş sımsıcak başı göğsüne baskı uygulamıştı tam kalbinin üzerinde duruyordu sarhoş kafanın etkisiyle elini onun omzuna atıp başını kedi gibi onun boyun girintisine sokunca Dalyan ne yapacağını bilememişti otuz yıllık hayatında ilk defa onu böyle etkileyen, ilk defa damarına basmasına rağmen sinirlenmeyip sevinen bir adam haline dönüşmüştü? Ve ilk defa çok ama çok nadir olsa da gülümsetebilen bir kız girmişti hayatına. Dalyan kendisine şaşırıyordu, ondan ne ara bu kadar çabuk etkilenir olmuştu? Ne ara bu kadar arzu eder olmuştu? Ne ara bu kadar onu...isteyecek olmuştu? Çoğu kadınlar onun peşinden koşuyordu kendisinin gitmesine gerek yoktu zoru sevdiği için bazen elde edip sıkılmış ve bırakmıştı ama bu kıza karşı öyle değildi, çıktığı kadınlar veya tek gecelik kadınlar onun sinirleneceği şeyleri yaptıklarında acımasız biri oluyordu ama bu kız ona cevap verme cesaretini geçin kafa tutuyordu üstelik patronuydu! Ama o kızmıyordu tam tersine zevk alıyordu onun bu hallerinden, iç çekti ve başını cama çevirdi kız yerinde kıpırdanıp ona daha çok sokuldu ve kollarıyla belini sıkıca sarıp çocuk gibi inleyince Dalyan elini çenesine koyup gözlerini kapattı başına gelen bu olaylara inanamıyordu, buram buram kokan mis gibi bir koku burnuna dolaştı ne koktuğunu bilmiyordu ama çok güzel kokuyordu fark ettirmeden koklamaya devam ettiğinde Ecem ve Çınar arabaya binmiş çoktan yola koyulmuşlardı Dalyan tekrar kıza baktı ve yüreğindeki sakladığı gerçekleri ağzından bir hışımla çıkarıverdi. "Nasıl bir kızsın anlamadım...beni kendine öyle bir çekiyorsun ki ne ileri gidebiliyorum kırmamak için nede geri gidebiliyorum seni kaybetmek istemediğim için...sana çirkin demiştim ama güzel bir kız olduğunu biliyordum sadece kendimi kandırmak istedim ama olmadı, kaptırmamak istedim sana kendimi ama olmadı...kendimi sana çoktan kaptırdım Esmer Tanrıça, hemde bu gece olanlardan sonra bana meydan okuyup bu giydiğin elbiseyle beni ne hale soktun bir bilsen? Gariptir ki senin hakkında az şey bilmeme rağmen, seni daha dört - beş gün görmeme rağmen sana karşı bu hissettiklerim beni sarsıyor beni korkutuyor...bu hislerimden dolayı seni kendimden uzak tutmak istesem de yapamıyorum, elimde değil...seni istiyorum beni bu zamana kadar kimse gülümsetmedi çok ama çok nadir gülümsediğim oldu ama sen, sakarlık yaparken bile içimde zorla tuttuğum gülümsemeyi dışarıya vurmamı sağladın" dediğinde gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı, sözlerini hatırlıyordu barda neler yaptığını da çok iyi biliyordu ama söylediği kişi çoktan onun sıcaklığına teslim etmişti tıpkı kendisi de ona teslim olduğu gibi...
    Çınar ve Ecem yolda ilerlerken Ecem gülmeye başladı oda çok içmişti Çınar da, Çınar gözlerini büyütüp önünü görmeye çalışıyorken oda kendisine güldü.
"Galiba dördümüz Dalyan'ın evinde kalsak çok iyi olacak çünkü herkesi eve bırakacak kadar kafam sağlam değil" dediğinde Ecem sadece gülümsedi. Dalyan'ın evine geldiklerinde Çınar ve Ecem arabandan indi Ecem sarhoşluğun etkisiyle dengesini kaybedip yere düşünce Çınar endişeyle kaşlarını çatıp onun kolunu tutarak ayağı kaldırmaya çalıştı ama kendisi de yere uzanınca ikisi birbirine güldü, o sırada aralarında hala sağlam kalmayı bilen Dalyan arabadan inip ikisine öfkeyle baktı.
"Ne yapıyorsunuz lan?"
"Kardeşim çok fena içtik hiç kimseyi eve bırakacak durumda değilim başım dönüyor polisler bir de çevirme falan yaparlarsa sen gör alkol promilim en üst seviyede alkollu araç kullandığım yüzünden ehliyetimden falan olamam"
"İyi geçin eve bende geliyorum"
"Kapı açık mı?"
"Korumalar yedi yirmi dört evin bahçesinde sence birşey olur mu?" diye sorduğunda Çınar güldü ve yerinde doğruldu.
"Haaa doğru evet, bir şey olmaz"
"Çınar bir siktir git Allah aşkına hadi eve gidin al Ecem'i geçin içeri bende bu asiyi alıp geliyorum" dediğinde Çınar zorla ayağı kalkıp Ecem'i kucağına aldı ve sallana sallana yürümeye başladı, Dalyan da hafifçe sallanarak Ela'yı kucağına alıp yürümeye başladı.
Odasına geldiğinde onu yatağa yatırıp iç çekerek ceketini çıkardı kaşlarını çatıp alnını sıvazladı ayılmak için kendisine sert bir kahve yapması gerekiyordu yan taraftan sesler gelince oflayarak odasından çıkıp odaya yöneldi kapıdan gizlice baktığında Çınar Ecem'i yatağa yatırmış üstünü örtüyordu.
"Uyu bakalım sarışınım, masum masum" deyip duruyordu Dalyan kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzdü demek ki Çınar Ecem'e karşı bir şeyler hissediyordu.
"Vay pezevenk bana söylemedi" dedi kendi kendine Dalyan, Çınar yatağa oturup ilk bir kaş saniye duvara baktıktan sonra yan şeklinde düşüp Ecem'in dizlerinin dibine yattı Dalyan kapıyı çekti ve aşağı inip kendisine kahve hazırladı, bir kaç yudum alıp lavaboya bıraktı ve odasına çıktı içeri girdiğinde vücudu titredi sırtı yanmaya başladı el avuçları terledi, Ela onun yorganına sarılmış bacakları açıkta kalmış bir şekilde uyuyordu. "Vay arkadaş, kız sonum olacak" dediğinde iç çekip kapıyı kapattı ve Ela'yı hafifçe itip yorganı kaldırıp bacaklarını yatağa soktu ve üstünü örttü, iç çekerek sırtını ona dönüp gözlerini kapatınca Ela mırıldanıp bir şeyler derken o önemsemedi tam o sırada kolunu Dalyan'ın beline atıp alnını sırtına yaslayınca Dalyan kaskatı kesildi, gözleri açıldı ve dişlerini sıktı ya sabır deyip hareket etmeden durmaya çalıştı zaten kendisini zor tutuyordu üstüne kızın böyle ona yaklaşması iyice ısı yayıyordu derin bir iç çekip fesat düşünceleri aklından kovmaya çalıştı.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸On viuen les histories. Descobreix ara